“Küçük kız üzgün gördüğü bir yabancıya gülümsedi. Adam kendini daha iyi hissetti. Geçmişte kendisine iyilik ettiği bir arkadaşını hatırladı ve ona bir teşekkür mektubu yazdı. Mektubu alan kişi çok sevindi, yemek getiren garsona yüklü bir bahşiş verdi. Parayı alan garson çok sevindi, paranın tamamını yolda gördüğü bir fakire verdi. Fakir adam çok sevindi iki gündür ağzına bir lokma koymamıştı. Güzel bir yemek yedi. Evine, bodrum kattaki odasına neşe ile gitmeye başladı. Yolda soğuktan titreyen bir kedi gördü, kediyi evine götürdü, yedirdi, içirdi. Kedi çok sevindiği için oynamaya başladı. Gece apartmanda yangın çıktı. Kedi gürültü çıkardı, uyuyanları uyandırdı. Yüzlerce kişi yangından kurtuldu. Kurtulan çocuklardan biri okudu, gelişti, devlet başkanı oldu, ülkeyi çok güzel yönetti. İnsanlar refah içinde yaşadı.” Bunların hepsi, küçük kızın bir kuruş maliyeti olmayan gülümsemesi sayesinde gerçekleşti. Gülümseyiniz! Gül veremezseniz gülüveriniz. Gülümseme, kişinin hem kendisinin hem karşısındakinin beyin damarlarını açar, beyin hücrelerine dört kat fazla kan gitmesini ve beyin hücrelerinin daha hızlı çalışmasını sağlar. Asık yüz, damarları büzer, beynin beslenmesine mani olur, insanı mutsuz bir ruh haline sürükler.
Anne Sevgisi: Gönül eğitimi almamış bir çocuk, kendine bir top alacaktı fakat parası yetmiyordu. Bir dergide “Her hizmetin bir karşılığı vardır.” Yazısını okuyunca eline bir kâğıt aldı ve şunları yazdı: “Ekmek almak için 5 tl. Çöp dökmek için 5 tl. Pazar alışverişi için 10 tl. ve diğer işler için de 10 lira ödemeniz lazım anne. Her hizmetin bir karşılığı vardır. “Seni hayatım pahasına dünyaya getirmenin, yıllarca bezlerini yıkamanın bin bir güçlükle besleyip büyütmenin karşılığı sadece sevgin ve yanağından aldığım bir öpücüktür. Kazandığın parayı güle güle harca yavrum. “ Sevgili Peygamberimiz, “Cennet, anaların ayakları altındadır!” buyurdu. Çocuklarımız ana babalarının dualarını almalıdırlar. Başarının ve mutluluğun şartı budur.
Kaynak: Güçlü ve Mutlu Aile