Türk Cumhuriyetlerinde bazen görevim gereği yapmış olduğum seyahatlerimde, namaz için uğradığım mevcut camilerinde dışında oturan pirifâni olmuş, onlarca yaşlı Ahıskalı amcalarımı görüyor ve onlarla sohbet ediyorum. Hemen hepsi güzel Türkçe konuşuyor. Sünnet-i seniyye uygun sakal bırakmışlar, dünyadan bir beklentileri kalmamış. Çok zor maddi imkânlarla, çoğunlukla tarım olarak elde etmiş oldukları oldukça küçük bütçeleriyle hayatlarını idame ediyorlar. Fakat bu vatansız ve sahipsiz hayatlarına rağmen iman ve itikatları o kadar güçlü ki, İslamiyet’i yaşıyor ve yeni nesillere güzel örnek oluyorlar.
Başta doğu blokuülkeleri olmak üzere, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan, AhıskaTürklerini bu zamana kadar sahiplenen, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Bundan sonrada onlar için çalışacak ve onlara sahip çıkacak olanda, Sayın CumhurbaşkanımızErdoğan ve Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun hükümetinin olacağına inancım sonsuzdur.
Gelin şimdi yurtlarından edilmiş, Ahıska Türklerinin çileli mazısını yeniden hatırlayalım. Ahıska, Ardahan ilinin kuzeyinde Gürcistan toprakları içerisinde, Posof çayının iki yakasında yer alan bir bölgedir. 6 kasaba ile 200 kadar köyü kaplamaktadır. Kara yolu ile Tiflis, Batum ve Türkiye'ye bağlıdır. Ardahan'a 48, Posof ilçesine 12 kilometre mesafededir. 1828'de 50 bin Türk olan nüfusu, yerine 25.000 Ermeni yerleştirilmiştir.
Ahıska bölgesi, 1578 tarihinde Sultan III. Murad Hân zamanında Osmanlı topraklarına katıldı. Konya, Yozgat ve Tokat bölgelerinden aileler oralara yerleştirildi. 250 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kaldıktan sonra, 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşında, Ruslar, önce Kars, sonra da Ahıska'yı aldılar. İkinci dünya savaşında Stalin, eli silah tutan 40.000 Türk'ü askere aldıktan sonra, kalan 91.000 Türk, 14-16 Kasım 1944'de; Türkiye ile temasta bulunmaktan dolayı, önce Özbekistan'a sürüldü. Daha sonra Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Türkiye, Sibirya gibi dünyanın her yerine dağıldılar. Bugün, dünyada 300.000 kadar Ahıska Türk'ü olduğu tahmin ediliyor. Son senelerde yurtlarına dönmeleri için de çeşitli çalışmalar yapılıyor. İnşallah bu çalışmaların yakın gelecekte neticesi olumlu ortaya çıkar ve mazlum, mağdur, parçalanmış, yerinden, yurdundan edilmiş, Ahıskalı kardeşlerimiz asırlar sonra yurtlarına kavuşurlar. Allah kimseyi vatanından ve imanından mahrum eylemsin.
RİZE VALİSİ ÇEBER, KAMU HİZMETİ VEREN SİZ GAZETECİLER` DE BENİM MESAİ ARKADAŞLARIMSINIZ
10.01.2019 - 16:26- 0
- 0
- 1314
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ 2016-2017 AKADEMİK YIL BASIN TOPLANTISI
27.09.2016 - 09:45- 0
- 0
- 2045
RİZE`NİN YENİ VALİSİ YAZICI; "ATANMIŞ GİBİ DEĞİL, ADANMIŞ GİBİ ÇALIŞACAĞIZ"
04.06.2014 - 17:01- 0
- 0
- 1271
SİGARA İÇENLERE MEKTUP
04.07.2013 - 09:06SİGARA İÇENLERE MEKTUP Aile bireylerimiz için her türlü zorluğa katlanır, onlar için her türlü fedakarlığı yapacağımızı söyler dururuz. Evlatlarımız için gecemizi gündüzümüze katar çalışırda, çalışırız. Onlarının geleceğini, onlarının eğitimini ve istikbalini düşünürde, düşünürüz. Hastalansalar, Allah korusun başlarına üzücü ve olumsuz bir şey gelirse saatlerce uğraşır saatlerce başlarında bekleriz. Yeri gelince aç dururu, o tok olsun diye, yoruluruz, sağlığımızdan fedakarlık ederiz. Onlar dinlensin diye ve bunun gibi onlarca örnekler yazabilirim. Bir çoğumuz bu yazdıklarımı yapmıyor muyuz ? Yapıyoruz ! Ya annelerimiz... Fedakar, cefakar, bir çoğu, bir o kadar çileli ve vefakar anneler... Annelerimizin çocukları için yaptığı fedakarlıklarının haddi, hesabı ve sınırı yoktur. Bir anneye veya babaya sorsak... "Çocuklarınız için hiç gözünüzü kırpmadan kendinizi tehlikeye atar mısınız?" Ona kol kanat gerer misiniz? Tehlike altında olmalarını istemediğimiz için elimizden geleni yapmaz mıyız? Allah göstermesin, evimiz yanıyor olsa, içeri girer canımız pahasına çıkarırız. Bir araba üzerine gelse, arabanın önüne atlar kendimizi siper yaparız. Velhasıl kısacası çocuklarımız için hiçbir fedakarlık ve tehlikeden kaçınmayız. Peki bu kadar çok sevdiklerimiz için niçin yıllarca içtiğimiz, kendimize, aile bireylerimize ve çevremize maddi ve manevi zehir saçtığımız sigarayı niçin bırakmıyorsunuz? Aile bireylerimizle daha fazla daha fazla zaman geçirmek için... Onlarla daha sağlıklı ve mutlu günlerde bir arada olmak için... Onlara kötü örnek olmamak için... onların yanında içtiğimiz sigara ve diğer zararlı maddeler ile onları da zehirlememek için... Ve bunun gibi onlarca nedenle başta sigara ve türevi zararlı maddeleri onlar için bırakmanız gerekmez mi? Haydi bu sefer kendiniz düşünüyorsanız, sevdiklerinizde düşünün... Yukarıda onlar için katlanamayacağımız hiç bir şey yoktur demedik mi ? Soruyorum sizlere, evlatlarımız bir ot parçasından, bir filtreden daha mı kıymetsiz? Hiç de öyle olduğunu zannetmeyin dediğinizi duyuyorum gibi... değil mi? O zaman gelin, biz Müslümanlar için çok önemli bir ibadet olan rahmet, mağfiret, bereket, arınma, temizlenme ayı olan, Ramazanı da fırsat bilerek hayatımızda ki sigara dosyasını kapatalım. Sigaraya sağlıklı iken son verelim... Sigara sizi hayattan silmeden, siz onu hayatınızdan silin atın... Sigarayı bırakmak ve mutlu olmak için gereken tek şey "KENDİNİZ" başka hiç bir şeye gerek yok. Şimdiden, hepinizin mübarek ramazan ayını tebrik ediyorum. Allah`tan sizlere sigarasız sağlıklı uzun ömürler diliyorum. B.A.K (Yeşilay Rize Temsilcisi)
- 0
- 0
- 1749
ORGANİK ÇAY TARIMI!
05.06.2013 - 22:49ORGANİK ÇAY TARIMININ ÜRETİCİ VE RİZE`YE KAZANDIRACAKLARI
- 0
- 0
- 1771