İlk tahsilini babasından gördü. Sonra, Molla Yegânın derslerine devam etti. Aklî ve naklî ilimlerde yetişti. Molla Yegânın kızıyla evlendi. Kıraat ilmini İbn-i Cezerî’den öğrendi.
Hızır Bey, zekâsının kuvveti ve çalışmasındaki azmi ile kısa zamanda birçok dinî ve fennî ilimlerde derin âlim oldu. Memleketi olan Sivrihisar’da kadılık ve müderrislik yaptı.
İstanbul’un fethinde, ilk olarak İstanbul kadısı ve belediye başkanı olup, vefatına kadar altı sene bu makamda kaldı. Adâlet ve hakkaniyetle işleri yürütüp meşhur oldu.
Bir Hıristiyan mimarın şikâyetiyle ilgili olarak Padişah Fâtih Sultan Mehmet Hanı mahkemeye çağırarak mahkemede şikâyetçi ile yanyana ayakta tuttu. Sultan’ın haksız olduğuna hükmedip, cezalandırılmasına karar verdi. Bu adâlet karşısında dayanamayan Hıristiyan mimar, ağlayarak Sultan’ın ellerine kapandı ve Müslüman oldu.
Bu mahkemeden birkaç gün sonra Sultan, kadı Hızır Beyi ziyaret etti. Mahkemede gösterdiği adâlete teşekkür edip; “Eğer bana, bir suçlu gibi değil de, bir padişah gibi muamele etseydin, seni şu kılıcımla parçalardım!” dedi. Hızır Bey de Padişah’a, mahkeme esnasındaki hâl ve hareketleri için teşekkür ettikten sonra; “Eğer padişahlığına güvenip, dinin emri olan hükmüme karşı gelseydin, seni bu Arslanlara parçalatırdım!” dedi ve paltosunun iki eteğini çekti. Bakanlar, Hızır Bey’in eteği altındaki iki arslanın sert bakışlarını gördüler; “Böyle Sultan’a böyle kadı!” demekten kendilerini alamadılar.
Hızır Beyin ders halkasına, birçok âlim devam etti. İlim ve irfanından pek çok kimse istifade etti. İçlerinde Mevlânâ Muslihuddîn Kastalânî, Ali Arabî, Hocazâde ve Hayalî gibi meşhur âlimler yetişti. Bursa Müftîsi Ahmed Paşa, Sinân Paşa ve Bursa Kâdısı Yâkub Paşa, Hızır Beyin oğullarıdır. Üçü de; zekâları, ilim ve irfanları ile temâyüz etmiş üstün kimselerdir. Hızır Çelebi, 1458 senesinde İstanbul’da vefat etti. Vefa ile Zeyrek arasında, Unkapanı’na giden caddenin kenarına defnedildi.
Hızır Beyin güzel ahlâkı, zühd ve takvası da ilmi gibi yüksekti. Arap, Fars ve Türk edebiyatında da geniş bilgi sâhibi bir şairdi. Her üç dilde kıymetli şiirler yazdı. Akâide dair meşhur Kasîde-i Nûniyye adlı eserini yazdı. Bu eseri, talebesi Molla Hayalî ve diğer birçok âlim tarafından şerh edildi. Fâtih Sultan Mehmet Hanın emriyle Kadı Sirâceddîn Mahmut’un Metâliul-Envâr adlı mantığa dair eserini Arapçadan Farsçaya tercüme etmişti. Kelâm ilmine âit Şerh-i Tecrîd adlı esere bir haşiye yazmıştır. Kaynak: Rehber Ansiklopedi-9 Cilt)
RİZE VALİSİ ÇEBER, KAMU HİZMETİ VEREN SİZ GAZETECİLER` DE BENİM MESAİ ARKADAŞLARIMSINIZ
10.01.2019 - 16:26- 0
- 0
- 1314
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ 2016-2017 AKADEMİK YIL BASIN TOPLANTISI
27.09.2016 - 09:45- 0
- 0
- 2045
RİZE`NİN YENİ VALİSİ YAZICI; "ATANMIŞ GİBİ DEĞİL, ADANMIŞ GİBİ ÇALIŞACAĞIZ"
04.06.2014 - 17:01- 0
- 0
- 1272
SİGARA İÇENLERE MEKTUP
04.07.2013 - 09:06SİGARA İÇENLERE MEKTUP Aile bireylerimiz için her türlü zorluğa katlanır, onlar için her türlü fedakarlığı yapacağımızı söyler dururuz. Evlatlarımız için gecemizi gündüzümüze katar çalışırda, çalışırız. Onlarının geleceğini, onlarının eğitimini ve istikbalini düşünürde, düşünürüz. Hastalansalar, Allah korusun başlarına üzücü ve olumsuz bir şey gelirse saatlerce uğraşır saatlerce başlarında bekleriz. Yeri gelince aç dururu, o tok olsun diye, yoruluruz, sağlığımızdan fedakarlık ederiz. Onlar dinlensin diye ve bunun gibi onlarca örnekler yazabilirim. Bir çoğumuz bu yazdıklarımı yapmıyor muyuz ? Yapıyoruz ! Ya annelerimiz... Fedakar, cefakar, bir çoğu, bir o kadar çileli ve vefakar anneler... Annelerimizin çocukları için yaptığı fedakarlıklarının haddi, hesabı ve sınırı yoktur. Bir anneye veya babaya sorsak... "Çocuklarınız için hiç gözünüzü kırpmadan kendinizi tehlikeye atar mısınız?" Ona kol kanat gerer misiniz? Tehlike altında olmalarını istemediğimiz için elimizden geleni yapmaz mıyız? Allah göstermesin, evimiz yanıyor olsa, içeri girer canımız pahasına çıkarırız. Bir araba üzerine gelse, arabanın önüne atlar kendimizi siper yaparız. Velhasıl kısacası çocuklarımız için hiçbir fedakarlık ve tehlikeden kaçınmayız. Peki bu kadar çok sevdiklerimiz için niçin yıllarca içtiğimiz, kendimize, aile bireylerimize ve çevremize maddi ve manevi zehir saçtığımız sigarayı niçin bırakmıyorsunuz? Aile bireylerimizle daha fazla daha fazla zaman geçirmek için... Onlarla daha sağlıklı ve mutlu günlerde bir arada olmak için... Onlara kötü örnek olmamak için... onların yanında içtiğimiz sigara ve diğer zararlı maddeler ile onları da zehirlememek için... Ve bunun gibi onlarca nedenle başta sigara ve türevi zararlı maddeleri onlar için bırakmanız gerekmez mi? Haydi bu sefer kendiniz düşünüyorsanız, sevdiklerinizde düşünün... Yukarıda onlar için katlanamayacağımız hiç bir şey yoktur demedik mi ? Soruyorum sizlere, evlatlarımız bir ot parçasından, bir filtreden daha mı kıymetsiz? Hiç de öyle olduğunu zannetmeyin dediğinizi duyuyorum gibi... değil mi? O zaman gelin, biz Müslümanlar için çok önemli bir ibadet olan rahmet, mağfiret, bereket, arınma, temizlenme ayı olan, Ramazanı da fırsat bilerek hayatımızda ki sigara dosyasını kapatalım. Sigaraya sağlıklı iken son verelim... Sigara sizi hayattan silmeden, siz onu hayatınızdan silin atın... Sigarayı bırakmak ve mutlu olmak için gereken tek şey "KENDİNİZ" başka hiç bir şeye gerek yok. Şimdiden, hepinizin mübarek ramazan ayını tebrik ediyorum. Allah`tan sizlere sigarasız sağlıklı uzun ömürler diliyorum. B.A.K (Yeşilay Rize Temsilcisi)
- 0
- 0
- 1750
ORGANİK ÇAY TARIMI!
05.06.2013 - 22:49ORGANİK ÇAY TARIMININ ÜRETİCİ VE RİZE`YE KAZANDIRACAKLARI
- 0
- 0
- 1771