Kanuni Sultan Süleyman buyurmuştur ki, “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." Buradan yola çıkarak siz değerli öğrenci velilerimize ve eğitimcilerimize, çocuklarımızın beden ve ruh sağlığını geliştirmeleri noktasında bilgiler aktarmış olacağım.
Ruh ve beden sağlığı başlı başına bir konudur. Bu konulara derinlemesine girecek değiliz. Buna gücümüz yetmez. Ancak uzmanlardan, bilim adamlarımızdan topladığımız çok önemli ve öz bilgileri sizlere sunacağız. Yani cevizin kabuğundan değil özünden bahsedeceğiz. Unutmadan, beyne çok benzeyen cevizin içinde beyne güç veren gümüş elementinin bulunduğunu ve çocuklarımıza çok ceviz yedirmemiz gerektiğini söyleyelim.
Görevlerimizi yapabilmek için sağlığın ne kadar önemli olduğunu gerektiğini herkes bilir. Sağlık ne başarı ne de mutluluk elde edilir. Sağlık konusunda bilgi ve becerimiz yeterli değildir. İmkânlar artmış, tıp bilimi gelişmiş, ilaçlar çoğalmış, hastalıklar da artmıştır. Koltuğumuz, buzdolabımız çamaşır makinemiz, televizyonumuz, doğal gazımız olmasına rağmen, hiç kimse "Ben dedemden daha sağlıklıyım!" ya da "Ben dedemden daha mutluyum!" diyemiyor.
Beden ve ruh sağlığımız imkanlarla orantılı değil. Amerika da, ruh sağlığı bozuk genç oranının % 50, bizde % 12 olduğu belirlendi. Bu hazin gidişat beni kara kara düşündürüyor. Bundan birkaç sene evvel Amerikalı profesörlerin günlerce Süleymaniye Kütüphanesinde araştırma yaptıklarını gören kütüphane müdürümüz sorar: "Hocam, siz ne arıyorsunuz? Cevap: "Bütün imkanlara rağmen gençliğimiz bunalım içinde. Osmanlı toplumunda gençlik bunalımı olmamış. Bunu nasıl başardıklarını, hangi prensipleri uyguladıklarını bulmaya çalışıyoruz." çelişkiye bakınız.
Biz bu prensiplerden ve kültürümüzden uzaklaştık, Amerikalı sahipleniyor. Kara kara düşünmemiz gerekmez mi? Dedelerimizin inanç sistemini, anlayışlarını, zihniyetlerini, yaşama biçimlerini, ideallerini bilmediğimiz ve çocuklarımıza da benimsetemediğimiz için bizde de gençlik bunalımı başlamıştır ve hızla artmaktadır. Dedelerimizin üstünlüğü anlatılmadığı gibi dedelerimiz sürekli kötülendi, Osmanlı padişahları vatan haini olarak tanıtıldı, "Vatanımızı düşmanlara sattı" yalanları uyduruldu.
Dünyada tarihini, dinini, dilini öğretmeyen tek ülkeyiz. Ne korkunç bir hâl, ne hazin bir manzara! Anlaşılır gibi değil. Geçmişini inkâr edenin geleceği olur mu? Kültürümüz yozlaştı, ahlakımız bozuldu, devlet malı hortumlandı. Ancak dedelerinin genlerini taşıyan asil milletimizin çocukları uyanıyor, araştırıyor, doğruları öğreniyor; güçlenerek, dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku vererek geliyorlar. Kimse endişelenmesin. Bu gençler mutluluğun reçetesini yazacaklar, bu gençler sayesinde dünyaya güzellikler gelecektir.
Kaynak: (Eğitimci Mustafa Bakan)