Arabî aylardan Şevval ayının birinci günü Ramazan bayramıdır. Zil-hicce ayının onuncu günü de Kurban Bayramıdır. Bayram namazı iki rekattır. Cemaatle kılınır. Birinci rekatta Sübhâneke’den sonra tekbir getirilerek eller üç defa kulaklara kaldırılıp birinci ve ikincisinde iki yana salınır. Üçüncüsünde, göbek altına bağlanır. Fâtiha ve zamm-ı sûre okunup rükû ve secdeler yapılır. İkinci rekata kalkılarak, Fâtiha ve zamm-ı sûre okunduktan sonra, tekbir getirilerek iki el yine üç defa kulaklara götürülür. Üçünde de eller yana salınır. Dördüncü tekbirde, eller kaldırılmayıp, rükûa eğilinir. Secdeler yapılıp oturduktan sonra, selâm verilir.
(Usûl şöyledir: 2 salla 1 bağla, 3 salla 1 eğil)
Müslümanlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zira bu günler, günahların affedildiği, birlik, beraberlik, sevgi duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç, neşe içerisinde geçirilen çok önemli manevi değerlerimizdir.
Bayram günleri; Ana, baba, hoca, akraba, arkadaş, komşu, yaşlılar, hastalar ve mezar ziyaretleri yapılır. Salih olan akrabayı ziyaret lâzımdır. Salih arkadaşları ziyaret de çok sevaptır. Bayram öncesi, yiyecek, giyecek ve temizlik gibi hazırlıklar yapılır. Bayram günlerinde herkes, temiz giyinir, daha fazla tatlı dili ve güler yüzlü olur. Çocuklar hiç ihmal edilmeli, mutlaka sevindirilmelidir. Çocuklara yeni elbiseler alınır, güçümüz nispetince hediye alınır veya harçlık verilir. Fakir, öksüz ve yetimler unutulmamalı ve sevindirilmelidir.
Bayram namazından sonra, kabirler ziyaret edilir; geçmişlerin, akraba ve din büyüklerinin ruhu için Kur’ân-ı kerîm okunur, duâ edilir, sadakalar verilir.
Peygamberimiz “Sallallahü Aleyhi ve Sellem” Medine’ye hicret edince, Medinelilerin cahilliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını görünce; “Allahü teâlâ size onlardan daha hayırlı iki bayram (Ramazan ve Kurban Bayramı) ihsan etti.” buyurarak Müslümanlara sevinç ve neşe günlerini bildirmiştir.
Bu mükâfatları bilen bir Müslüman nasıl sevinmez ve bayram etmez ki? Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir.
Hadîs-i şerîfte; “Allahü teâlâ, Ramazanda dört sınıf insan hariç, herkesin günahlarını affeder. Bunlar; içki içmeye devam eden, ana-babasına âsi olan, sıla-i rahmi terk eden, mümin olmaktan ümidini kesendir.” buyuruldu. Eğer bunlar tövbe ederse, Allahü teâlâ günahlarını affeder.
Ayrıca İslâm büyükleri, bir Müslümanın Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günah işlemeden, haram lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabul etmişlerdir. Cennete girildiğinde ise en büyük bayramdır.
• Allahü teâlâ, necip milletimize, Rizeli hemşerilerime ve tüm dostlarıma, okuyucularıma ve Dünya yüzündeki bütün Müslümanlara sıhhat, afiyet, kardeşlik ve barış içerisinde nice bayramlar nasip buyursun inşallah!