Dinimizde bir şeyin haram ve küfür olduğu dört delil ile bilinir. Bunlar Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyastır. Bundan başka delil yoktur. Gönderilen bildiride çeşitli kumar oyunlarının kağıt sayısından dolayı haram veya küfür olduğu bildiriliyor. Hâlbuki İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:(Oyun ile vakit geçirmek, tavla, kumar kâğıdı, 14 taş ve benzeri oyunlar tahrimen mekruhtur. Bunlar, para ile mal ile yapılırsa kumar olur, haram olur.) [Redd-ül Muhtar c.5, s.253]Demek ki, ne çeşit oyun olursa olsun, çayına bile olsa, oynanınca haram, parasız oynanırsa tahrimen mekruhtur. Fakat hiçbir kitapta, kumar oynayan dinden çıkar diye yazmaz.Bir şeyin kumar olabilmesi için bahse giren iki veya daha fazla kişinin zarar veya kâr etme ihtimalinin bulunması şarttır. Mesela (Sen kazanırsan ben sana vereceğim, ben kazanırsam sen bana vereceksin) şeklinde bahse girmek kumar olur. (Sen kazansan da, ben kazansam da ben vereceğim veya sen vereceksin) şeklinde olursa kumar olmaz. Yahut birisi, iştirakçilerden para almadan (Hanginiz kazanırsa ona para veya araba vereceğim) dese kumar olmaz. Kazanma olmadan, (Kur’a çekeceğim. Kim kur’ada çıkarsa ona vereceğim) demek de kumar olmaz.
Mubah olan herhangi bir şey ile yarışmak caizdir. Yarışan iki kimseden yalnız birinin, (Beni geçersen, sana şunu vereceğim. Ben geçersem, senden bir şey istemem) demesi veya yarışmaya karışmayan birinin, (İkinizden kazanana şunu vereceğim. Kazanmayan bir şey vermeyecek) demesi caizdir. (Kazanamayan, kazanana şunu verecek) denirse, kumar olur. Kumarcılardan her birinin malının artmak ve azalmak ihtimali vardır. Eğer, üçüncü bir kimse, ikisinin atlarını geçmesi şüpheli olan bir at ile yarışa katılıp, (Sizi geçersem, ikinizden de alırım. Siz beni geçerseniz, size bir şey vermem, hanginiz ötekini geçerse, ondan alır) demesi de caiz olur. (Redd-ül MuhtarHer şey ile yarış etmek ve bulmaca çözmek helaldir. Bunları kumar ile yapmak haramdır. Yani iki kişiden yalnız biri, (Sen kazanırsan, ben sana vereceğim. Ben kazanırsam, sen bana vermeyeceksin) derse veya bir üçüncü kimse, yarışa katılanlar arasından kazanana ben vereceğim) derse caiz olur. İki tarafın da mal vermesi şart edilirse, kumar olur. Bir üçüncü kimse de yarışa katılıp, ikisini de geçerse, ikisinden de alması, ikisini de geçemezse, ondan bir şey alınmaması şartı ile ikisinden geride kalanın, geçene mal vermesini şart etmek caiz olur.
Kur’a çekmek caiz ve sünnettir. Mülk sahiplerinin haklarının miktarlarını değiştirmek veya ortaklardan birinin hakkını yok etmek yahut hakkı olmayana pay vermek için yapılan kur’a, piyango olur, haram olur.
Kumar, yarışlarda olduğu gibi, tavla ile, dama taşları ile, iskambil kağıtları ile yapılan her oyunda, futbol oyunlarında da olur. Bunların hepsinde ve ilim adamları arasındaki kumarda, sözleri, tahminleri yanlış çıkanlar, tahminleri doğru çıkanlara mal, para vermektedir. Kumara katılanların her birinde, hem almak hem de vermek ihtimali vardır. Kumar oynatmak, yarışmak demek değil, tahminde yanılıp yanılmamak demektir.
Kumarda, sonu tahmin edilen işin oyun olması, kazançlı, başarılı olması veya zararlı olması arasında fark yoktur. Bunun içindir ki, oyun, yarış yapılmaksızın, kumarcıların isimleri veya para ile aldıkları biletlerin numaraları arasında piyango çekerek, çekilen numara sahiplerine biletlerden toplanan paraların hepsini veya bir miktarını dağıtmak kumar olur. Çünkü, piyangoya katılanların hepsi kendi numarasının çekileceğini ümit etmektedir. Bu tahminleri doğru çıkanlar, yanlış çıkanların önceden vermiş oldukları paralardan almaktadır. Aldıkları para ile, önceden bilete verdikleri paranın farkını, tahminleri yanlış çıkanlardan almış olmaktadır. Tahminleri yanlış çıkacaklardan para toplamak güç olacağı için ve bunlar önceden belli olmadıkları için, piyangoya katılanların hepsinden, önceden bilet ücreti ismi altında para toplanmakta, tahmini doğru çıkanların vermiş oldukları, sonra kendilerine iade edilmektedir. Önceden toplanan paraların hepsini piyango sahibi almakta, bundan "aslanpayı"nı kendine ayırıp, geri kalanını tahminleri doğru çıkanlara vermektedir.
Piyango sahibi, kumara iştirak etmese bile, harama sebep olduğu için, büyük günah işlemekte iştirak edenleri sömürmektedir. (Redd-ül Muhtar) Ömür, ilim, mal ve beden, Allah’ın kullarına verdiği bir sermayedir. Bu sermayeyi Allah’ın bildirdiği yerlerde harcamalıdır. Vakit geçtikten sonra pişmanlığın faydası olmaz. Onun için gençliğin, malın, sağlığın kıymetini bilmeli, dünyada ahireti kazanacak işler yapmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil! İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve ölümden önce hayatın kıymetini bil!) [Ebu Nuaym] Kaynak: (Saadeti Ebediye)