1710 senesinde İngiliz Müstemlekeler Bakanı, beni, Müslümanları parçalamak için casusluk yapmak üzere İstanbul, Irak, Hicaz ve Mısır'a gönderdi. İstanbul'da iki sene Türkçe, Arapça, Kur’an ve Tefsir dersleri alıp memleketime döndükten sonra, Bakanlık beni, Irak'a yine casus olarak gönderdi. Basra'ya varır varmaz Müslüman görünerek hemen bir câmiye gittim. Orada bir han odası kiraladım. Bir marangoz yanında iş buldum. Bu dükkâna Abdülvehhaboğlu Muhammed isimli bir ilim talebesi gelirdi. Sözde Sünni idi. Fakat Osmanlı Devleti'ne çok karşıydı. Dört mezhepten birine tâbi olmaya gerek görmüyordu. Kitap ile değil hayal ile konuşuyordu. Kendini çok beğenmiş ve âlim zannediyordu.
Müstakil bir fikre sahip oluşu sayesinde onu avlayıp elde etmem kolay oldu. Onunla çok sağlam ve derin bir arkadaşlık kurdum. Daima onu övüyordum. Dedim ki; "İslam’ın senin elin üzerinde yenilenmesini ve yükselmesini umuyorum ve İslâmı dünyaya yayacak biricik âlim sensin!" Onunla, Kur’an-ı kerimi tamamen kendi fikirlerimize göre tefsir etmeyi kararlaştırdık.
Canının kadın istediğini biliyordum. Gel, müt'a nikâhı (Şiîlerin yaptığı gibi geçici bir zaman için nikâh) ile birer kadın alalım, dedim. Kabul etti. Bu fırsatı büyük bir ganimet bildim. Hemen, Müslüman gençleri bozmak için bakanlığımız tarafından gönderilen Hıristiyan kadınlarından birine Safiye ismini takıp nikâh yaptım. Ben dışardan Safiye içerden onu aldatmaya başladık. Safiye onu iyice eline aldı. Zaten, Abdülvehhab oğlu da içtihat ve fikir hürriyeti bahanesi ile dinin emirlerine karşı gelme tadını duymuştu.Nikâhın üçüncü günü içkinin haram olmadığına dair onunla münakaşa ettim. Safiye içki içirdi, onu iyice elde ettik... Bir gün cihat, bir gün oruç, başka bir gün de namazın farz olmadığını anlattım... Onun omuzundan iman elbisesini yavaş yavaş indirmeye başladım...
Ona, Sünnilik ve Şiilik haricinde kendine bir yol tutmasını telkin ettim... O günden sonra, kendisinden hiç ayrılmadım. Zira gençliğimin en kuvvetli günlerini vererek eğittiğim ağaç, meyvesini vermeye başlamıştı. İstikbâlinin çok parlak olacağını söyler, onu çok överdim. Bir gün Muhammed'i (aleyhi selam) rüyada gördüğümü ve ona yapacağı şeyleri söylediğini uydurdum. Çok cesaret geldi. Hem ben, hem Safiye Londra'ya bütün yaptıklarımızı muntazaman rapor ediyorduk. Oradan da bize talimat geliyordu. "Abdülvehhaboğlu, plânlarımızı gerçekleştirmek için çok münasip bir ahmak." deniyordu...
Nihayet, diğer Müslümanları öldürmenin câiz olacağı, hacılara saldırmayı, Halifeye isyanı, türbe ve mukaddes yerlerin yıkılmaları... Gibi fikirlerini açıklatmaya başladık. Ayrıca, onu korumak için bir muhafız çetesi kurup, 1730 yılında isyana karar verdik.Deriyye şehrini merkez yapıp yeni dinimizi (Vehhabiliği) yaymaya başladık. İbn-i Suud aşireti de bize yardım ediyordu. Arapça ve çöl muharebesini çok iyi bilen 10 İngiliz casusunu köle diye satın alıp, hazırladığımız plânlarla isyanımızı gerçekleştirdik... Kaynak: (Hakikat Kitabevi)
RİZE VALİSİ ÇEBER, KAMU HİZMETİ VEREN SİZ GAZETECİLER` DE BENİM MESAİ ARKADAŞLARIMSINIZ
10.01.2019 - 16:26- 0
- 0
- 1315
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ 2016-2017 AKADEMİK YIL BASIN TOPLANTISI
27.09.2016 - 09:45- 0
- 0
- 2045
RİZE`NİN YENİ VALİSİ YAZICI; "ATANMIŞ GİBİ DEĞİL, ADANMIŞ GİBİ ÇALIŞACAĞIZ"
04.06.2014 - 17:01- 0
- 0
- 1272
SİGARA İÇENLERE MEKTUP
04.07.2013 - 09:06SİGARA İÇENLERE MEKTUP Aile bireylerimiz için her türlü zorluğa katlanır, onlar için her türlü fedakarlığı yapacağımızı söyler dururuz. Evlatlarımız için gecemizi gündüzümüze katar çalışırda, çalışırız. Onlarının geleceğini, onlarının eğitimini ve istikbalini düşünürde, düşünürüz. Hastalansalar, Allah korusun başlarına üzücü ve olumsuz bir şey gelirse saatlerce uğraşır saatlerce başlarında bekleriz. Yeri gelince aç dururu, o tok olsun diye, yoruluruz, sağlığımızdan fedakarlık ederiz. Onlar dinlensin diye ve bunun gibi onlarca örnekler yazabilirim. Bir çoğumuz bu yazdıklarımı yapmıyor muyuz ? Yapıyoruz ! Ya annelerimiz... Fedakar, cefakar, bir çoğu, bir o kadar çileli ve vefakar anneler... Annelerimizin çocukları için yaptığı fedakarlıklarının haddi, hesabı ve sınırı yoktur. Bir anneye veya babaya sorsak... "Çocuklarınız için hiç gözünüzü kırpmadan kendinizi tehlikeye atar mısınız?" Ona kol kanat gerer misiniz? Tehlike altında olmalarını istemediğimiz için elimizden geleni yapmaz mıyız? Allah göstermesin, evimiz yanıyor olsa, içeri girer canımız pahasına çıkarırız. Bir araba üzerine gelse, arabanın önüne atlar kendimizi siper yaparız. Velhasıl kısacası çocuklarımız için hiçbir fedakarlık ve tehlikeden kaçınmayız. Peki bu kadar çok sevdiklerimiz için niçin yıllarca içtiğimiz, kendimize, aile bireylerimize ve çevremize maddi ve manevi zehir saçtığımız sigarayı niçin bırakmıyorsunuz? Aile bireylerimizle daha fazla daha fazla zaman geçirmek için... Onlarla daha sağlıklı ve mutlu günlerde bir arada olmak için... Onlara kötü örnek olmamak için... onların yanında içtiğimiz sigara ve diğer zararlı maddeler ile onları da zehirlememek için... Ve bunun gibi onlarca nedenle başta sigara ve türevi zararlı maddeleri onlar için bırakmanız gerekmez mi? Haydi bu sefer kendiniz düşünüyorsanız, sevdiklerinizde düşünün... Yukarıda onlar için katlanamayacağımız hiç bir şey yoktur demedik mi ? Soruyorum sizlere, evlatlarımız bir ot parçasından, bir filtreden daha mı kıymetsiz? Hiç de öyle olduğunu zannetmeyin dediğinizi duyuyorum gibi... değil mi? O zaman gelin, biz Müslümanlar için çok önemli bir ibadet olan rahmet, mağfiret, bereket, arınma, temizlenme ayı olan, Ramazanı da fırsat bilerek hayatımızda ki sigara dosyasını kapatalım. Sigaraya sağlıklı iken son verelim... Sigara sizi hayattan silmeden, siz onu hayatınızdan silin atın... Sigarayı bırakmak ve mutlu olmak için gereken tek şey "KENDİNİZ" başka hiç bir şeye gerek yok. Şimdiden, hepinizin mübarek ramazan ayını tebrik ediyorum. Allah`tan sizlere sigarasız sağlıklı uzun ömürler diliyorum. B.A.K (Yeşilay Rize Temsilcisi)
- 0
- 0
- 1750
ORGANİK ÇAY TARIMI!
05.06.2013 - 22:49ORGANİK ÇAY TARIMININ ÜRETİCİ VE RİZE`YE KAZANDIRACAKLARI
- 0
- 0
- 1772