Geçmişte özel sektörde yöneticilik yaparken benimde bölge koordinatörüm olan, Yönetici, yazar Hikmet Köksal bey misafirim oldu. Bana “Rize’de doğmuş ve Rize’de yaşayan birisi olarak her yönüyle çay bitkisini bana bir anlatabılırmısın.”dedi. Netice olarak kendisine çayımızı bildiğim kadar anlatmaya çalıştım. Fakat Hikmet Bey, bu anlatımımı yeterli bulmadı. Çayın tarihçesini daha detaylı bilip anlatmak gerektiğine vurgu yaptı. Hikmet bey abımız, “Rizeli herkesin Çayın başkenti olarak, Çayınızı A’dan Z’ye Rize’ye her mevsimde gelen yerli ve yabancı misafirlere, turistlere çok iyi bilerek anlatmalısınız.”dedi. Ne kadar doğru söyledi!
Bende bu vesileyle başta kendim olmak üzere, çay ve çayımızın tarihi konusunda hepimizin bilmesi gereken birçok bilgiyi, çeşitli kaynaklardan elde etmiş olduğum araştırmalarımı özetle sizlerin bilgisine sunuyorum. Tabi bu arada Çaykur YK Başkanı ve Genel Müdürü sn. İmdat Sütlüoğlu’un makamına gelen ve çeşitli çay fabrikalarını ziyaret eden devlet zevatı ve diğer misafirlere dünyada çay ve çayın, Türkiye’ye gelişi ve tarihi süreçte dünyada ve ülkemizde çayın serüveniyle ilgili anlatımını birkaç kez dinleme fırsatı buldum. Dünyada ve Türkiye’de çayı sn. Sütlüoğlundan dinlemek insana müthiş bir haz veriyor. Demek, “Konusuna hakım olmak” buna deniliyor.
Ülkemizde yapılan araştırmalarda, Türk halkının yüzde 90’ı günde en az bir kere çay içiyor. Türkiye, dünya sıralamasında çay tüketicisi olarak üçüncü sırada yer almaktadır. Eskilerde dünyada çay denildiğinde ilk akla gelen ya İngiltere ya da uzak doğu ülkeleri, Japonya, Çin, Hindistan oluyordu. Artık bugünkü asırda çay denilince akla bu ülkelerden sonra, Türkiye ve Çaykur gelmektedir. Bizim gibi, Ruslar, İranlılar, Afganlılar, Hintliler, Magrep ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleri sıkı birer çay içicisidir. Son yıllarda bizim ülkemizde de Yeşilay çay ve Çaykur’un bu yılının yaz başında piyasaya sürdüğü ve adeta satış patlaması rekorları kıran, DİDİ soğuk çay modası gittikçe yayılmaya devam etmektedir.
Peki, çay kelimesi nerden geldi?
Kelimenin aslı ”ÇA” Çince. Batıya, kara yolu ile geldiği ülkelerde “Ç” harfi pek fazla değişikliğe uğramamış. Bize, Rusya, İran, Ortadoğu ve Avrupa’da sadece Portekiz’de “Çay”. Deniz yoluyla geldiği diğer Avrupa ülkelerinde ”Ç” nin yerini ”T” alınca,” tee, tea, the” adları ortaya çıkmış. İlk içimi Çin’de başlayan 5000 yıllık tarihe sahip çayın her ne kadar Türklerin yaşamına geç girmişse de temiz girmiş. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz göz ardı edilemez. Türkler, Anadolu`ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye`ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu`da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Türklerde çayın yaygınlaşmasına ilişkin şöyle bir hikâye anlatılır: “Hoca Ahmet Yesevi bir gün Hıtay sınırında Türkistan karyelerinden birine misafir olur. O gün hava çok sıcak olduğu için çok yorulmuştur. Evine misafir olduğu Türkmenin komşusunun zevcesi doğum yapmak üzeredir. Türkmen, Hoca Ahmet Yesevi`den dua ister, Ahmet Yesevi de dua eder. Allah`ın izniyle Türkmenin isteği hemen olur. Türkmen bu duruma çok memnun olur. O yörenin önemli bir ikramı olan çay kaynatıp getirir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak sıcak içince terler ve yorgunluğu gider. Sonra, "Bu şifalı bir şey imiş, hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar. Allah kıyamete kadar buna revaç versin" diye dua etmiştir. İşte çay bundan sonra bütün Türkler arasında kullanılmaya başlamış ve şifa verici bir içecek olmuştur.
Halk kültürü ve etnografyasında çay önemli bir yer tutar. Çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede bir öneme sahiptir.Sabah kahvaltısından gecenin geç saatlerine kadar hayatımızın içinde bulunan çay, değişik kültürel değerlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler, efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel değerlerdir. Hatta, çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde yerini bulmuş geniş bir kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır. Çay, Çay Bahçesi, Çay Bardağı, Çay Demlemek, Çay Fincanı, Çay Fidanı, Çay Fidesi, Çay Kaşığı, Çay Takımı, Çay Vermek, Çay Molası, Çaycı, Çaycılık, Çaydanlık, Çay Parası, Çayevi, Çaygiller, Çayhane, Çay Kazanı gibi kelimelerin yanında; Tavşan Kanı Çay, Çay İçmek, Kıtlama Çay, Çayı Höpürdetmek, Çay İkram Etmek, Paşa Çayı gibi deyimlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Yetiştirilmesinden, hazırlanıp tüketilmesine varana kadar olan çay kültürü, bir çay etnografyasını da ortaya çıkarmıştır. Çay kesilmesine yarayan makaslar, sepetler, kutular, demlikler, semaverler, çay kazanları, bardaklar, fincanlar, kaşıklar, tepsiler vb. hepsi çay kültürünün etrafında oluşan etnografik maddelerdir.
Bunlardan en önemlisi, çayın kendisinden ayırt edemeyeceğimiz semaver kültürüdür. Semaver 19. yüzyıldan itibaren Ortaasya`da yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Semaverde çay insanlara bir hayat, muhabbet verici, dertlere deva olarak görülür. Semaverin şifa dağıttığına o kadar inanılırdı ki hamam çıkışında ve mevlitlerde insanları rahatlatmak için semaver kaynatılır ve çay içilirdi. Semaver edebiyatımızda da başlı başına bir yer tutmaktadır. Semaver şifahaneye benzetilmiştir.
Daha düne kadar yurdumun kahve ve çay bahçeleri "cafe"lere özenerek cam bardağı ortadan kaldırmış, porselen ya da cam fincanlarda servis yapmaya başlamıştı. Bir de tabii poşet çay girdi ki yaşamımıza, "cafe"lerin dışında kimi evlerde de yüz yıllık çay demleme usullerimiz hemen rafa kaldırıp demlik poşeti çaylar fincanda sunulmaya başlandı. Allah`tan şimdilerde, turistlere porselen/seramik fincanda poşet çay sunmanın pek de zekice bir şey olmadığı kavranmaya başlandı. Bunda "Yunanlılar ince belli cam bardakta çay veriyormuş" haberinin etkisi oldu mu bilmiyorum ama son zamanlarda, "cafe"lerden başlayarak, çay bahçelerinde de çay severlerin ısrarı üzerine ideal boyutta olmasa da cam bardaklar kullanılmaya başlandı. Ama gerçek çay severlerin gönlünde yatan küçük, ince belli bardaklar tabii ki.
Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize, ilahilerimize ve manilerimiz çay çok özel anlamlar yükler.