Yetim malı yemek, hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak veya almak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik, devletin, vakfın malını israf etmek, haksız yere kullanmak, rüşvet almak gibi, daha onlarca hak etmediğimiz talep, tutum, elde etme ve yanlış davranışlarımız kul hakkına girmektedir.
Bu haklar için sahibi ile helalleşmek gerekir. Dünyada helalleşmezse, ahirette sevapları ona verilerek helalleştirilecektir.
Tarafımıza kul hakkı geçmiş olan mal sahibi ölmüş ise, varisine ödenir. Varisi yoksa veya mal sahibi bilinmiyorsa, salih bir fakire hediye olarak verilip, sevabı sahibine gönderilir. Salih fakir yoksa İslamiyet’e hizmet eden hayır kurumlarına, vakıflara verilir. Kendi salih akrabasına, fakir olan ana babalarına, çocuklarına hediye olarak vermesi de, caiz olur. Bunları yapmak imkânını bulamazsa, mal sahibinin ve kendisinin af olunmaları için dua eder. Kul hakkını hemen ödemek, hak sahibiyle helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek lâzımdır. Hak sahibi ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip, çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, varisleri bilinmiyorsa, mal miktarı parayı fakirlere sadaka verip, sevabını hak sahibine hediye etmelidir.
Bir kimseden sebepsiz, zorla haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerce lira sadaka vermekten, kat kat daha sevaptır. Bir kimse, peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremeyeceği bildirilmektedir.Kıyamet günü haklar, muhakkak sahiplerine verilir. Dünyada hak sahibinin rızası alınmayınca, ahirette haksız tarafın iyilikleri alınıp, haklı tarafa verilir. İbadetleri ve iyilikleri yoksa hak sahibinin günahları o kimseye verilir.Başkasının malını yemek, şarap içmekten daha büyük günahtır. Kul hakkı, Alla-ütelanın hakkından önce ödenir. Allah uğrunda savaşıp da ölen kimsenin, kul haklarından başka bütün günahları af olur. Kul hakkı, tövbe ile de, şefaatle de af olmaz. Kaynak: Tam İlmihâl Saadet-i Ebedîye