Med İmparatorluğunun yıkılmasından sonra İran’da ortaya çıkan pers imparatorluğu, M.Ö.520 yılında ülkeyi 22 yönetim bölgelerine satraplık deniyor ve bu bölgeler “satrap” denilen geniş yetkilerle donatılmış valiler tarafından yönetiliyordu. Bu satraplıklardan biri de pintim satraplığı idi. Trabzon ve Rize Pont satraplığı içinde yer alıyordu.
Büyük İskender’in ölümünden sonra kurulan devletlerden biri de Pontus Krallığıdır. Pontus’un sınırları zaman içinde değişikliğe uğramakla birlikte “Pontus” ismi Batı’da Kızılırmak ve terme Irmağı veya Pophogoina, kuzeyde Karadeniz, doğuda Kolhis ülkesi, güneyde Kalatya ve Kapedokya ile çevrili coğrafi bir bölgeyi ifade etmektedir. Kızılırmak doğuya doğru uzanarak kucağına aldığı topraklarla birlikte Çoruh ağzına ulaşır. İşte burası Pontus ' dur. Karadeniz ' in adı Romalılar gelmeden önce Pont Ahsaena idi Iskitçe veya iranca bir kelime olan Ahsaena “ koyu ” veya “ karanlık " anlamına gelmektedir. Pont ise deniz anlamına geliyordu. Pont bölgesi de bu denizden ismini almakta idi. Romalılar bu denize Pont Euxinus demişler ki “ Euxinus Ahsaena ' dan alınmış olması gerekir.
Pontus Krallığı dört bölgeye ayrılmıştı. Bu bölgelerden biri Kıyı Bölgesi Valiliği idi. Trabzon ve Rize bölgesi Sannika adıyla bu valiliğe bağlı bulunuyordu. Valiler halkın güvenliğini sağlamak ve krallığın hazinelerini muhafaza etmek gibi biri mali ve diğeri idari olmak üzere iki önemli görevi yerine getiriyorlardı.
Pontus krallığının hangi tarihte ve nerede kurulduğuna dair bilgi veren kaynaklar farklı şeyler söylüyorlar. Pontus krallığının M. Ö. 301 ' de kurulduğunu söyleyenler olduğu gibi bu krallığın M. Ö. 280 tarihinde kurulduğunu söyleyenler de mevcuttur. Kurulduğu şehir olarak Çankırı, Niksar, Amasya ve Sinop ' un isimleri geçmektedir. Niksar ' da Pontus krallığına ait sarayların kalıntıları bulunmuştur.
Ayrıca Yeşilırmak boylarında kral konutlarının varlığına dair bilgilere rastlanmıştır. Amasya, Pont Satraplığının merkezi idi. Bu nedenle Pontus krallığının da ilk başkenti olabileceğini düşündürmektedir. Pontus Krallığı nerede kurulursa kurulsun şurası bir gerçektir ki krallığın gelişme devrinde (M.Ö. 183) Sinop şehri başkent yapılmış ve Pontus krallığının son hükümdarı başkent Sinop ' ta defnedilmiştir.
Pontus Krallığının kurucusu Pers soyundan I. Mithradedes ' tir. ( I. Mihirdat ). Mihirdat M. Ö. 301 yılında ülkenin başına geçti. Selovaklara karşı bağımsızlık mücadelesinde bulundu ve 280 tarihinde taç giydi. I. Mithradedes ' ten sonra krallık yapanlar arasında yayılma politikası izleyenler olmuştur. Bunlar içinde Ariobarsanes II . ve III . Mihirdat , I . Pharmakes , IV . ve V. ve VI . Mihirdat ' ın isimleri geçmektedir.
Pontus krallığı, VI . Mithradedes ( Mihirdat ) Eupatör döneminde altın çağını yaşamıştır. Trabzon ve Rize bölgesi I . Pharnakes tarafından M. Ö. 180 tarihinde Pontus hâkimiyetine girmiştir. Pers İmparatorluğunun yıkılışından M. Ö. 180 tari hine kadar geçen sürede Rize bölgesi hakkındaki bilgiler eksiktir. Muhtemeldir ki, bu dönemde ve hatta daha sonraları bile Trabzon ' dan Çoruh ağzına kadar olan bu bölge yerli kavimler ve bunların şefleri yönetiminde idiler.
Bu dönemde Partların ( Arsaklılar da denir ) , Rize dağlarının güney lerini zorladığını biliyoruz. Rize bölgesi bir ara Arsaklıların egemenlik alanı içine de girmiş olabilir. Arsaklılar M. Ö. 247 ve M. S. 224 yılları arasında İran ' da bir devlet kurmuş ve Doğu Anadolu ' nun bir kısmına hâkim olarak Karadeniz kıyılarını zorlamıştı.
Büyük Mithradedes de denilen VI . Mihirdat, babasının ölümü üzerine küçük yaşta kral oldu. ( M. Ö. 120 ) . Beş yıl kadar annesinin vesayetinde ülkeyi yönettikten sonra annesini hapsederek idareye tamamen hakim oldu. Kısa zamanda Kırım ' ı ve Kolhis ' i topraklarına kattı. Anadolu ' nun kuzey kıyıları, Karadeniz ' in kuzeyi ve doğusu, çepeçevre Pontus Krallığının hâkimiyetine girmişti. Trabzon ve civarı ve Kolhis dâhil Doğu Karadeniz kıyıları, Pontus devletinin maden, kereste ve gemi ihtiyacını karşılıyordu.
Mithradedes, babasının ölümünden sonra Pontus Krallığının egemenliğinden çıkmış olan Pophlogonia ve Galatya ' yı Bitinya Krallığı ile paylaştı ise de daha sonra M. Ö. 95 ve 93 yılları arasında aralarında vukubulan savaşları kaybetti. 88 tarihinde Romalıları yenerek Ege kıyılarını zaptetti. 85 tarihinde Romalı komutana yenilince zaptettiği toprakları geri vermenin yanında bütün donanmasını da harp tazminatı olarak Romalı komutanlara teslim etmek zorunda kaldı.
Romalılarla sürekli savaş halinde oldular. 83 tarihinde yeniden saldıran Romalılara karşı üstünlük sağladı, 74 ' te Roma Konsülü Marius Aurelius Cotta ' yı Kadıköy ' de yendi. Roma üzerine yeni bir sefere hazırlandığı bir sırada oğlunun da aralarında bulunduğu geniş bir halk ayaklanması başladı. İsyan başladığı sırada Kırım ' da bulunan kral, kendisini kölesine öldürterek hayatına ve imparatorluğuna son verdi. İmparatorluğun bütün toprakları Romalıların eline geçti ( M. Ö. 64 ) . VI . Mithradedes Eupator ’ un cenazesi Romalı komutan Pompeius ' un buyruğu ile Pontus ' un başkenti Sinop ' a getirilip defnedildi.
Romalı tarihçi Strabon ’ un Coğrafya adlı eserinde anlatıldığına göre Pontus kuvvetlerini takip eden Romalı General Ponpeius ' un askerleri Bayburt ' tan Karadeniz kıyılarına inerken Heptakomet ' lerle ( Yediköylülerle ) karşılaşır. Roma askerleri burada yedikleri delibaldan zehirlenirler ve Roma ordusunun iki bölüğü bu vahşi insanlar tarafından yok edilir. Burasının yedi köyler anlamına gelen Kuraiseba yani günümüzdeki İkizdere olması kuvvetle muhtemel görülüyor.
Trabzonlu Tarihçi Mahmut Goloğlu, Pontus Devleti ' nin bölgede yaşayan Alazonlar, Amazonlar, Beşirler, Buşirler, Tibarenler, Tirallar, Haldiler, Sanlar, Katagonlar , Marlar , Makronlar , Massinekler , Kolhlar ve Lazlar gibi yerli kavimler tarafından kurulduğunu , bu kavimlerin Yunanlılıkla hiçbir alakasının bulunmadığını söyler . Rıza Nur ' a atfen Kolhların Koman Türklerinden bir oymak olduğunu ve ta Asurlular zamanında ( M. Ö. 1183 - 1093 ) Karadeniz kıyılarına gelip yerleştiklerini belirtir.
Meydan Laurus ve Kültür Ansiklopedileri, Rize Kalesi ’nin Pontus Krallığı zamanında yapıldığını söyler. Eğer bu iddia doğru ise Rize kale si ’nin M. Ö. 180 ila 64 tarihleri arasında yer alan bir zaman dilimi içinde yapılmıs olması gerekir. M. Ö. 120 - 64 yılları arasında Pontus Krallığı yapmış olan Büyük Mithradedes, bölgenin maden ve kerestesinden yararlanıyordu. Rize Kalesi’nin de bu dönemde ticaret ağırlıklı bir konaklama yeri olarak yapılmış olması mümkün görülüyor.
Rize Kalesi Büyük Justinyan ( 527 - 565 ) zamanında da önemli bir tamirat görmüş ve muhtemelen genişletilmişti. Burada bahsedilen kalenin, Piriçelebi mahallesinin üst yanını teşkil eden ve Vali konağının bulunduğu tepede yer alan “ Kale - i Köhne ” olduğunu tahmin ediyoruz.
Bugünkü Rize kalesine gelince, bu kaleyi inceleyen uzmanlar, bu kalenin duvarları ile Alexios II ( 1297 - 1330 ) döneminde yapılan Trabzon Kalesi 'nin batı surları arasında benzerlikler kurarak Rize Kalesi ’nin de bu dönemde yapıldığını veya esaslı bir onarımla yenilendiğini söylüyorlar.
Halk arasındaki yaygın kanaate göre Rize Kalesi Cenevizlilerden kalmadır. Rize halkının Trabzon İmparatorluğu yerine Cenevizlileri zikretmesi dikkat çekicidir. Cenevizliler ve Venedikliler Trabzon İmparatorluğunun izniyle Karadeniz kıyılarında ticaret yapıyorlar ve bu arada Rize ' ye de sık sık uğruyorlardı. Bu nedenle Rizelilerin Trabzonlu Rumlardan ziyade Cenevizlileri tanımış olmaları doğal karşılanmalıdır. Cenevizli veya Trabzon İmparatorluğunun kurucuları olan Rumlar, her ikisi de Rize halkına yabancı idi.
Kaynak: Tarihçi Orhan Naci AK