Bir kısım yazılı ve görsel medyada, Türkiye’den ve dünyanın değişik ülkelerinden bir kısım tıp adamları kırmızı şarabın kanseri önlediği hakkında açıklamalar yapmakta, çeşitli görsel ve yazılı medya kuruluşları da bu hekimlerin başta sağlık programları olmak üzere şarapla ilgili açıklamalarına haber olarak geniş yer vermektedirler.
Alkol, sigara, uyuşturucu ve kumar bağımlılığının ülkemizde yaygın hale gelmesi bir tesadüf eseri değildir. Yıllar sonra Ak Parti İktidarı hükümetinin ve TBMM’de bulunan diğer siyası partilerin de desteğiyle, 03.01.2008 tarihinde 5727 Sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Yapılan değişiklikler TBMM genel kurulunda kabul edilmiş ve yasak kapsamı genişletilerek tüm kapalı alanları kapsayacak hale getirilmiştir ve uygulanmasına başlanmıştır. Bu yeni kanunun uygulanmaya başlandığı tarih olan Temmuz 2009 tarihinin üzerinden ise henüz üç buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye genelinde sigara yasağı uygulamaları çok başarılı sonuçlar vermeye başlamıştır.
Geçmiş yıllara oranla sigara satışlarında meydana gelen önemli düşüş yüzdelerine rağmen, Dünya Sağlık Örgütünün ortaya koymuş olduğu raporlarda, Ülkemiz, her yıl alkol, sigara ve uyuşturucular yüzünden en az 400 bine yakın insanını çeşitli hastalık ve nedenleriyle kaybetmektedir. Buna rakamlara rağmen, son birkaç yıldır çeşitli medya kuruluşlarında farklı hastalık branşlarına sahip hekimler, kırmızız şarabın kanseri önlediği iddiasında bulunmaktadırlar. Ben hekim değilim, fakat bu konuda bir kısım hekimlerle yaptığım görüşmeler ve araştırmalarımın sonucunda şarabın kanseri önlediği insanlarımıza kurulmuş bir tuzaktan öteye bir iddia değildir.
Gerçek ise şöyledir, ABD’li bilim adamları, fareler üzerinde yaptıkları araştırmalarda, haftada iki kez 1,5 ve 2,5 mikrogramlık üniteler halinde farelere enjekte edilen resveratral adlı maddenin verilen doza göre % 68-81 ve 98 oranında ciltte oluşan kanseri önlediğini belirtmişlerdir. Resveratral adlı maddeyi, tabiatta 72 çeşit bitkiden elde edebilen ABD’li bilim adamları, cilt kanserini önleyen bu maddenin siyah üzüm kabuğu ve üzüm çekirdeği tozunda bulunduğunu bildirilmişlerdir. Yanı marifet şarapta değildir. Marifet tüketeceğimiz siyah üzümün kabuğu veya üzümün çekirdeğinin tozundadır. Sonuç olarak, tekrar tekrar ifade edersek, bilim adamlarının araştırmalarına göre cilt kanserini önleyen maddenin kırmızı şarabın olmadığı, üzümün ve özellikle siyah üzümün kabuğu ve çekirdeğinin tozunda bulunan maddelerden oluştuğudur.
Evet, resveratral isimli maddenin 72 çeşit bitkiden elde edilmesi mümkün iken, bu konuda kırmızı şarabı tavsiye eden, hekime nasıl güvenilebilir? Şifa kaynağı üzümü bizzat alıp yemek, şerbet yapıp içmek dururken, içinde bulunduğu varsayılan nice felaketin kaynağı ve yüce dinimizin haram saydığı şarabı tüketmek hangi inancın ve aklın karı olabilir? Bu tür iddia sahipleri dolaylı olarak medyaya ve insanımıza tuzak kurmaktadırlar. Ülkemize ve toplumumuza bu yanlış bilgileri aktarmak ve beyinlerine empoze etmek, önemli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bulunan ve çeşitli kanser hastalığına çare arayan, bekleyen hastalarımıza karşı bu tutum hizmet değil, hezimettir. Ve de daha önemlisi veballi bir kul hakkıdır. Ama gel görelim ki, bazı kimselerdeki çok para kazanma hırsı ne yazık ki, utanç verici hale gelmektedir. Hastalıklar, içkiyle tedavi olmaz. Bilakis hastalık katlanarak artar. Hastalıklar doğru teşhis, doğru tedavi, akıl ve irade ile yenilerek, hastalığa yakalanmış insanlar tekrar sağlıklarına kavuşurlar.