Timur Han’a sordular; Böyle yükselmenize, sebep olan şey nedir, söyleyin lütfen bize.
Timur Han, dedi ki; Ermek için, arzu ve muradıma Karınca’yı kendime örnek aldım daima.
Şöyle ki bir savaşta, yenilmişti ordumuz, baktım ki neticede, perakende olmuşuz.
Bir duvarın dibinde, bekliyorken bu kere gözüm, bir “karınca” ya ilişti birden bire.
Var idi ki ağzında, koca “Buğday tanesi”, onu duvar üstünden aşırmaktı gayesi.
Ama hep yarı yolda, o tane düşüyordu, Karınca tekrar alıp, yukarı çekiyordu.
Lakin tam “Yetmiş kere” düşürmesine rağmen, Vazgeçmedi yine de, maksat ve hedefinden.
Dikkat ettim, sonunda başardı gayesini, Aşırdı o duvardan, o buğday tanesini.
Ben bunu gördüğümde, düşündüm ki, “Bu gayret Karıncadan ziyade, olmalı bende elbet.”
Ondan sonra, bir işe verseydim şayet karar, Yılmadan çalışırdım, başarıncaya kadar.
Ayrıca her iş için, sorardım âlimlere, Onların duasını alıyorduk her kere.
Nitekim bu hususta buyurmuş ki erenler, kurtulur sıkıntıdan, sorarak iş görenler.
Soran dağları aşar, sormaya yolda şaşar, Danışarak iş yapan, daima rahat yaşar.
“Ben bilirim” diyenler kurtulmaz sıkıntıdan, Çünkü bilmediğini, öğrenemez gururundan.
Bir başka evliya da, buyurdu ki bir kere; Eğer bilmiyorsanız, danışın bilenlere ama kibirli olan, kaçınır danışmaktan, Çünkü “ ben de bilirim” demektedir o her an.
Bu kibir, öyle feci beladır ki maazallah, Kibirli olanlarla, düşmandır bizzat Allah.
Eğer yakalandıysa, bu belaya bir kişi, Temizler onu ancak, cehennem ateşi,
Secde etmedi ise dem’e lain şeytan, “Ben ondan hayırlıyım” dedi de, işte ondan.
Ve eğer bir Müslüman, kılmıyorsa namazı, Bu dahi kibirindendir, budur bunun manası.
Eğer hor bakıyorsa bir kişi diğerine, Bu dahi işarettir, o kimsemim kibrine.
Müslümanı suizan hakir görmek ve gıybet, Sahibinin kibrine ederler hep işaret.
Biri danışmıyorsa, yapacağı bir işte, Kibirli olduğunu gösterir bu da işte.
Çünkü akıl danışmak, çok iyi kibri kırar, Eğer danışmıyorsa, kibrindendir aşikâr.