İçinde Bulunduğumuz bu kritik dönemde her yetkili aklını başına toplamalıdır. İçinde bulunduğumuz zaman eski zaman değil ve geçmiş zamanlara benzememektedir. 1950 yıllarında demokrat partinin iktidarında insanların ayrımı ile kendi partileri için vatan cephesi adı altında kurulan bir birlik için seçmenlerin isimleri liste yapılıyor ve vatandaşlar arasında bir ayrılık tohumu ekiliyordu. Bunun sonucu ve uygulaması 1960 yılında devrimin yapılmasına bir vesile teşkil etmiş bulunuyor ve başbakan ve üç değerli devlet adamı adalet karşısında idam cezasına çarptırılıyordu.
Yine, geçmiş zaman içinde mevcut Cumhurbaşkanları halkının karşısına çıkmayan, ancak bayramlarda görülen ve halkı tarafından duvarlarda, resmi dairelerde asılı bulunan fotoğraflarından halkı tarafından tanınırlardı. Bu gün, değişen ülkemizde adil, doğru, halkına yakın, onu seven, acıma duygusu taşıyan, fakir zengin ayrı tanımayan, en fakirin evinde yer sofrasında bağdaş kurarak sıcak çorbasına kaşık sallayan, hastanelerde hastaları ziyaret eden, şehit ailelerini evlerinde giderek onları teselliye çalışan, halkının karşısına her daim çıkan, kendisini köşelerde değil de yanında görüp tanıyan ve halkımızı seven bir Cumhurbaşkanı vardır. Bununla eski Türkiye değişmiş ve yeni bir Türkiye doğmuştur.
Şimdi de değişen yeni Türkiye’yi idare eden siyasi partiler ayaklarını denk atarak halkına yakın, adil bir davranış içinde, ayrım yapmadan her kişiye hakkını vermeli, idareci olarak şahsi adına davranmamalı, liyakati öne alarak devlet kademelerine gerekli atamaları yapmalıdırlar. Kendisini sevenleri, yarın amaçladığı bir makam için başkalarını ve yakınlarına makam dağıtmayı düşünmeyenleri, inat için hareket edenleri bulunduğu görevlerden bırakmamalı, siyasi partiyi dejenereye fırsat verilmemelidir. Bu düşünce her parti için geçerli olmalıdır. Çok isabetli olarak, El cezire televizyonu yaptığı bir ankette 2016 yılının en şahsiyetli adamı sayın Cumhurbaşkanımız 130 bin üzerinde oyla birinci seçilmiştir. Bu konu yukarıda yazılarımda da beyan edilmiş ve taşıdığı üstün meziyetlerle dünya liderlerinin üzerinden geçmiştir.
Birçok parti liderleri ve idare edenler partisini korumaktan çok kendilerine gelecekte makam arama telaşına düşmüş, halk tarafından Cumhurbaşkanının sevgisinden yararlanarak şahsına makam arama sevdasına düşmüş, kendisine yakın olanlara liyakata bakmadan makam verme sevdasına düşmüştür. Bu durum çok partilerde ve yetki elinde bulunan idarecilerde görülen bir rahatsızlıktır. Devletin her kademesinde yetkili olarak çalışanlar ilk olarak halkını tanımalı, ona yakınlığı ile sevgisini arttırmalı, her konuya eğilmeli, dedektif gibi halkını takip edebilmeli, mevcut dairelerinde kırmızı plaka arkasına çekilip istirahatı ikinci plana itmelidirler. Biri atar, biri kapar, kıyamet ondan kopar cümlesinin manasını hiçbir idareci unutmamalıdır. Şu anda, her vatandaş kimin ne düşündüğünün farkında olmakta ve bulunduğu makamı nasıl ve ne için kullandığını çok iyi düşünüp tartışmaya hazır olmaktadır.
Mevcut iktidar partisi, halkı tarafından çok sevilen bir Cumhurbaşkanına güvenerek partisini kullanmamalı, o Cumhurbaşkanının partili ve partisiz her vatandaşa eşit mesafede sevgi beslediğini parti yetkilileri ve her parti temsilcisi çok iyi bilmelidirler. Bazı zamanlarda da, partisinden olmasa bile deneyimli ve tecrübeli, liyakat sahibi olanlar belli makamlara getirilmeli, o kişiler kazanılmalı ve hizmet gerekli olarak yerine getirilmelidir. Yanlış hareket edenler, şahsi menfaati için partisini ve yetkisini kullananlar, birlik ve beraberliği ikinci planda tutanlar, geçmiş zaman içinde 1960,1982 ve 15 temmuz zillerini tekrar çalabileceğini unutmamalıdırlar. Bu arada, iftiharla belirtmek istiyorum ki şahsımı da geldiğim makamlardan ötürü tenkit edenler olabilecektir. Ben, her makama tecrübe ve deneyimlerimle ilgililerce layık görülerek getirildim. Öğrenmek isteyenler için hodri meydan diyorum. Milli eğitim müdürlüğüne o günün azmış olan terörüne karşı gücümü ve çevremim sağlam direnişine bakılarak o göreve getirildim. Öğretmenlikte de başarılı raporlarım vardı. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Sayın Mustafa ÜSTÜNDAĞ dan takdirnamem var.
Çay kur yönetim kurulu üyeliğine de geniş tecrübe sahibi olarak getirildim. Beş yıl ara verdiğim öğretmenliğim sırasında çayla uğraştım, çay diktim, çay topladım, çaycılar derneği kurdum çay bölgesinde 25 şube açtım. Onları birleştirerek Kara deniz çay müstahsilleri federasyonunu oluşturdum. Çaycının sesi gazetesini çıkardım. Yönetimde kutu yapımında ve makas konusunda büyük çalışmalarım olmuş, yaralı davranışlarla kuruma milyonlar kazandırdım. Kendi isteğimle o yüksek makamdan ayrıldım, Uygulamalara karşı oldum. İnanmayanlar huzuruma gelip genel durumu öğrenebilirler. Bunları izahta amacım, kimse şahsına hizmet için devlet makamlarını başkalarına, adamlarına, dostlarına peşkeş çekmemelidir. Özet olarak, tüm siyasi partileri idare edenler, hizmetlerini halka çevirmeli, halkının yanında olmalı, şahıslarını ve geleceklerini düşünerek parti yetkilerini kullanmamalıdırlar. Hiç bir siyasi yetkili, Siyaset, millete hizmet, vatana, bayrağa bağlılık sanatı olduğunu unutmamalıdırlar.