Bir okul onlarca hapishane kapatır sözünü unutmayın. Yapmak istediğiniz eğitimde bir reform ise bunu deneylerle, tecrübelerle, araştırmalarla yapmaya çalışmalısınız. Ülkeler okul açarken, ülkeler bunun gayretini gösterirken sizler açık dershaneleri kapatmaya çalışıyorsunuz. Dershaneleri kapatmayı düşünürken devlet okullarının genel durumunu hiç hesaba katmıyor, karşılaştırma yapmıyor, kusurların ve hataların neler olduğunu araştırmadan, kendi o9kullarınızla dershanelerin başarısının nedenlerini araştırmadan, çalışan eğitimcilerin ve öğretmenlerin sorumluluk durumlarını araştırmadan, öğrencilerine ne derecede bilgi aktardıklarını düşünmeden bir yarışmanın ve rekabetin içine girmiyor, hemen kapatmayı gündeme getiriyorsunuz.
Bunun yanında konu ile ilgili yapmak istediğiniz değişikliğin planını yapmadan danıştığınız ve ilgililerle sayın başbakana bilgi verenlerin verdikleri bilgilerin gerçekten çok uzak olduğu basında açıklanıyor ve yine de bir açıklamayı uygun görmüyor, bilgi verenlerden sormuyorsunuz. İlgilileri bu yanlış bilgilerle doyurmaya çalışanlardan hesabı sorulmalı ve ilgili yetkililer de kimin bu konuda suçlu olduğunu, yeni tedbirlere başvurmaları gerektiğini ve halkımızı inandırmalarını düşünmeleri gerekmektedir. İlgililerin ve tecrübeli kişilerle önceden bir hazırlık yapılmadığı anlaşılmakta ve hatalı olanlar hesabını vermelidirler. Bu gidişle ve sayın bakanla birlikte dershane sahiplerinin yaptığı toplantılarda neyin ve nasıl yapılacağına dair açık bir görüş görülmemekte, bazı sorulara gerekli cevap verilememektedir.
Yapılan bu çalıştayların halkımızı bilgi yönünden doyurmadığı, bazı sorulara ilgililerin yeterli cevap veremediği söylenmekte, sonuca nasıl gidileceği de merak konusu olmaktadır. Bu bakımdan mevcut yetkililere halkın güveni yurt çapında azalmakta, gelecek için istenmeyen durumlar doğuracağı tahmini ağırlık kazanmaktadır. Bunun sonucu olarak halka yapılmış hizmetlere ve yapılacaklara da gölge düştüğü anlaşılmaktadır.
Şimdi ise yapılacak olan çok basit ve hiç bir kapatmaya gerek olmadan, hiçbir kişi, öğrenci ve velileri incitmeden devlet okulları gerekli başarı tedbirlerini almalı, çocukların yetişmesini sağlamalıdır. Bunun sonucu öğrenci dershane ihtiyacını duymadan ileride öğrenci bulamayanlar da ya kapatmalı veya daha rasyonel tedbirler almalıdırlar. Bir örnek gerekirse, aynı öğretmen okulundan aynı yıl mezun olan iki öğretmenden birisi talihin kendisine gülmesi sonucu kura ile devlet okullarına öğretmen oluyor, diğeri ise kurada öğretmen seçilemediği için dershaneye müracaatla öğretmen olarak dershaneye giriyor. Onun başarısı, aldığı sorumluluk ve yoğun takip ve kontrol sonucu bir öğrenci gibi akşam çalışıp ertesi gün derslerinde öğrencilerine yararlı olmak için gayret gösteriyor. Gerekli sınavlar ilgililerce yapılıyor ve öğretmen başarısız ise işine son veriliyor. Resmi devlet okullarında çalışan öğretmenlerin sorumluluğu ne kadar ve ne ile ölçülüyor. Yetiştirdiği öğrenci yapılan sınavda başarılı olamadığı zaman öğretmene bir zarar veriliyor mu? Hayır. Yine terfi ediyor, yılda bir terfi,üç yılda bir derece maaş farkı oluyor ve gerekirse makamı yükseltiliyor.
Şimdi yapılacak tek bir çalışma vardır. O da, üniversite sınavlarına girecek orta derece son sınıf öğrencilerin tamamı az sayılı sınıflar oluşturularak sözleşmeli ve tecrübeli öğretmenlerle doldurularak tüm okulların son sınıfları, imam hatip liseleri, diğer mesleki ve düz liseler birlik içinde programları da değiştirilerek ve dershanelerin öğrettiği konularla birlikte, mesleki konuların da az miktarda derslerle verilmesi ve aynı şekilde dershaneler gibi konu ve sınav dahil aynı eğitim yapılmalıdır. Bunun sonucu öğrenci dershaneye ihtiyaç duymayacak ve üniversite sınavlarını kazanma şansı da artmış olacaktır Çocuklarımız da Pazar ve cumartesi günleri tatil olup çocukluklarını yaşayacaklardır.
Bu uygulama ile devlet okullarının son sınıflarındaki eğitim ve öğretim sonucu başarı oranı dershane başarısına ulaşacak ve öğrenci dershaneye gitmeyince bu dava kendiliğinden halledilmiş olacaktır. Şimdi olduğu gibi dershane kapatmak eğitime bir darbe olacak, hukuk karşıtı bir uygulama doğacaktır. Bu gibi uygulamalar yanında son günlerde bazı olaylar gibi bir milletvekilinin sayın başbakanın hanımına yaptığı hareket ve şiddet yanında kadın hakları gündeme oturacak AB ye girme şansı etkilenecek ve bunun zararını ilgili iktidar ve başbakan çekecek, orta doğuda ve dünyada olan prestij de zarar görecektir. Bunlar aleyhte bir gelişme sınıfında sayılacaktır. Sonuç olarak iyi düşünmek ve karar vermek gerekmelidir. Acele bir davranışın zararı bilinmelidir. Atılacak her adımda, o konu ile ilgili tecrübeli kişilere başvurmadan uygulama yapılmamalıdır.