EMANETE İHANET İNSANLIK DIŞI DAVRANIŞ OLMALI
Demokrasilerde milli irade ve yetki mercii milletin kendisidir. Her davranış ve milleti ilgilendiren, ona hizmet veren kurumlarda bulunan görevli ve yetkililer halkın ve çoğunluğun verdiği yetki ile göreve gelirler. Cumhurbaşkanına kadar her yetkili millete hizmeti asil görevleri sayarlar. Görev alanlar, onun verdiği sorumluluk altında en üstün görevi yapmak durumundadırlar. Bir millet, görevi verdiği kişilere olan güven ve inancı ile ondan hizmet beklerler. Görev alanlar büyük bir sorumluluk altında bu görevi yürütürler.
En şerefli görevlerden sayılan milletvekilliği görevi kutsal kabul edilmeli ve seçilenler bunun sorumluluğunun idraki içinde olmalıdırlar. Verilen görevin alan kişi tarafından terk edilmesi veya istifa ile görevden çekilmesi milli iradeye ihanet ve saygısızlık kabul edilmelidir. Bu, görevi alanlar seçmeni tarafından sevilen, sayılan ve güvenilen kişiler olarak bilinmekte halkı tarafından takdir edilen kişiler olduklarını unutmamalıdırlar. Seçilenler, kabul ettiği, inandığı ve sevdiği bir parti ve görüş çevresinde birleşerek siyaset yaparlar. Seçim zamanında kendisine hizmet etmek istediği seçmenlere karşı söz verip görev alanlar, kazanmak için onun karşısında kul köle kesilenler görev anında istifa etmesi, onun olurunu almaması ve ihanette bulunarak partisinden ayrılması bu görüş ve hizmet sahiplerine saygısızlık sayılmalıdır.
Bir milletvekili seçildikten sonra yaptığı yemine sadık kalmalı, millete hizmeti ibadet kadar önemli saymalı, hangi siyasi parti olursa olsun onun görüşlerine bağlı kalarak görevine devam etmelidir. Milletin oyunu al, sonra aldığın maaşa ve bulunduğun makama saygı duymadan, seçmene de hiç danışmadan istifa eder ve partisinden ayrılırsa insanlarına sevenlerine güvenenlerine saygıyı unuttuğunu bilmelidirler. Millete verdiği sözü, aldığı emaneti sonuna kadar kullanmalı, partisinden istifaya teşebbüs etmemeli ve sonunda, ikinci genel seçimde görevini bırakmalıdır. İnsanlık bunu emretmektedir. İstifa eden, kendisine oy verenlere ihanette bulunan kişilerin yapacak olduğu tek davranış istifa sonunda vekillikten de istifa etmesi olmalı ve aldığı emanetin verdiği mali menfaatları da terk etmelidir. Partisinden beğenmediği konulara yine partisi içinde karşı olmalı ve orada savunmasını yapmalı, parti yetkililerini ve halkını inandırmalıdır.
Bir milletvekili sözünün eri olmalı, milletin verdiği yetkiyi bağlı olduğu siyasi parti ile savunmalı ve istifa etmesi için değil, fikirlerini savunmak için partisinde bulunmalı, oy verenlerine karşı aldığı görevi korumalı ve sonunda ikinci bir seçime girmemelidir. Milletine söz vereceksin, kul köle olacaksın, maaşı alacaksın, sonra da hiçbir sorumluluk taşımadan istifa edecek mecliste oturacaksın BU insanlığın içinde olmamalıdır. İstifanın erkekliği olmadığı gibi, bunun aksi olan vekilliği de terk etmek ancak inandırıcı olmaktadır. Başkalarının etkisi ile istifa etmek ve gerekçeleri açık olarak istifa nedenlerini inandırıcı olmadan, halkına danışmadan istifa edenler, erkekliklerini kullanarak milletin verdiği maaşı da terk edebilmeli ve vekillikten ayrılmalıdırlar. Bu davranış millete ihanet sayılmalıdır. İstifayı eden vekilliği de bırakmalıdır. Bu davranışı gösteremez ise istifasının gerçek nedene dayanmadığı bilinmelidir. İstifa eden vekillikten de ayrılmalı, halkının yanına gitmeli ve gerçekleri anlatmalı, nedenlerini izah etmeli, milletin verdiği maaşı da terk etmelidir. Mertlik ve erkeklik bunu emretmektedir. Hiçbir vekilin inandığı, güvendiği ve partisine kattığı vekil millete sormadan ayrılmamalıdır. Ayrılıyorsa oy verenler bu kişiyi kınamalıdırlar. İstifa eden kişinin de halkının huzuruna nasıl çıkacağı merak konusu olmaktadır.