Ak parti seçmeni ve taraftarları dünden bu yana üzüntü ve sevinci bir arada yaşıyor ve fakat sevinç duyguları üzüntülere galebe çalıyor. Zira, Sayın başbakanın cumhurbaşkanı olarak kazanması partiden uzak kalmasına neden olacağından her partilinin kendilerinin görmesi zorlaşacağını düşünerek içten üzüntü duymakta, fakat gurur verici bir makama sahip olması da taraftarlarının sevincini doruğa ulaştırmakta ve üzüntü kendiliğinden yok olmaya makküm olmaktadır. Şimdi de her partili cumhurbaşkanı olması ile gurur duymakta ve iftihar etmektedir. Bu iki duygu kendilerinin izale ederek sevinç üzüntüye galebe çalmaktadır.
Şimdi bu konuyu biraz daha açıklayalım. Sayın Erdoğan on iki yıldır Ak parti genel başkanı olarak ve başbakan sıfatı ile taraftarların ev sahibi gibi bilinmekte ve her zaman onu görme fırsatı yakalamaktadırlar. Şimdi ise cumhurbaşkanı olarak onu ulaşmanın olası olmadığı düşüncesi ile biraz olsun taraftalar üzüntü duymakta haklı görülmektedir. Cumhurbaşkanı makamında onunla birlikte taraftarlar gurur duymakta ve yeni Türkiye’nin kalkınmasında yeni atılımları yapılacağına inanarak iftihar etmektedirler. Zira O’nu halkın görmesi durumu azalmış olduğundan bu üzüntünün varlığı da zoraki da olsa kabul edilmelidir.Ancak, sevgimizi ifade etmek için onu her istediğimizde göremeyeceğimizin devamlı olarak üzüntüsünü yaşayacağımız da bilinmelidir.
Şimdi biraz da muhalefetin derdini dile getirelim. Ana muhalefet 14 partinin birlikte hareket etmesini sağlamakla bir demokratik atılım yaptığını ifade etmek istiyorsa da bu partilerin birer tabela partisi olduğunu ve çoklarının üye sayısının parmaklarla sayılacak kadar az olacağını dikkate almadan bazı büyük ifadelerde bulunmuş ve inandığının farkına varmadan MHP ve CHP kendi aralarında bir aday çıkarmadıklarını merak etmediklerini düşünüyorum. Şimdi bu iki genel başkan kendileri için ne gibi bir davranış ve hareket gösterecekleri de taraftarları ile diğer halkımız tarafından merak konusu olmaktadır.
Ayrıca da düşünülmesi gereken bir konu olarak gündeme gelen ve her halkımızın düşündüğü gibi Sayın Başbakana oy vermeyenlerin ne gibi bir düşünce oldukları da merak konusu olmaktadır. Zira, 12 yılda bu millete yapılmamış tek bir hizmet kalmamış ve oy vermeyenler de hiçbir zaman bu hizmetlere yakın durmamış ve devamlı tenkidi uygun bulmuşlardır. Ana muhalefet mevcut siyasi güdümünde hatalı olduğunu ve yapılan tek hizmetin varlığını düşünmediğinin de kurbanı olduğunu çok iyi bilmeli ve bundan böyle uygulayacağı siyasette gerçekleri de görerek hareket etmesinin uygun olacağını düşünmeli, kendi yapacaklarını ve yapılması gerekenleri söylemelerini de bilmelidirler.
Ayrı bir konu da kazanan illerin yanında cumhurbaşkanı adayı başbakana oy vermeyen ve devamlı diğer yerel seçimlerde de muhalefet olan Marmara bölgesi, Ege bölgesi ve Ak deniz bölgesi illerimizin, kendilerine yapılan bu derece hizmeti unutarak yine de oy vermeyip muhalefet yapmalarının nedeni araştırılmalı ve sosyologların devreye girerek gereğini bulmaya çalışmalıdırlar. Zira burada bir sosyal konunun olduğu ortaya çıkarılmalı ve halkımızın neden karşı olduğu çok iyi bir tarzda araştırılmalıdır. Bir sosyal sorunun olup olmadığı da ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa yapılan hizmeti inkara kalkışmak ilgili çevre halkımıza yakışmamakta, sosyal bir hatanın varlığı da düşünülerek çare aranmalıdır. Güney doğuda mevcut muhalefet etnik köken olarak aldatılan değerli vatandaşlarımızın istek veya zoraki davranışları ile mevcut siyasiler onlardan yararlanarak politikalarını devam ettirmektedirler. Orada bulunan halkımız ve Kürt kardeşlerimiz bizlerin en yakın ve sevgi dolu kardeşlerimiz olduğu da unutulmamalı, aynı ülkede ve aynı savaşları birlikte yaptığımız hatırlardan çıkmamakta, aynı cephede ve aynı yerde şehit olduğumuz hatırlarda yaşamaktadır.
Ne acıdır ki Aydın gibi bir ilimizde muhalefet ve ana muhalefet kazanmakta, kendilerine yapılan mezalimi kimlerin yaptığı ve rahmetli İnönü’nün rahmetli Menderes’i idam ettiği. Hatırlardan çıkmamakta ve tarih boyu da unutulmayan bir olay olarak yaşatılacağı da bilinmektedir. Burada bir örnek vereceğim. Geçmiş tarihte Haz. Ali’ye demişler ki seni şu adam öldürecek, haberin olsun. Hz. Ali düşünmüş ve cevap vermiş. O kişi beni öldürmez. Zira, ben ona bir iyilik yapmadım ki cevabını vermiş. Şimdi Aydın konusu da aynen buna benzer bir örnekleme olarak bilinmelidir. Bu gün bu kadar yeter. Kalın sağlıcakla.