Rizespor; 1999-2000 Sezonuna şampiyonluk parolasıyla giriyordu. Yönetim, teknik kadro, futbolcular, Rize Basını ve taraftarlar şampiyonluğa kilitlenmişti. Rizespor’u Play-Off’ta 6. sırada devralıp, seri galibiyetlerle Milli Lige taşıyan teknik direktör Rasim Kara ve futbolcular maçtan sonra diğer futbolcularıyla birlikte tribünlerden sahaya akan Yeşil-Mavili taraftarlarca omuzlara alınıyor, nihayet Rizespor 11 yıl sonra 1. Lige (Şimdi ki adıyla Süper Lig) çıkıyordu.
YOLA CEM PAMİROĞLU İLE ÇIKILIYOR
Önceki sezon Ağrıspor’un teknik patronu olarak başarılı bir performans ortaya koyan Cem Pamiroğlu, şimdi Çaykur Rizespor’un başındaydı. Pamiroğlu 1970’lerde Fenerbahçe ve Milli Takım’ın savunmasında görev yapan, Türk Futboluna mal olmuş bir isimdi. Pamiroğlu; bu sezon Rizespor için ter dökecekti. Karşılıklı bir güven tablosu içinde, kulüpte Cem Pamiroğlu dönemi başlarken, rapor ve istemleri doğrultusunda transfer harekatına girişiliyordu.
2000 MODEL RİZESPOR VE YENİLER
Kimler transfer edilmemişti ki; Çanakkale Dardanel’den Serkan, Trabzonspor’dan İbrahim, İzmirspor’dan Ertunga, Marmarisspor’dan Orçun, Aydınspor’dan Levent, Batman Petrolspor’dan Koray, Bursaspor’dan Gançev, Artvin Hopaspor’dan Oktay, Kartalspor’dan Erhan, 2000 model Çaykur Rizespor’u oluşturacak yeni mevki parçalarıydı. Her bir transfer için ayrı ayrı emek verilmiş, birçoğunda başkan Ekrem Cengiz bizzat gidip konuşarak işi kotarmıştı. Örneğin, Ertunga’nın transferi için Rize’ye transfer çıkarması yapılmış, teknik direktör Cem Pamiroğlu’nun da katıldığı görüşmelerde, Başkan Cengiz, İzmirspor Başkanı Cemal Dönmez ve teknik menacer Levent Eriş’le sıkı pazarlıklar içine girmiş, kaleci Fevzi takası da gündeme girmiş, bir dolu konuşmanın ardından hem kulübü, hem de Ertunga razı edilip amaca ulaşılmıştı. Tüm bu yorucu mesailerin ardından, yeni transferlerle ekip de yavaş yavaş şekillenmişti.
BONSERVİSİNİ AL GEL
Geride kalan sezon, en kritik maçlarda sıkça baş gösteren rahatsızlıklarına şifa olsun diye de, Karabükspor’un 34’lük gol silahı Erdoğan, “Bonservisini al da gel” denilip, Rize’ye davet edilerek, mukaveleye imza attırılmıştı. 35’ine merdiven dayamış bir futbolcu. Şampiyonluk cengine çıkacak takımda gol gladyatörü rolüne soyunabilir miydi? Bu işe dudak bükenler çıktıysa da, idareciler ileri geri konuşanlara kulaklarını tıkamış ve Erdoğan’ı Yeşil-Mavili renklere bağlamıştı.. Kadronun birbirleriyle uyumu kadar, kentle de kenetlenmesi için çeşitli düzenlemeler yapılıyordu. Bir minik organizasyonda, transferin son günlerinde alınan Emre, Yusuf ve Özgür, Atatürk Çocuk Yuvası’nı ziyaret ederek kimsesiz çocuklara moral veriyordu. 0-6 yaş grubu çocukların barındırıldığı yuvayı ziyaret sırasında duygulu anlar yaşanmıştı. Minik çocukların, futbolcuların ziyaretleriyle günleri renklenirken, Emre, Yusuf ve Özgür, “Bunlar bizim çocuklarımız” diyerek minik yavruları bağırlarına basarken, bu yeni kente ait olduklarını daha iyi anlıyorlardı.
YÖNETİM GÖREVİNİ YAPTI
Sezona Kızılcahamam Kampı’nda hazırlanan Rize, bu süreçte yaptığı hazırlık maçlarında gerçekten üstün performans göstermiş, bir anlamda rakiplerine göz dağı vermişti. Futbolcularının hırsı, arzusu, uyumu, özetle gidişattan Pamiroğlu da çok memnundu. Kampın sonlarına doğru genç antrenörün yüzünü güldüren bir başka gelişme de kaleci Gançev’in transferi idi. Gançev gibi bir kaleciye kavuşunca çok rahatladığını belirten Pamiroğlu ayrıca, “Batman Petrolspor’dan Koray’ı da transfer ettik. Bu oyuncu da istediğim transferlerdendi. Yönetim üzerine düşeni yaptı. Artık gerisi bize kaldı. Şimdi teknik bir görevli olarak helvayı yapmak bana kalıyor. Bunun ilk provasını da hazırlık maçları ve Sivas’taki Cumhuriyet Turnuvası’nda yapacağız” diyordu.
ŞEMSİYE BİR ANDA TERSİNE DÖNÜYOR
İkinci Lig 4. Grupta, zirve iddiasıyla başlangıç yapan Rizespor, ne yazık ki 15 Ağustos 1999 günü başkentteki sezonun ilk maçında Ankara Şekerspor’a 3-1 boyun eğiyor ve çok zor bir yarışta olduğunun ilk sert ihtarını alıyordu. Ankara, adeta erken uyarı istasyonu olmuştu. Bu maçtan gerekli dersleri çıkaran Pamiroğlu ve öğrencileri, hemen bir silkinişle rotasını bulabiliyordu. Bundan sonra yaptığı maçlarda sırasıyla Giresunspor (4-0), Yimpaş Yozgatspor (4-1), Karabükspor (0-1)Ankara ASAŞ (3-2), Orduspor (2-0) ve Artvin Hopaspor (2-0) önünde başarılı bir grafik sunuyor ve 7. hafta sonunda liderliğe oturuyordu. Rizespor ilk ikiye girip, kademe grubundan yükselme grubuna sıçrayan 10 takımdan biri olmayı başarıyordu. Yükselme Grubu’nda Diyarbakır, Kombassan Konyaspor, Çanakkale Dardanel, Konya Endüstri, Yimpaş Yozgat, Siirt Jetpa, İzmir, Sarıyer ve Kayseri gibi teknik kadroları son derece donanımlı ekiplere karşı yeni bir mücadeleye girişen Rizespor, yeni rekabet sahnesinde iyi bir başlangıç yapmasına karşın, peş peşe iki yenilgi alıp bir anda moralleri bozmuştu. 10 takımlı Yükselme Ligi’nin boyu çık kısaydı. Alınan bir-iki tatsız sonucun puan cetveline yansıması sert oluyordu. Etki de tepki de ağır olunca, ilk 6 hafta sonunda 10 puanlı lider Diyarbakırspor’un yalnızca 2 puan gerisinde 8 puanla 6. sıraya gerileyince, o ana kadar alkışlanan Rizespor’da iki yenilginin rüzgarı umulmadık derecede sert hissediliyor ve şemsiye bir anda tersine dönüyordu.
PAMİROĞLU GİDİYOR RASİM KARA GELİYORDU
Yükselme Grubu’nda mücadele iyice kızışırken, Jetpaspor yenilgisi ile yarışta zirveden kopma noktasına gelindiğinde Cem Pamiroğlu, onurlu bir davranış sergileyerek istifasını sunuyordu. Play-Off grubunda ilk 6 haftanın ardından artık yeni teknik patron, Milli Takım ve Beşiktaş kariyerli, zorluk derecesi yüksek maçlara alışkın Rasim Kara oluyordu.
EKSTRA PLAY OF SAHNESİ VE YİNE ANTALYA
Yükselme Grubu’nda ilk iki dışında kalınca Çaykur Rize için, Birinci Lige sıçrayabilme adına son bir şans daha kalıyordu: Geçen sezon da, Ektra Play-Off’da final oynayan Rizespor, bu defa şans faktörlerine de takılıp kalmamak istiyordu. Yükselme Grubu’nun ikinci yarısında iyi bir form yakalayan Yeşil-Mavili ekip, bu havasını sürdürürse ipi göğüsleyebilirdi. 1999-2000 sezonunda Rizespor’un 11 yıllık özlem nihayet sona eriyor. Rasim Kara gibi, kalitesi tartışılmayacak bir teknik adamın yönetimindeki ekip, Diyarbakır, Konyaspor, Gaziantep Belediye, Aydın, Ankara, Kardemir Karabük ve Ağrı’nın da yer alacağı eleme maç sistemindeki yarışın favorileri arasında gösteriliyordu. 1999-2000 sezonunda Birinci Lig’e yükselecek üçüncü takımı belirleyecek terfi karşılaşmaları Antalya’da sahneleniyordu. TRT 1 televizyonundan da naklen ekranlara taşınan, tek maç eleminasyon sistemli mücadelelerde hatanın telafisi yoktu, kaybeden havlu atıyordu. Terfi mücadelelerine başlarken, özellikle Cengiz formu ve hırsı ile Rasim Kara’nın joker kıymetindeki kartı olurken, rakipleri için de korku kaynağı oluyordu.
11 YILLIK HASRET SONA ERİYOR
Geçen sezon Göztepe’ye terfi finalinde tek golle yenilip Birinci Lig biletini elinden düşüren Rizespor, bu kez Diyarbakır karşısında menzile varmak için son savaşımına çıkıyordu. Geçen defa demini tutturamamış, Çay diyarı Rize’de yüzbinlerce kişi yıkılmıştı. Antalya Atatürk Stadı’nda Bülent Uzun, Münir Takpak ve Birol Budan hakem üçlüsünün yönettiği dev maçta, Rasim Kara “Kılıçaslan, Emre, Recep, Kürşat, Kazım, Koray, Yusuf, Devran, Cengiz, Cumhur ve Ümit” on birini sürmüştü sahaya. Çaykur Rize ve Diyarbakır taraftarları, maçtan saatlerce önce tribünleri doldurmuş, takımlarını yüreklendiren tezahüratlarla havayı iyice ısıtmıştı. TRT’den canlı olarak ekranlarda yansıtılan maçı tüm Türkiye’nin yanı sıra özellikle Rize, Diyarbakır ve ülkenin dört bir yanındaki Rizeli ile Diyarbakırlılar nefeslerini tutup izliyordu.
Maça iki takım da temkinli başlıyordu. Savunma güvenliğini ön planda tutan Rize de, Diyarbakır da pozisyon bulmakta zorlanıyordu. Rizespor 90 dakika boyunca Yusuf, Cengiz ve Erdoğan’la bulduğu pozisyonları değerlendiremiyor, Diyarbakır’sa Hasan, Armağan ve Hakikat’le Kılıçaslan’ın koruduğu Rize kalesini zorluyor ve gol vuruşunu yapamıyordu. Rize Veliköy evladı Kılıçarslan kalede devleşiyordu. Maç boyunca rakibine nazaran daha üstün bir performans gösteren, özellikle ikinci yarının 62. dakikasında 34’lük Erdoğan’ın girmesiyle oyunun hakimiyetini eline geçiren Rize’nin aradığı golü bulabilmesi için 90 dakika yetmiyordu. Bunaltıcı sıcak, adeta sahadaki futbolcuları bayılma noktasına getirmiş ama netice de alınmamıştı.
RİZESPOR FIRTINASI ESİYORDU
Uzatma dakikalarında da Rizespor’un daha etkili ve gole yönelik oyunu izleniyordu. Karşılaşmanın 104. dakikasında Cengiz soldan ortalıyor, Ümit sol ayağının içiyle topu ağlarla buluşturuyordu: 1-0. Rizespor’un son imparatoru sahada fırtına gibi esiyordu Sahadaki futbolcuların, sinir sistemlerine söz geçirmekte zorlandığı çok gerilimli mücadelede, bu golden sonra oyun iyice sertleşiyor ve Diyarbakırspor’dan Aykut kırmızı kartla oyun dışı kalıyordu. Uzatmanın ikinci yarısında, zaman daraldıkça Diyarbakırspor gol için yükleniyor ve savunmasında açıklar veriyordu. 118. dakikada, Diyarbakır’ın kullandığı köşe vuruşunda tüm Yeşil-Kırmızılılar ileri çıkmışken, savunmadaki arkadaşlarından dönen topu Cengiz, yaklaşık 65 metre sürdükten sonra kaleci Erdal’ı da geçerek Diyarbakır ağlarına bırakıyor ve skora perçin atıyordu: 20.
DİLE KOLAY 11 YILLIK HASRET BİTİYORDU
Bülent Uzun’un bitiş düdüğünü çalmasıyla birlikte, Çaykur Rizespor’un teknik direktörü Rasim Kara ve öğrencileri adeta kendinden geçmiş, birbirlerine sarılıyor, zafer çığlıkları atıyordu. Dile kolay, tam 11 yıl aradan sonra Rize, tekrar Birinci Lige yükselmenin mutluluğunu yaşıyordu. Rizespor’u Play-Off’ta 6. sırada devralıp, seri galibiyetlerle Milli Lige taşıyan teknik direktör Rasim Kara, maçtan sonra diğer futbolcularıyla birlikte tribünlerden sahaya akan Yeşil-Mavili taraftarlarca omuzlara alınıyordu.
RİZE, SABAHA KADAR UYUMADI
Rize’nin Diyarbakır maçını evlerinden, kahveleri doldurup izleyen binlerce Rizeli, maçın bitiş düdüğüyle birlikte Yeşil-Mavili bayraklarla insan seli halinde sokaklara, caddelere akıyor ve Birinci Lige yükselmenin mutluluğu ile şehir bir anda bayram yerine dönüyordu. Taraftarlar gece sabahlara kadar zaferi kutlarken, uzun konvoylarla zafer turları atılıyordu. Rize’deki zafer kutlamalarında, arabaların klaksiyonlarına, davul, zurna ve kemençe sesleri de katılıyor. Rize’de bir başka, bambaşka gece yaşanıyordu.. Maçtan sonra konuşan Diyarbakır’ın hocası Coşkun Demirbakan, şanssızlıktan yakınarak, yakaladıkları fırsatları değerlendiremeyince sonuca katlanmak zorunda kaldıklarını belirtirken, Rizespor’un teknik patronu Rasim Kara büyük zafere, “Kenetlendik. Şaibesiz bir şekilde şampiyon olduk” yorumunu getiriyordu.
ŞAMPİYON TAKIMIN YÖNETİCİLERİ
Başkan: Mehmet Cengiz, Başkan Yardımcıları: Ekrem Cengiz, Şaban Ali Razıoğlu, İrfan Karakaş, İdari Asbaşkan: Şafak Basa, Mali İşlerden Sorumlu Asbaşkan: Muhammet San, Teknik İşlerden Sorumlu Asbaşkan: Av. Hüseyin Karaahmetoğlu, Genel Sekreter: Mahir Biberoğlu, Genel Kaptan: Nurettin Cengiz, Mali Sekreter: Musa Kazım Engin, Muhasip-Veznedar: Ahmet Erdoğan, Basın Sözcüsü: Ahmet Mete, Sağlık İşleri Sorumlusu: Ali Kaşıkçı, Dış İlişkiler Sorumlusu: Mustafa Sarmusak, Federasyon Temsilcisi: Osman Çataklı, Tesisler Sorumlusu: Ahmet Hacıömeroğlu, Altyapı Sorumlusu: Hasan Külünkoğlu, Amatör Faaliyetler Sorumlusu: Kenan Yelkenci, Reklam ve Halkla İlişkiler: Resul Çolak, İstanbul Temsilcisi: Ali Kemal Kopuz, Ankara Temsilcisi: Bülent Erkan Haberal, Futbol Şube Sorumlusu: Yılmaz Zehiroğlu, Taraftar Organizasyon Sorumlusu: Kemal Zırh, Marmara Bölge Sorumlusu: Şeref Keçeli.
ŞAMPİYON KADRODA KİMLER VARDI?
Kılıçarslan Kopuz, İvko Gançev, Kazım Nas, Alpago Cumhur Akbay, İbrahim Mandıralı, Mustafa Koray Avcı, Kürşat Duymuş, Devran Ayhan, Zeki Sonbay, Erdoğan Yılmaz, Cengiz Alp, Musa Erhan Özer, Serdar Erişen, Fatih Sarman, Ümit Ozan Kazmaz, Haydar Özdemir, Selçuk Yıldırımkaya, Ertunga Kuşhan, Oktay Yılmaz, Yusuf Tokuş, Cemal Kavraz, İhsan Öksüz, İsmail Demirci, Recep Asıl, Orçun Önel, Zorbay Gürdal, Aygün Taşkıran, Yusuf Tokaç, Özgür Kaymaz, Emre Eren, Evren Kürkçü, Rızvan Şahin