1934 yılında Rize’nin Gündoğdu nahiyesine bağlı Dağınıksu Köyü’nde doğdu. Yusuf Ziya ve Nuriye Kotil’in altı çocuğundan biridir. Kotil ailesi, Rize’nin önde gelen ailelerindendir.
BABASI ÇAY TARIMININ ÖNCÜLERİNDENDİR
Rize’de çay yetiştirilmesi için çalışmalara Cumhuriyetin ilk yıllarında başlandı ve 1937 yılında çay tarımına geçildi. Aytekin Kotil’in babası Yusuf Ziya Kotil Rize’de çay tarımına ilk geçenlerdendir. Ailenin meyve bahçeleri de vardı. Ticaretle de uğraşıyorlardı. Ayrıca Kotiller arasında demircilik ve marangozluk gibi meslekler de yaygındı. Baba Yusuf Ziya Kotil medrese eğitimi almış bir imamdı. Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’da öğretmenlik kurslarına katılmış ve 1940’lı yılların başlarına kadar da ilkokul öğretmenliği yapmıştı.
GÜNLÜK TUTARDI
Aytekin Kotil, ilkokul ve ortaokulu Rize’de bitirdi. Yusuf Ziya Kotil, 6 çocuğunu da okuttu. 1950’li yılların başına kadar Rize’de lise olmadığı için Kotil ailesinin çocukları, liseyi İstanbul’da okudu. İstanbul’a ilk giden Nihat Kotil oldu. Yusuf Ziya Kotil, çocukları için İstanbul’da bir ev, bir de bakkal dükkânı satın aldı. Nihat Kotil, liseden sonra Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Nihat Kotil’den sonra lise eğitimi için Necdet Kotil İstanbul’a geldi; onu 1950’li yılların başında Aytekin Kotil izledi. Aytekin Kotil liseye Vefa Lisesi’nde başladı. Ancak, sağlık durumunun bozulması nedeniyle Rize’ye dönmek ve öğrenimini Rize Lisesi’nde tamamlamak zorunda kaldı. Aytekin Kotil, bu yıllarda tifoya yakalandı ve bir müddet sanatoryumda yatmak zorunda kaldı. Bu nedenle liseyi bir yıl geç bitirdi. Aytekin Kotil, liseye başladığı tarihlerden üniversiteyi bitirdiği tarihlere kadar günlük tutmuştur. Söz konusu günlükler şu anda kızı Dilek Türker’dedir.
SİYASETE LİE ÇAĞLARINDA BAŞLADI
Aytekin Kotil, daha lise yıllarında siyasetle yoğun bir şekilde ilgilenmekteydi. Rize adlı yerel gazetede 1953 yılında yazdığı “Rize’nin Halledilmeyen Derdi’' adlı makalesinde, soğuk ve yağışlı havalarda yolcuların açıkta saatlerce vapur beklediklerini, onlara küçük bir bekleme salonunun çok görüldüğünü, insanların vapura binmek için birbirlerini çiğnediklerini, halkın bu durumunun insanın kalbini sızlattığını belirtmektedir. Orada vapura binen milletvekillerinin bu durumu gördüklerini söyleyen Kotil, bu sorunu Meclis’te dile getirmelerini istemektedir. Kotil; 1956 yılında Çaycılar Yardımlaşma Kooperatifi Kongresi’nde yerel basına da yansıyan bir konuşmasında gübrelerin dağıtımındaki adaletsizlik, gübrelerin iyi korunması gerektiği, çay fiyatlarının yetersizliği ve hayat pahalılığı karsısında üreticinin mağdur olduğu üzerinde durdu.
12 EYLÜL DARBESİYLE GÖREVDEN ALINDI
Aytekin Kotil 1955 yılında liseyi bitirdi. İTÜ’ye girip mühendis olmak istiyordu. Ancak sınavları kazanamayınca, 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenime başladı. Hukuk Fakültesi’nde okurken kendinden bir alt sınıfta okuyan Görsev Hanımla tanıştı ve 1961 yılında evlendi. Aytekin ve Görsev Kotil’in Dilek, Serhan ve Gökhan adlarını taşıyan üç çocukları oldu. Aytekin Kotil, okulu bitirdikten sonra avukatlığa başladı. Mesleğini belediye başkanı seçildiği 1977 yılına kadar sürdürdü. 1968-73 yılları arasında İstanbul Belediye Meclis Üyeliği, 1973-74 yılları arasında ise İstanbul Belediye Başkan Vekilliği yaptı. 1973 yılında Ali Topuz'un milletvekilliğine seçilmesinden sonra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı’na getirildi. CHP içinde "ortanın solu" politikasının temsilcilerinden olan Kotil 1977 yılındaki yerel seçimleri kazanarak 14 Aralık 1977'de İstanbul belediye başkanlığı görevine başladı. Halkçı, toplumcu bir belediyecilik anlayışıyla belediyecilik yapan Kotil 12 Eylül darbesi nedeniyle Milli Güvenlik Konseyi kararıyla 12 Eylül 1980 günü görevinden alındı.
1987 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Parti'den İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) girdi. 1989 yılında TBMM Başkan Vekilliği görevine seçildi. 1991 yılında erken seçime gidilmesi üzerine tekrar milletvekili olmak isteyen Kotil, 1991 yılındaki seçimlerde önseçim sonucu 5. sırada yer almış ve milletvekili seçilememiştir. Karaciğer rahatsızlığından kaynaklanan solunum ve dolaşım yetmezliği nedeniyle 9 Ağustos 1992 günü İstanbul'da yaşamını yitirdi. Mezarı Zincirlikuyu’dadır. Ayrıca adı, Şişli'de bir caddeye verilmiştir.
Gazeteci Banu Dalaman, Aytekin Kotil’i konu ettiği yazısına “Önce Ülkem Sonra Partim En Son Kendim Diyebilen Bir Politikacı” başlığını atmış ve Kotil’i ilkeli, dürüst bir politikacı olarak nitelendirmişti.
KARADENİZ HARAKETİ
Kotil ve arkadaşları (Orhan Eyüpoğlu, Ali Topuz) CHP’nin içinde “Ortanın Solu” politikasının temsilcilerinden olmalarının yanı sıra, o dönemde İstanbul’da yoğun olarak yaşayan Karadenizliler içinden gelmeleri nedeniyle “Karadenizliler Hareketi” olarak da tanımlandılar. Sadece CHP İstanbul örgütünde değil, ülke genelindeki CHP örgütlenmesi içinde etkinlik kazandılar. 1980 sonrasındaki yeni siyasal partilerin ortaya çıkması sürecinde kurulacak sosyal demokrat partinin genel başkan adayları arasında da adı geçen Aytekin Kotil, CHP’nin açılış çalışmalarına gönülden destek olmasına rağmen ne yazık ki, partinin açılışından bir ay önce vefat etmiştir. Kotil gibi parti örgütünden gelip devlet adamlığında olumlu örnekler veren politikacılar son derece azdır. 1950’li yıllarda CHP’nin mahalle örgütüne üye olan Kotil, uzun bir mücadele sonucunda TBMM Başkan Vekilliği’ne kadar erdem ve yetenekleri sayesinde yükselmiştir. Bu haliyle kendisi Türkiye’nin siyasal tarihinde olumlu iz bırakan az sayıdaki politikacıdan birisidir. Bugün, politikacılara ve genel politik ortama bakıp ümitsizliğe düşen genç kuşaklar için yol gösterici bir örnektir. Kotil, çok davası olan, çok para kazanan iyi bir avukattı. Ayakkabıcılar kooperatifi veya benzeri bir kuruluşun avukatlığını yaptı ancak o, mesleğinde kazandıklarını ülkesi uğruna politikada tüketenlerdendi.
MAKAM ARACI YOKTU
1977 yerel seçimlerinde Ankara’da Vedat Dalokay’ın yerini Ali Dinçer, İstanbul’da Ahmet İsvan’ın yerini Aytekin Kotil aldı. Koltuğa değil halka hizmete talip olduğunu belirten ve gerçekleşmesi imkansız vaatlerde bulunmayı halka saygısızlık olarak nitelendiren bir politikacıydı. 14 Aralık 1977’de yüzde 60’ın üzerinde oy alarak belediye başkanlığına seçilen Kotil, başkanlıkta üç yılı bile tamamlayamamasına rağmen bir çok kalıcı hizmet yaparak İstanbul’un en başarılı belediye başkanları arasında yer aldı. Belediye başkanlığının son yıllarında maddi sıkıntılar da yaşayan Kotil’in bir makam arabası bile yoktu. Bu nedenle Ali Topuz Köy İşleri Bakanı olunca, bakanlığa ait bir aracın makam arabası olarak İstanbul Belediyesi’ne tahsis edilmesini emretti. Yeni makam arabasını kullanmaya başlayan Kotil, aracın belediyeye tahsis işlemlerini yapan Kooperatifler Genel Müdürü Taylan Benli’yi arayarak bizzat teşekkür etmiş; “Bozulmayan, su kaynatmayan, yolda kalmayan bir arabayla ilk kez kendimi belediye başkanı gibi hissettim,” demişti. 12 Eylül’den bir gün önce Kotil yine belediyenin maddi sıkıntılarını çözme çabasındaydı. Başbakan Demirel’i telefonla aramış, kendisine ulaşamamıştı. Daha sonra Kotil’i arayan Demirel, 11 Eylül akşamüzeri Kotil’in isteğini olumlu karşılayarak paranın Pazartesi günü eline ulaşacağını söylemişti. Ancak askeri darbeyle birlikte Kotil, ertesi gün istifa etmek zorunda kaldı. Aytekin Kotil dürüst bir insandı. 12 Eylül, birçok değerli politikacı gibi onu da ezip geçti. Askeri yönetim hiçbir şey bulamayınca, Kotil’den demirbaşa kayıtlı iki kahve fincanıyla birkaç kaşığın hesabını sormaya kalkmıştır. Rejim, Kotil’i en verimli çağında politikanın dışına savurarak onu ülkesine hizmet imkânından yoksun bırakmıştır. Ardından gelen asker kökenli belediye başkanları İstanbul halkının başın kâbus gibi çökmüşlerdir. Başarılı bir siyasi geçmişe sahip olan Kotil 1980 öncesine yönelik özeleştirisini şu sözlerle ifade ediyordu: “Tek adamlar dönemi bitmiştir. Olay bir kadro meselesidir. Bir tek insan, bir ülkeyi ne batırır ne çıkarır. Ülke yönetimi bir kadro ile yapılır. Biz geçmişte bu hatayı yaptık. Sayın Ecevit’i altı okun üzerine koyduk. ‘Umudumuz Ecevit’ dedik. Sonra bunun cezasını çektik.”
BELEDİYECİLİĞİN BABASI
9 Ağustos 1992 tarihinde vefat eden Kotil, henüz elli sekiz yaşındaydı. Kotil’in ölümü basında geniş bir yankı buldu. Cumhurbaşkanı Özal, Başbakan Demirel, Başbakan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı İnönü, DSP Genel Başkanı Ecevit başta olmak üzere pek çok politikacı taziye mesajları gönderdi. Bütün mesajlarda Kotil’in hizmetlerinden dem vuruluyor hatta müteveffa “Belediyeciliğin Babası” olarak anılıyordu.