RİZE KOCAMAN BİR ŞEHİR KOCAMAN DÜŞÜNMEK LAZIM
Bir şehrin tanıtımı için düzenlenen etkinlikte o şehrin artıları güzellikleri sergilenir. O şehre değer katanlar o şehir için kafa yoranlar onurize edilir, o şehrin tanıtımına katkı sağlayanlar güzellikleriyle etkinliğe dahil edilir. Hele hele bu etkinlik geleneksel hale gelmişse her yıl gün çıta daha yukarıya çıkarılır. Bu yıl Ankara’da da Rize Günleri düzenleneceğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bir şehir adına bir misyon üstlenmiş iseniz sorumluluğunuz ağırdır. Ve o şehrin her bireyinin eleştirisine açık olmalısınız..
RİZE BU DEĞİL
Benim İstanbul özelinde gördüğüm gelinen noktada Rize Günleri amacının dışına çıkmıştır. Rize ilinin tanıtımına katkı yerine, ilimizin imajına zarar vermektedir. Rizelilerin Rizeli olmayan insanlara belediyeden ücretsiz olarak alıp parayla kiraladığı stantlarda sözde Rize ürünü, sözde Rizeli usta hazırladı mantığıyla bizim insanımız aldatılmakta tabiri caizse kazıklanmaktadır. Bir Vanlı kardeşimizin etkinlik boyunca Rize’nin meşhur kavurmacısı olduğuna tanık olduk. Bu durumu konuştuğumuz Rize ilinin popüler bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi bana olayı çok olumsuz olarak nitelerken sanal portal paylaşımında mükemmellikten söz ediyor olması oldukça komikti.
NERDE SANAT NERDE KÜLTÜR
BABA REİS EKREM ORHON BOŞUNA MI “BÜYÜK DÜŞÜN” DEMİŞ
*Bir etkinlikler diğer etkinlik arasında en az bir yıl gibi zaman varken neden etkinliklere iyi bir şekilde hazırlanılmıyor ve çalışmalar son günlere bırakılıyor.
*Rize’ye değer katanlar o bu şu nedenlerle dışarıda tutuluyor. Yayınlanan ve etkinlik alanın girişinde yer alan program listesinde kültür, sanat, spor ve Rize tarihine yönelik konulara konuklara neredeyse yer verilmiyor.
SİYASET ME KIYAS ET
*Yapılan etkinlik sonrası bir daha ki etkinliğe hazırlanmak için en az 365 gün var. Bir yılda yapılacak iş belli. Bir yıl içinde gün gün takip edersiniz; Rize ilinin kurtuluşunu yok sayanlara mikrofon verme yerine Rize ilini kültür sanat spor ve her alanda kim yukarı taşıdı ise onları orayı vitrine etkinliğe taşısınız. Tabı bunu siyaset gözetmeden ötekileştirmeden yaparsınız…
* Yapılan her etkinlik sonrası geniş bir analiz yapmak gerekir. Ortada bir emek olmasına karşın etkinlikler neden zayıf oluyor, bir panayıra dönüşüyor, bunu sorgularsınız.
* Tanıtımda Rize ile özdeşleşen değerler neden yer almıyor. Yemek içmek bölümünde Rizeliler neden olmuyor. Rizeliliği istismar eden ve ürünlerinin Rize ile ilgisi olmayan satıcılar yer alıyor.
* Rize ve Rizeli adı altında gıda ürünü satan bütün dükkanlar yabancılara neden kiralanır. Onların yüksek fiyatlarla satış yapmasına neden izin verilir. Yemek içme bölümü Rize yemek kültürünü yansıtacağına neden panayır şeklini alır.
*Nerde ise her etkinliğin kurtarıcısı Tahta Araba, Dev Rizespor Bayrağı sallayan Rambo kardeşim ve atmacacı amcamız olmuştur. Onlara katkıları için teşekkür ediyorum. Ama Rize bu üç temadan oluşmamaktadır. Ama üstüne bir şey katalım artık.
* Rize deyince aklımıza gelen Ekrem Orhon, kısa zaman önce kaybettiklerimiz Ahmet Mesut Yılmaz, Bülent Koç, Tuncay Mataracı, Şenol Birol, Muharrem Kürkçü, Ayhan Alptekin, Cimilli İbo gibi değerlerimizi son etkinlikte göreniniz oldu mu? Çok bir zor birebir ölçülerinde onlara ait sözleriyle etkinlik alanında onları hatırlatmak... Bir vefa değil mi?
* 2019 yılında Maltepe"de yapılan Rize Günleri etkinliğin açılış protokol fotoğrafına ve 2022 Yenikapı etkinliği açılış protokol fotoğrafına lütfen bir bakın. Değişen bir şey olmadığını göreceksiniz. Rize’nin her renkte değerli isimleri var. Ama nedense hep aynı isimler, aynı simalarla yol alınıyor.
*HERKES AYNI RENK OLSA GÖKKUŞAĞININ ANLAMI OLURMUYDU
Güzel insanlar Rize yetiştirdikleriyle güzellikleriyle kocaman bir şehir. Biz neden kocaman düşünmüyoruz. Rizeli sayısız yazar edebiyatçı kardeşimiz var. Şairleri Şeref Bilsel var, Veysel Çolak var. Emin Şir var. Var da var. Fotoğraf sanatında Cemal Gülas var. Az farklı düşüneni kenara bırakıyoruz. Herkes aynı düşünce gökkuşağı nasıl oluşurdu. Rizeli önemli yazarlar var. Program açıklanıyor. Fuar alanının girişine asılıyor. İçinde edebiyat kitabıyat adına ne var. Rize üzerine yayıncılık kimsenin tekelinde değildir. Birileriyle yol alıp Rize için sürekli eser üreten isimleri kenarda tutarsanız ötekileştirmiş olursunuz.
BUNLARDA SON ETKİNLİĞE KATILAN BAZI HEMŞEHRİLERİMİZİN TESPİTLERİ
*Yaptıklarının çok eksik olduğunu bulundukları yerden göremiyorlar.
*Önceki yıllarda Çayeli Yanıkdağ Köyü'ndeki son sepet ustalarından biri olan Bekir Hervenik orada hem yaptığı sepetleri sergilemiş, hem de canlı olarak sepet yapmıştı. Bu sene neden getirilmedi?. Seneye getirilsin.
*Etkinliğe sıradan ticaret hakimdi. Oradan yapılması gerekenin onda biri bile yapılmıyor. Belli isimler yayıncılığın ve diğer işleri kendi tekelin olduğunu sanıyor.
*Çadırın içinde yeteri kadar havalandırma olmadığı için resmen boğulduk. Söylenecek çok şey var ama söylesek de değişmiyorlar. Seni anlasalar bu hatalara düşmezler.
*İlçelerin stantları dışında kalan yöresel yemek ve gıda satışları yapılan yerlerde Rizelilerin dışında başka şehirden esnafların ne işi vardı.
*Stant isimleri yerli, içindekiler yabancıydı. Rize Dükkan tabelaları aldatmacaydı.
*Stantlarda ağır abiler ve ablalar oturmuş muhabbet ediyorlardı. Her hangi bir tanıtım için bir gayretleri yoktu. Kitap tanıtımı çok yetersizdi. Yağ ve peynirler aynı merkezden gelmiş gibi duruyordu (Samsun gibi) Fiyatlar cep yakıyordu.
*Yıllardır yazıp çiziyoruz. Rize Valiliğine, Turizm Müdürlüğüne ve Belediyeye mailler attık. Rize Günleri birilerinin rant kapısı olmasın. Dilimize tüy bitti ama değişen bir şey olmadı..
* Kendini Rize’ye adamış, Rize’yi terk etmemiş ve halen onlara hizmet eden biz Rizeli yöresel müzisyenlerde yok. Atma türkücüler yok. Daha ne için var bu günler…
*Bu iş kültürel tanıtımın dışına çıktı, tamamen ticarete dönüştü. Artık bu tür faaliyetlerden vazgeçmek gerek. Giderek işin aslı kaybolup yozlaşıyor.
*Sivil Toplum Kuruluşlarına büyük iş düşüyor. Ama onlar da siyasetin dümen suyuna girmiş durumda. O Günlerden fotoğraf ve selfi paylaşıyor, Rizeli adı altında Rizelilere satış yapan çakma Rizeli esnafı dillendirmiyor, tepki koymuyorlar.
*Satıcıların çoğu dışardan gelmiş. Rize sözde Rize sütlacı satıyor. Sordum “Dükkanın nerede? “Çaktırma. Rizeli değilim” dedi.
*Tüm stantlarda çalışanlara “Rize’nin neresindensiniz” diye sorduğum. Bir çoğu “Merkez Mahallesi’ndeniz” (orası neresi bilemedim) dedi. Ürün fiyatları çok yüksekti. Ürünlerin bizim hakiki Rize ürünleri ile alakası yoktu. Kulaktan duyma yer isimlerini etiketlemişler. Bu aldatmacaya organizasyon nasıl izin verdi. Bürokrat kesim diye adlandırdığımız kişilerin gövde gösterisi yapıp fotoğraf çektirmeleri etkinliğin en tanıtıcı yönü oldu.
*Bir satıcı “Rize kömesi” yazmış. Oysa Rize'de ceviz ağaçta çürüyor.
*Sevgili Fatih kardeşim bu güzel içtenlikle ifade ettiğin satırların altını imzalıyorum. Hatta az bile yazdın. Rize sevdası yürekten olduğunu kanıtladın...
*Benzer sözleri katıldığım tüm toplantılarda söyledim. Rize'nin horon, hamsi ve muhlamadan ibaret değildir. Rize kültürünü tanıtımının bu yönüyle hep eksik kaldığını ilettik. Ama beyhüde..
*Yazdıklarınız çok doğru tespitler. İşi ehline değil, tanıdık birine yaptırınca böyle oluyor. Kültürel faaliyetlerin tarafı olmaz. Sadece yöreye özgü olması dikkate alınır.
*Bu etkinlik bize Rize’de küme ve pestil yapıldığını gösterdi. Yine Rize Sütlacı ve Pidesi satılan ürünlerin Rize ile ilgisi yoktu. Yemek içme stantları arasında Kemence ve Marka53 stantlarını koymuşlar. Oysa Rize için iki önemli stantı arka plana attılar.
*Yeme içme bölümü tam bir felaket, Rize’ye ait tek bir marka yoktu. Diğer bölümlerde zayıftı. Rizeli olmayan dostlarımızı iyi ki davet etmemişiz.
Not: Amacım sadece durum tespiti yapıp hatadan ders çıkarılmasını sağlamaktır. “Kendisini davet etmediler o yüzden yazdı” diyen olursa “öyle bir talebim arzum olmadığını” bir kez daha belirteyim. Şimdi bu yazıma tepki konacak kötü kişi ilan edileceğim. Ne güzel söylemiş ustad: “Sen yanmazsan, Ben yanmazsam, Biz yanmazsak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”