Puan tablosunda ligin ikinci devresine iyi başlayan bir Çaykur Rizespor olduğunu ilk iki haftada gördük. Puan tablosunda ki durum ile sahada ki durum arasında ise farklılıkları gözlemleyebilmek için futbol profesörü olmak gerekmiyor. İlk hafta rakip Manisa. Skor 3-0. Gayet net bir sonuç ama 72. dakikaya kadar gol atamayan pozisyon bulup pozisyon veren bir takım. Adana Demirspor ile Rize’de oynanan maçı izledik ama ölüp ölüp dirilen bir Çaykur Rizespor taraftarı vardı. Neden? 85’e kadar berabere giden bir maç. O dakikaya kadar maçı garanti altına alacak güçlü bir kadroya sahip değiliz demek ki.
Erzurum deplasmanına bu duygu ve düşüncelerle seyre başladım. İlk yarıda yine bilindik tablo hiç şaşırtmadı beni. Ayaklar yere sağlam basmıyor. Ataklar ciddi değil. Ceza alanı içinde pas ve son vuruş etkinliği maalesef yetersiz. Pozisyon var ama etkinliği tartışılır. Bu tabloyu ilk iki maçta gördük zaten. Benzer bir futbol yine sahnedeydi. 62’de geri düştük. Adeta Erzurum deplasmanında buz tuttuk. Şimdi geri düşen bir takımı izleyecektik. Zemin zor kısım kısım kar tanelerini görmek mümkün. Yaklaşık 500 taraftarımız tribünde takımını destekliyor. Sahada istenilen futbol maalesef yok. Topu kazanmak ve oyunu aktif olarak rakip sahaya yıkmak amacında olan yeşil-mavili takım golden uzak bir görüntü veriyor. Dakikalar ilerledikçe kazanmayı bir kenara koyup kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin. Dakika doksan. Sahnede yine gelişi ve futbolu ile yüreklere su serpmiş olan Muriç.
Golünü atarak bir puanın kazanılmasında etki yaptı. Bir çok şey bu karşılaşmada istenilen gibi gitmedi. Bir çok şeyi başaramadık. Böyle olunca bir puana sevindik. Yeni takviyelerin bir an önce aksayan yerlere monte edilmesi şart. Orta alan daha kolay geçilmeli ve forvet daha çok topla buluşturulmalı. Kaleye yaklaşamıyorsan
gol atamazsın.