Nüfus olarak yerinde sayan ve her geçen gün göç veren bir iliz. Bunun nedeni bu şehirde yaşamak zor. Bir insan dünyaya bir kez gelir ve mutlu yaşamayı amaçlar. Mutlu olmak için geçimini sağlamak zorunda. Geleceğine çocuklarına iyi bir istikbal sağlamalı. Bunun için ilimiz maalesef yeterli koşullara sahip değil. İlimizden giderek büyük şehirlerde hatta dış ülkelerde yaşayan bir çok hemşerimiz bu güzel vatanlarını bundan dolayı terk ettiler. Onların yeniden doğdukları veya baba topraklarına dönmeleri için yaşam koşullarımızın biraz daha gelişmesi gerekiyor. Bu maalesef çay veya esnaflıkla yapılacak gibi değil. Bunu geçtiğimiz ve yaşadığımız bu yıllarda görüyoruz.
Turizm konusunda o kadar zengin bir yapıya sahibiz ki bunu kullanamıyoruz. Hep lafta kalıyor bu değerimiz. Bunun için çokta bir şey yapan yok. Onlarca mükemmel görüntüye sahip yaylalarımız mevcut. Birçoğunu ziyaret ederek fotoğraflama şansım oldu. İnsanlar bu fotoğrafları görünce cennetteyiz diyor ama çoğumuz yaylalarımızdan bihaberiz. İlçe belediye başkanlarımıza, kaymakamlarımıza çok görevler düşüyor. Artık (DOKA) Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı, (DOKAP) Doğu Karadeniz İlleri Hizmet ve Kalkınma Birliği gibi kuruluşlar vasıtası ile bu gözde yaylalarımıza ödenek alarak turizmde öne çıkartma şansımız var. Bizde bulunan yayla çeşitliliği, bitki örtüsü, yeşilin her tonu, temiz havası ve imkânlar bırakın çevre illerimizi Türkiye’nin hiçbir ilinde yok. Hafta sonları düzenlenecek ücretsiz turlarla önce kendi insanlarımıza bu yaylaları tanıtmalıyız. Buralarda insanlar ihtiyaçlarını giderebilecekleri en az bir tesis bulabilseler her zaman ziyaret edip boş vakitlerini geçirebilecekleri gözde mekânlar haline gelecektir. Hep Ayder Yaylası diyoruz herkeste orayı biliyor. İnanın o kadar güzel yaylalarımız var ki değerlerini maalesef bilmiyoruz.
Bir diğer konumuza geçelim. Rize’de yaşıyoruz; evet, peki Rize’ye il dışından gelen öğretmenler, güvenlik mensupları, memurlar, üniversiteliler vs. hafta sonu dediler ki bir piknik yapalım? Nere gidebilirler? Var mı bu şehrin piknik alanları. Her imkânımız var ama kullanamıyoruz. Her zaman dile getirdiğimiz ama lafta kalan bu il turizm şehri, bu şehir turizmle kalkınır sözünün gerçekle bağdaşmadığını görüyoruz. Yapılamayan ama sürekli konuşulan bir teleferiktir gidiyor. İlle de bunu şehir merkezinde değil tarihi turistik alanlarımızda da yapabiliriz. Özel şehrin özel insanlarıyız ama bu gidişle özelliğimizi yitireceğiz.
Gelen misafirleri düzgün bir şekilde ağırlayamıyoruz. Gelen misafirler buradan iyi temennilerle ayrılmaları bize ertesi senelerde onlarca, yüzlerce, binlerce kişiyi daha beraberinde getirecek. Önce bizde turizm ve turist bilinci oluşmalı. Sonra bir turizm eylem planı çizilmeli. O doğrultuda ciddi adımlar atılmalıdır. Bu hep beraber olacak bir olgudur. Eğer bu konuda hepimiz sahiplenici olursak inanıyorum ki ilimize geri göçler başlar. Neden burada rahatça geçimini sağlayıp, iyi bir yaşam koşuluna sahip olabilecek Yaşar amcam, İsmail amcam İstanbul’un o karmaşık ve yoğun yaşantısına katlansınlar.