Türkiye'nin Özelleştirme Politikası ve Kaybolan Değerler

Ceyhun KALENDER Ceyhun KALENDER
  • 0
  • 0
  • 2440

Türkiye’nin son 40 yıllık ekonomi politikasına baktığımızda, özelleştirme kelimesi başlı başına bir dönemin tanımı haline gelmiştir. 1980'li yıllardan itibaren hız kazanan bu süreç, kamuya ait fabrikaların, tesislerin, bankaların ve hatta limanların özel sektöre devredilmesiyle şekillendi. Ancak bugün dönüp baktığımızda, özelleştirme politikalarının ülkeye ne kazandırdığı kadar, neleri kaybettirdiğini de sorgulamak zorundayız.

Devletin elinde bulunan bazı kurumların satılması, başlangıçta "verimliliği artırmak", "bütçeye kaynak sağlamak" ve "devletin ekonomiden elini çekmesi" gibi gerekçelerle savunuldu. Ancak zaman içinde birçok özelleştirme kararının, kamu yararından çok, kısa vadeli mali ihtiyaçlar ve siyasi çıkarlar doğrultusunda alındığı görüldü.

Özelleştirilen kurumlara bakalım: TEKEL, SEKA, TÜPRAŞ, Telekom, Erdemir, PETKİM, şeker fabrikaları… Bu kuruluşlar, sadece üretim yapan tesisler değil, aynı zamanda binlerce kişiye istihdam sağlayan, ülke sanayisinin omurgasını oluşturan değerlerdi. Bugün pek çoğunun kapandığını, küçüldüğünü ya da yabancı sermayenin eline geçtiğini görüyoruz.

En dikkat çekici örneklerden biri Türk Telekom’dur. Stratejik öneme sahip olan bu kurum, borçla alınmış, kârı yıllarca yurt dışına aktarılmış, sonunda tekrar devletin sırtında bir yük haline gelmiştir. Şeker fabrikalarının satışıyla birlikte pancar üreticisi köylü, SEKA’nın kapatılmasıyla kağıt üretimi dışa bağımlı hale gelmiştir.

Özelleştirmeyle devletin ekonomideki rolü küçültülmüş gibi görünse de, gerçekte büyük kamu zararları, işsizlik, plansızlık ve stratejik alanların kontrolünün kaybı gibi sonuçlar doğmuştur. Üstelik elde edilen gelirler üretken yatırımlara değil, çoğunlukla bütçe açıklarını kapatmaya ya da borç ödemeye gitmiştir. Yani bir anlamda geleceğimizi satarak günü kurtarmaya çalıştık.

Kuşkusuz her devlet işletmesi mükemmel yönetilmiyor olabilir. Ancak çözüm, bu kurumları özelleştirmek değil, şeffaflık ve liyakat temelli bir yeniden yapılandırma ile kamusal hizmetlerin niteliğini artırmak olabilirdi. Oysa bugün geldiğimiz noktada kamu eliyle kalkınma hedefi rafa kaldırılmış durumda.

Türkiye’nin tekrar üretim odaklı, kamusal yararı gözeten bir ekonomik yaklaşımı benimsemesi elzemdir. Özelleştirmenin arkasına saklanmak yerine, devletin asli görevlerini hatırlaması ve bu görevleri güçlü şekilde yerine getirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, satılan sadece kurumlar değil, aynı zamanda ülkenin bağımsızlığı ve geleceği olur.

Bu noktada sadece Türk Telekom'un özelleştirilmesi ile ilgili birkaç bilgiyi paylaşmak istiyorum: 2005 yılında Türk Telekom’un %55 hissesi, Lübnanlı Hariri ailesine ait Oger Telecom’a 6.55 milyar dolara satıldı. Oger bu parayı ödemek için Türk bankalarından kredi kullandı. Yani Türk Telekom’un hisseleri adeta kendisinin gelirleri teminat gösterilerek satıldı.

Yabancı şirketin, devlete ait bir kurumu kendi kârı için kullanıp, hiçbir sanayi yatırımı yapmadan kârları yurtdışına aktardığı ortaya çıktı.

Oger, Türk Telekom’un taşınmazlarını ipotek ettirerek aldığı kredileri geri ödemedi.

2018’de Türk Telekom iflasa sürüklendi. Bankalara devredildi. Devletin yeniden müdahale etmek zorunda kaldığı bu süreçte kamunun zararı milyar dolarları buldu.

Telekom'un alt yapıya yatırım yapmadığı, teknolojik gelişmeleri ertelediği ve bunun Türkiye’nin dijitalleşmesini geciktirdiği sıkça dile getirildi.

Hariri ailesiyle olan siyasi ilişkiler ve bu süreçteki "siyasi kolaylıklar" da tartışmalara neden oldu.

Bugün gelinen noktada, Türk Telekom millî bir kurum iken, özel çıkarların denetimine girmiş, sonunda devlet yine müdahale etmek zorunda kalmıştır. 23.06.2025

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye'nin Özelleştirme Politikası ve Kaybolan Değerler

  • 0
  • 0
  • 2440

SİVİL TOPLUM

  • 0
  • 0
  • 5533

DERE NEREDE?

  • 0
  • 0
  • 5322

ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZI ANLAMAKLA YÜKÜMLÜYÜZ

  • 0
  • 0
  • 5307

ÇAY DEYİP GEÇMEYİN!

  • 0
  • 0
  • 2650

KÜRESEL ISINMA NEDİR?

  • 0
  • 0
  • 3598

İNSANLIĞIN KORKULU RÜYASI SALGIN HASTALIKLAR

  • 0
  • 0
  • 5901

BU KİBİR, BU İNAT, BU HASET NEDEN?

  • 0
  • 0
  • 4397

SATMAKLA DA BİTMEZ Kİ!

  • 0
  • 0
  • 2554

TURAN NEDİR?

  • 0
  • 0
  • 3437

ANLAMLI SORULARA ANLAMLI CEVAPLAR

  • 0
  • 0
  • 3455

TÖRE

  • 0
  • 0
  • 2850

HAYDİ BİR KIYAMET KOPARALIM!

  • 0
  • 0
  • 3394

KIRMIZI IŞIK

  • 0
  • 0
  • 3462

NASIL BİR SENDİKA?

  • 0
  • 0
  • 9318

ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM

  • 0
  • 0
  • 2683

HEM PERHİZ HEM DE LAHANA TURŞUSU

  • 0
  • 0
  • 2371

BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU!

  • 0
  • 0
  • 2363

EĞİTİMİN RUHU

  • 0
  • 0
  • 2441

ÇAY,ZİHNİ DERİN VE ATATÜRK

  • 0
  • 0
  • 8420

BU ADAM BENİM DEDEM

VE BU VATAN İÇİN CANLARINI VEREN DEDELERİMİZ…

  • 0
  • 0
  • 5592

RAMAZAN-I ŞERİF AŞKINA

  • 0
  • 0
  • 3631

BABALAR GÜNÜ ANISINA:ÜÇ KALENDER İNSAN

  • 0
  • 0
  • 2787

YENİLERİ GELSİN!

  • 0
  • 0
  • 3210

İNSAN HAYATI VE DEVLETİN ÇEVRECİLİĞİ

  • 0
  • 0
  • 2159

BATI FAŞİZMİ VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ

  • 0
  • 0
  • 2288

ÜSLUP MESELEZİ

  • 0
  • 0
  • 2486

SENDİKA NE İŞE YARAR

  • 0
  • 0
  • 3269

DEVLET BABA

  • 0
  • 0
  • 2568

KİM KAZANDI?

  • 0
  • 0
  • 2323

BİZİM SİYASETİMİZ:YEŞİL ALTIN

  • 0
  • 0
  • 1845

BİZİM KÖYÜN DELİLERİ

  • 0
  • 0
  • 2782

BIRAK CAHİL KALSIN

  • 0
  • 0
  • 2423

SU! ŞAKAYA GELMEZ!

  • 0
  • 0
  • 2404

BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?

  • 0
  • 0
  • 2751

EĞİTİM ŞART DA...

  • 0
  • 0
  • 3562