İnek içmedi!
Borulara konuldu, HES'e gönderildi.
HES nerede?
Her yerde...
Bir vadide 10 tane HES var, demek soyut olarak bir şey ifade etmiyor. Ancak ne zaman ki olayı somutlaştırıyorsun, hepsini yerine koyup şöyle bir kuşbakışı inceleyince korkunç tablo ortaya çıkıyor.
Yukarıdaki kroki de hangi Hes in hangi regülatörlerle, hangi santrale iletildiğinin bir krokisi var.
Bu şekilde vatandaşlar da konuyu daha iyi anlar diye düşünüyorum.
Sanki dev bir ahtapot bütün kollarını vadilere uzatmış, bir vampir gibi bütün suyu emerek santralin türbinlerini dolduruyor.
Belki de küresel sermaye sahiplerinin cebini...
Alicik Hes'e bilir kişi incelemesi yapılmadan önce Güneysu ve Salarha vadilerindeki Heslerin bir krokisini çıkarayım dedim ve bu korkunç manzarayla karşılaştım.
Adamlar resmen bir litre suyu bile hesaplamışlar, projelerini ona göre yapmışlar.
Çok organize bir iş...
Bir ırmaktan bir dereye, oradan diğer vadiye… Tüneller, iletim hatları...
Küçük akarsuları da kapsayacak şekilde bütün suları toplayıp santralden bırakınca hemen diğer şirket işi ele alıyor ve yan vadideki suyla birleştirerek santralini kuruyor.
Bu mantıkla kurulmuş tam on bir Hes...
Dile kolay.
Ama geleceğimiz hiç de kolay olmayacak.
Çünkü Handüzü Yaylası'ndan çıkan kaynak suları toplanıp borulara konuluyor, yaşam alanlarından uzaklaştırılıyor ve bu şekilde denize ulaştırılıyor.
İşte Rize'nin suyunu böyle içtiler, kuruttular.
Şimdi ben bir öğretmen olarak Rize’nin derelerini nasıl anlatacağım öğrencilerime?
Salarha deresi...
Pardon, Salarha Hes!
Gürgen deresi...
Pardon, Gürgen Hes! diye mi?
Aslında bu şekilde sadece dereleri değil, gelecek nesillerin umutlarını, heyecanlarını da kuruttular.
Aslında sadece ırmakları değil, bitki ve hayvan, tüm canlıların yaşam alanlarını da kuruttular.
Bunun hesabını Tanrı'ya ve gelecek kuşaklara verememekten korkuyorum.