Meşhur bir fıkra var…Çoğumuz biliriz…
Adamın biri arabasıyla akıl hastanesinin önünden geçerken arabanın lastiği patlar ve fırlar gider. Adam aracını zorla kontrol eder ve şans eseri zarar görmeden yolun kenarına çeker. Bagajından stepne lastiği çıkarır fakat onu takmak için hiç bijonu yoktur. Adamcağız başlar kara kara düşünmeye. Bu sırada akıl hastanesinin parmaklıklarına bir deli tırmanır ve adama seslenir
"Hişt.. napıyorsun orada?"
Adam:
"Ya sorma lastik patladı, yenisini takacağım ama hiç bijonum yok"
Deli güler:
"O da dert mi, diğer tekerleklerden al birer bijon, böylece her tekerde üç bijonun olur, istediğin yere güvenle gidersin"
Adam bu akla hayret eder ve deliye sorar:
"Ya sen bunu nasıl düşünebildin be kardeşim"
Deli yeniden güler:
"Burada delilikten yatıyoruz,aptallıktan değil!"
Delilik az akılla olmaz!...
Herkes işinde gücünde, geçim derdinde…Birileri ihale derdinde, koltuk derdinde…Bizimkiler su derdinde. Deli misiniz kardeşim? Yok küresel ısınma, kuraklık…2050’lerde içecek temiz su bulamayacağiz falan... Bilim insanları söylüyor…
Yasalarımızda da ayrıntılı bir şekilde güvence altına alınmış…Çevre ve insan sağlığı korunacak!...İlkokul kitaplarında bile yazıyor… Temiz su kaynakları, dünyadaki su miktarının yüzde üçü…Bunun da yüzde biri kullanılabilir durumda…Ve daha bir çok konu…Hava, su, toprak kirleniyor, korumak lazım…vs.
Genç dimağlara öğretiyoruz…Hepsi ilgili, hepsi duyarlı…Hepsinde büyük bir heyecan oluşturuyor…Ama yazdıklarımıza, öğrettiklerimize biz inanmıyoruz, kurumlar uymuyor…Gerçek hayatta rant ağır basıyor…
Zaten temiz su kaynakları çok az…Olanlar da HES’lere satılmış 49 yıllığına…
Birileri karşı çıkıyor...Birileri de, “Başka işiniz gücünüz yok mu? Memleketi siz mi kurtaracaksınız?” diyor.
Evet, herkes kendi derdinde iken, memleketi sizin gibi suyu, toprağı, insanı, dünyayı dert edinenler kurtaracak!... Zamanını, sağlığını maddi manevi bütün gücünü vererek… Ama yakınmadan, yaptığı işten zevk alarak… Kendi işi gibi…
Fırtına’da Vatandaş Mustafa, Andon’da Yurttaş Kazım köyleriyle özdeşleştiler, sembol oldular bu konuda…Kazım Dayı bir kez olsun pes etmedi, yorulmadı. Yorulacak gibi de değil…
Ve bir çok kahraman daha…Elbette ki Derelerin Kardeşliği Platformu...Ve kurucusu, halk adamı Remzi KAZMAZ…Ve daha bir çok çevre dostu… Sağcı,solcu, dindar, şucu, bucu…Beni ilgilendirmez…Ama hepsi adam gibi adam…
Ve bütün sıkıntı ve kısıtlamalara rağmen, bu konuyu gündemine taşıyan yerel basın…
Güneysu’da HES’lere karşı olanların aforoz edildiği bir dönemde, Gürgen ve Başköy’de “HES İstemiyoruz!” diye imza veren 1 000’e yakın yürekli insan…
Öte yandan yandaş olanlara da iş vaadi... Sonra iki sene asgari ücretle çalışanlar iş bitince kapı dışarı…İki kişi lazımdı santrali işletmek için, kendi adamlarını getirdiler…
Yine en dürüstleri köyün muhtarı!…Alicik HES ve Tepe HES iptal olunca,”Bir milyon zararınız oldu bana.” dedi. Ederi çalışacaktı, para kazanacaktı… Milyondan aşağı konuşan yok zaten…
Ama bir dere kurtuldu… Bir vadi kurtuldu… Binlerce hayat kurtuldu… Su projesi yapıldı, Güneysu’ya içme suyu oldu… Belki de ileride bütün Rize’yi sulayacak…Bilmeseler de helal olsun…Artan parayla da köyün yolunu yaptılar. Bilen biliyor elbette…
E şimdi bu zamanda bu işleri kendine dert edenlere ne denir?
Dedik ya, delilik az akılla olmuyor.