Herşey bir tesadüfle başladı
1944'te Rize'de doğan Yakup, futbola aynı şehirde çok küçük yaşlarında başlamıştır Bir gün Rize Lisesi futbol takımı Sanat Enstitüsü futbol takımıyla karşılaşacaktır. Takımını maça mükemmel bir şekilde hazırlayan Recep Ali Kulak beklenmedik bir sürprizle karşılaşır. Maç saati gelmiştir fakat Rize Lisesi takımı bir futbolcu eksiktir. Recep Ali Kulak daha önceden de gözüne kestirdiği Yakup Kazdal'ı takıma dahil eder. Yakup Kazdal sergilediği futbolla Rize spor camiasında büyük yankı uyandırır. Maç 2-2 sonuçlanmış, Rize Lisesi'nin iki golünü de Yakup Kazdal atar. Daha ilkokulu bitirdiğinin ertesi senesi orta birinci sınıftayken okullar arası maçlarda lise takımında yer almıştır. Sanat okuluna karşı oynadığı ilk futbol hatıralarının en unutulmazlarındandır. Bir de yer aldığı lise takımının o yıl Rize Okullar şampiyonu oldu.
Futbol uğruna tahsilini yarıda bıraktı
Ailesi küçük Yakup'un futbol oynamasını hiç arzu etmez. O kaçamak olarak gider maçları seyreder, maçlarda oynardı. Hatta futbol uğruna tahsilini bile yarıda bırakmıştı. Okullar arası maçların başarılı futbolcusunun ilk lisaniye olduğu kulüp 4 sene, askere gidene kadar yer aldığı Fener Gençlik olmuştu. Bilhassa şimdiki Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi müdür muavini Recep Kulak o vakitler Rize Fener Gençlik antrenörü olarak ona futbol şahsiyetini vermişti. Hocası ile birlikte aynı takımda büyük zevkti. Yakup unutamadığı hocası için şöyle diyor: O sol iç, ben sol açık oynardım Rize Fener Gençlik'te. Recep hocanın eli altında yetiştim. Beni başarılı bir kıvama getiren tek adam odur. Yakup vatani vazifesini yaptığı müddet boyunca Malatya Karagücü'nde futbol oynamıştı. Askerlikten Rize'ye dönüşte Güneşspor'a girdi. O yıl Güneşspor'da çok iyi oyunlar çıkarırken takımı lig şampiyonluğunu kazanıyordu. Başkent takımlarından Petrolspor'dan aldığı teklif onu Ankara'ya getirmişti. Bir yıl sonra da Yakup Fenerbahçe'deydi.
Artık Rüyalarının takımı Fenerbahçe'deydi
Fenerbahçe'nin transfer listesine göz atanlar bugüne kadar şöhreti yurt sathına pek yayılmamış fakat oynadığı futbolla en büyük yerli takımlardan birine layık görülen bir gence rastlıyorlardı. Petrolspor'dan alının Yakup'a. İyi bir kadroya sahip olmasına rağmen arka arkaya gelen talihsizliklerle düşmemem mücadelesi yapan, sonunda mücadelesini kazanan Ankara'nın Petrolspor'un golcüsü ve en başarılı futbolcusu idi Yakup.
Zafere götüren gollere imza attı
Petrolspor forması altında sık sık santrfor oynadığı ve takımını zafere götüren golleri de attığı görülmüştü. Petrolspor daha çok müdafaa yapan ve önce gol yememeyi hedef tutan bir futbol anlayışının temsilciliğini yapıyordu ve rakip kale önlerine akan seyrek fakat tehlikeli kontrataklarında hep Yakup'un ismi vardı. Yakup sezon sonunda başta Hacettepe olmak üzere birçok Ankara takımından parlak teklifler almıştı. Hatta Hacettepeliler onu daha ilk gün kaçırmışlardı bile. Fakat Yakup'un gönlündeki takım Fenerbahçe idi. O Fenerbahçe'ye transferini şöyle anlatıyor: "Ben adeta doğuştan Fenerbahçeliydim. Daha ilkokulda küçücük toplar peşinde koşarken orta bire geçtiğimde lise takımına alındığım vakitler hep hayallerimde yaşattığım forma sarı lacivertli olanı idi. Bir gün o formayı sırtıma geçireceğimi düşünür, bunun için bıkmadan usanmadan çalışırdım. Geçen sezon yeni girdiğim Petrolspor'da başarılı oyunlar çıkarınca özellikle Ankara'nın çeşitli kulüplerinden iyi transfer teklifleri almıştım. Faruk Ilgaz Bey'in de benimle ilgilendiği kulağıma geliyordu. Maçlarımız bitip sezon kapandığı zaman bir arkadaşım vasıtası ile Fenerbahçe'ye girmemin arzulandığı bana söylendi. Küçükten beri kurduğum hayaller, arzularım gerçekleşmişti. Diğer takımların çok daha parlak tekliflerini bir anda reddedip transferin dördüncü günü İstanbul'a geldim ve kendimi Fenerbahçeli yapan amatör mukaveleye imzamı attım. "Bugüne kadar çok şöhretli futbolcularla yan yana oynamıştı, onların içindeydi yer almıştı. Can'la, Şeref'ler, Fuat'lar, Yılmaz ve Ziya'lar. Yerli futbolculardan en çok Metin Lefter, Turgay ve Can'ı yabancılardan da Eusebiü'yu unutamamış.
Futboldan sonra en çok sevdiği sporlardan biri de yüzme idi
Fenerbahçe şampiyon olmuştur. Yakup Kazdal'ın bu şampiyonlukta büyük katkıları dokunur. Fakat futbolun adaleti yoktur. Fenerbahçe yeni sezonda Gençlerbirliği’nden Saim'e talip olur. Gençlerbirliği bu transferin gerçekleşmesi için Yakup Kazdal'la, Saim'in takasını şart koşar. Fenerbahçe sevdalısı olan Yakup Kazdal günlerce yöneticilerden kaçar. Bu kaçış yedi gün sürer. Yöneticiler onu Suadiye plajında mayolu haliyle hemen arabaya atar, Fenerbahçe kulübüne getirir. Burada kendisini Gençlerbirliği futbolcusu yapan anlaşmaya imza atar. Artık onun için Gençlerbirliği günleri başlamıştır. Ama bu macera kısa sürecektir. 1968 yılında Rize spor profesyonelliği seçmiş yepyeni bir kadroyla 3.lige merhaba demenin arayışı içerisine girmiştir. Kazdal'ın memleket sevgisi doğduğu topraklar futbol oynama arzusu ağır basar. Birinci ligde yer alan Gençlerbirliği kulübünü bırakarak, üçüncü lige yeni dahil olmuş olan Rize spor kulübüne transfer olur. Rizespor’un 1968 yılında kurulan ilk profesyonel takımında yer alarak Rize spor tarihine geçer. Rizespor da futbol oynadığı yıllarda bütün sakatlıkları ve olumsuz koşullara karşın formasının hakkını verir. Yüreğinin bir köşesinde her zaman Fenerbahçe sevgisini taşıyan Yakup Kazdal, Rize'de Kanarya ismini koyduğu büfesini işletmekte ve mütevazi bir hayat sürmektedir.
KAYNAK: ‘’Bütün Yönleriyle Rize Spor Tarihi’’ Fatih Sultan Kar.