Şimdiki gibi değildi o dönemler. Babalar oğulların top oynamasına izin vermezlerdi. Gizli gizli kaçıp gidilirdi idmanlara. Hem de tüm zorluklara rağmen. Derme çatma tesislerde, toprak sahalarda, havalar iyiyse ne ala, kötüyse vay hallerine... Çamur içinde ağır toplarla yapılan paslar, çalımlar bir yana idman sonrası sıcak bir duş alma imkanı yoktu. Bidonlar içinde ateş yakılır ısınılırdı, Isıtılan suyla elde toz-toprak, çamur içindeki formalar yıkanırdı. Odalara çekilip dinlenmek mi? Bu ancak bir ütopyaydı. Evinde ne yiyorsan beslenmende oydu. Ama her şeye rağmen her biri birbirinden yıldız futbolcuydu. Çünkü yüreklerini koymuşlardı. Önce sokakların yıldızı oldular sonra sahaların. Muharrem Vezir, o günleri yaşamış, Rize futbolunda bir yıldız. O önce sokakların sonra sahaların veziri oldu.
Ailece futbolcular
70'li yıllarda çoğu aile çocuklarının futbolcu olmasına izin vermezken Muharrem Vezir bu konuda şanslıydı. Çünkü babası Mustafa Vezir eski bir futbolcuydu. Babası futbola Güneşspor'da başladı, Rizespor kurulunca burada devam etti. Futbolu çok sevdiği için de üç oğlunun da Hasan, Muharrem ve Murat'ın futbolcu olmasına hiç karşı gelmedi, aksine destekledi. Futbola, Vezir ailesinde babadan oğluna geçen bir miras diyebiliriz. Rizespor'un ve Türk Futbolun unutulmazları arasına giren ve evinin kapılarını bize açan ''Türk Futbolunun Vezirleri" denilen bu Vezirlerden Muharrem Vezir'le futbol yaşamını, Rizespor'u ve Türk
Futbolunda gelinen noktayı konuştuk...
Babanız Rizespor'un ilk futbolcularındandır. Söze onunla, ailenizle ve sizinle başlayalım dilerseniz?
Futbol, ailede babadan oğla geçen miras gibi oldu. O dönemlerde birçok aile çocuklarını futbol oynamaya izin vermezken benim babam futbolu çok sevdiği için bizleri serbest bıraktı. Babam ilk Güneşspor'da başladı. Sonra Rizespor kurulunca buraya geldi. Ben 1964 doğumluyum. Ortaokula başlarken Rahmetli Cevat Öztürk vasıtasıyla başladım. Mahalleler arası futbol turnuvasında beni gördü, öyle seçildim. Önce Çaykur sonra Rize Genç Futbol Takımı'nda yer aldım. Rize Dosma Mahallesi (Atmeydanı) futbolda başlangıç noktamdır. Rize de düzlük alan olmadığı için okulun bahçelerinde oynardık. Rize den çıkan profesyonel futbolcuların yüzde doksanı bizim mahalleden çıkmıştır. Bizim mahallede turnuvalar olurdu. Çayspor takımda futbola başladım. Çayspor kapanınca Rizespor'a geçtim. 77-78 yılında genç yıldız takımda yer almaya başladım. 2-3 sene oynadık bir anda aşama yaptık. 17-18 yaşlarında Rizespor'da A takımda oynadım. Bir yıl amatör olarak A takımda yer aldım. Cesarettin Alptekin (Hoca ) vardı. Genç takımda Hakan Tecimer, Harun İlik, Mehmet Ali Karaca vardı.
Rizeliler o dönem futbolu çok seviyordu. Bir amatör maçlarda bile şuanda A takımı seyreden taraftar kadar taraftar vardı. O zaman tesis yok. Biz şanslıydık Rizespor'un altyapısı olduğumuz için tek sahada çalışma imkanımız da oluyordu. Soyunma odası, sıcak su sorunu çektiğimi zamanlar oluyordu. Toprak sahamız vardı. Kaç takım varsa kim varsa aynı sahada antrenman yapardık. Rizespor antrenman yaptığında sahaya kimse alınmazdı. İmkansızlıklar arasında iyi futbolcular oluşuyordu. Çünkü eskiden mahalle futbolu vardı. Eskiden kümeye düşen takımlarda bile o takımlarda 2-3 tane yıldız futbolcu vardı. Bizim zamanımızda seyirci bambaşka idi Bizim oynadığım dönemler 83-84 şampiyon olduğumuz dönemlerde 22 futbolcudan üçü Trabzonlu gerisi Rizeliydi. Seyirci gelip coşturuyordu. En büyük avantaj buydu. Deplasmanlarda bile bizim seyirci rakip takımdan fazla seyircimiz vardı.
Ya şimdi?
Rizespor'da çok büyük para yoktu. Turgut Yılmaz, Fehmi Ekşi döneminde para vardı. Sonra parasızlık başladı. Başkanlar hep cebinden veriyordu. Hasan Vezir, ağabeyim diye söylemiyorum. O en iyi milli futbolcularından biridir. Bize boş kâğıt uzatalardı. Biz imzaladık. Maddi olarak alamadık ama manevi olarak çok şey aldık. Parasızlıktan alt yapıya önem verdiler. Altyapıdan alınmış oynatılmıştır. Kazanılmıştır. Şimdi para var. Şimdi bakıyorsun yabancı hoca geliyor, altyapıdan anlaşırken başarı olmak zorunda başarıyı hedefleyen hocada nasıl olsa param var deyip alt yapıdan gelecek kişiye risk etmiyor. Hazır alıyor. 1978 yılından 1989 yılına kadar Rize'deydim. Bir on yıl Türkiye maceram var. Sonra iki yıl 2. Ligde Rizespor'da oynadım. Sonra bıraktım. Boş kağıda imza atardık. Büyük takımlarda da aynıdır. Rizespor'da çok iyi performansım vardı. Fenerbahçe Başkanı Metin Aşık ile 350 bin liraya anlaşmıştım.. asan Vezir (Ağabeyim) Fenerbahçe'den ayrılınca transfer gerçekleşmedi. En iyi dönemimdi. Ünal ile Ordu Milli Takımı'nda arkadaşlığımız vardı. O dönem beni Gençlerbirliği, Sarıyer ve Samsun gibi. Malatyaspor çok başarılı bir takım oluşturmuştu. Teknik Direktör Sundermen, Kaleci Carlos vardı. Beni çok istediler. Malatyaspor'a transfer oldum. Malatya'da 3 yıl oynadım. Ardından Denizspor, Adanaspor, Zonguldakspor, Kasımpaşaspor, Büyükşehir, Pazarspor ve Rizespor'da yer aldım. Rizespor'un genç bir kadrosu vardı. Ümit'in var oluşu o dönemdeydi. Playofa çıktık o zaman. Bir iki büyük vardı.
Biraz da hatıralarınızdan söz eder misiniz?
Şampiyon olduğumuz 1984 yılında atmış olduğum kritik goller vardı. Sakat sakat oynadığım maçlar vardı. Diyarbakır maçı 1-0 yenmiştik. Futbola santrafor olarak başlamıştım. Enver hoca döneminde geçici olarak başlamıştım öyle kaldı.Bir Sakarya maçımız var şampiyonluk değerinde. muhakkak yenmemiz gereken bir maçtı. Son maçlara doğru moraller bozuktu. Yanlış hatırlamıyorsam ondan önceki maç Ankara ile 1- 0 yeniyorduk son dakikalarda penaltı yüzünden 1-1 bitti. Bu maç daha da önemini kazandı. İyi de başladık 1-0 yenik duruma düştük. Sonra Hasan Vezir (Ağabeyim) 1 gol attı 1-1 oldu. Bir o kaledeyiz bir bu kalede. Bayağı güzel bir maç. Ikinci yarı başladı 1 gol derken bir gol daha yedik moraller demoralize oldu tabi. Adolf Remi bizim hocamızdı Hüsnü Kürkçü yardımcısıydı. Devre arsında Hasan Vezir (Ağabeyim) ben ve Hüsnü abi konuşuyorduk Hasan Abi "bir problemle karşılaşırsak Muharremi öne alırız" dedi. Ordulu Sinan'da santrafor oynuyordu. Tabi 3-1 yenik duruma düşünce bakıyorum kulübeye herkes çökmüş. Kimse bana ileriye git de demiyor. Bu sefer Hasan abi seslendi "Muharrem gel ileriye" dedi. Bende ileriye gittim. Son 20 dakika kalmıştı. O hırsın inancın vermiş olduğu şeyle şansa 3 gol attık. Maçı 4-3 kazandık, ligde de kaldık.
Aynı sahada iki kardeş oynamak nasıl birşey?
Aynı takımda oynamak o gol atıyor sen yedirmiyorsun. Birbiriniz tanıyorsunuz. O zamanki takımda çok Rizeli olduğu için hırslıydık. Çünkü yenilince sokağa çıkacak yüzümüz olmuyordu. Yabancı ise parasını almaya bakar. Yabancı alır parasını gider İstanbul'a kalır iki gün döner hoca bir şey demez. Ama sen Rizelisin. Sokağa çıkıyorsun. O yüzden ölümüne oynuyorsun. Oynamak zorundasın. Rakip olarak ta oynuyordu. Her karşılaştığımız maçta tutuyordum onu ve ne tesadüftür her maçta sakatlanıp dışarı çıkıyordu. Ben biraz sert oynarım. Biz hiçbir zaman tartışmazdık. Bir futbolcu sahaya çıktığında hangi takımın formasını giyiyorsa babasının takımı da olsa karşıdaki takım o giydiği forma için mücadele etmek zorundadır. Çünkü bu onun işidir. Profesyonel düşünce budur. Ben şimdi Rizeliyim. Rizespor'dan yetişmişim ve başka bir takıma gitmişim. Rizespor'un konumu farklı rölanti oynarsın. Hatır şikesi derler ya onu yaparsın.
O Türkiye'de artık yıldız yetişmedi dediniz. Sokak futbolu olmadığı için dediniz? Siz o dönemden yetişmiş antrenörlersiniz. Burada eksiklik falan mi oldu?
Doğuştan bir yetenek olmalı. Şimdi bilgisayarlar var. Biz sabahtan akşama sokakta futbol oynardık. Şimdi bakıyorsun antrenmandan sonra 24 saat laptopuyla oynuyor. Eskiden 13-14 yaşında başlıyordu futbola şimdi 6 yaşında hocanın emrine giriyor. Çalım atmayacaksın pas vereceksin diyor.
Eskiden bireysel daha çoktu şimdi takım oyunu var. Şimdi miniklerden başlıyor pas pas pas belirli şeyleri öğretiyor. Eski futbolcular şimdi yeni hoca ama bunlar altyapıda hoca değil. Bir Sergen miniklerde hocalık yapsa çok şey verir. Bizler üst düzeydeyiz. Zaten sana gelene kadar hazır geliyor. Sana star olarak gelmiyor belli bir şekilde geliyor. Bizler neden alttan başlamıyoruz ekonomik. Bizde minik takılmalardaki hocalar az alıyor. Avrupada ise tam tersidir. Daha yüksek maaş alırlar. En iyi şekilde futbolcu yetiştirmeleri için.
Uzun bir süre Rizespor tarihine tanıklık ettiniz? Rize'nin gelmiş geçmiş futbolcularından oluşan bir on bir oluştursanız kimlere yer verirdiniz?
Kaleci Sinan, solbek Harun İlik, sağbekte Erol Tombul, Staforde Muharrem Vezir, libero Büyük Haluk, Rizespor'un sembolu olmuş Hüsnü Kürkçü, sağ tarafta Turist Mehmet, sol tarafa Metin Bak, orta sahada Ergün Kolçak, Hüseyin Hemşinlioğlu abide çok iyi bir sağ açıktı, Hasan Vezir, Tupayiç bu isimlere yer verirdim. Tabi ismini saymadığımız çok sayıda değerli insanlar var. Son olarak ne söylemek istersiniz? Rizespor sevdamızdır. Orda verdiğim hizmetler, boş mukaveleye attığım imzalar bu sevda uğrunadır. Bizim olduğumuz yerde sevgi ve kardeşlik vardır. Rizespor aşkımız hizmetimiz ebedidir. Birgün hizmet verme imkanı olursa yine seve seve görev alırız. Tüm Rizelileri sevgi ile selamlıyorum.
KAYNAK: ‘’Bütün Yönleriyle Rize Spor Tarihi’’ Fatih Sultan Kar.