Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Hakan Tecimer

Bir futbol sihirbazı Hakan Tecimer. 1988-1995 yılları arasında Fenerbahçe'de 7 numaralı formayı giydi. Ayağında top tutmayı, calimi seven bir oyuncuydu. Islam Cupi kendisi için "bir insanın içinden geçebilecek, yerinde olmak istenecek biri varsa o da Hakan dir" demiştir. Kendisi çalım sihirbazı olarak anılıyordu. Hakan için söyleniyordu. Milli takımda da yer almıştı. FB'deki hocası Tordor Veselinoviç onun için: "Telefon kulübesinde bile iki kişiyi çalımlamayı bilir" demişti. Hakan Tecimer, 1966 Rize doğumludur ve Rizespor'un alt yapısından yetişmiş unutulmaz futbolculardan biridir. Çalımlarıyla ve attığı muhteşem gollerle Türk futbolda adını altın harflerle yazdırmıştır.

  • 0
  • 0
  • 371
Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Hakan Tecimer

 

Futbola ne zaman başladınız? Hangi kulüplerde oynadınız?
Çaykur Rizespor'un alt yapısında 1984'de başladım. Önce amatör sonra A takımına transfer oldum. Ardından Fenerbahçe'ye transfer oldum. 7 sene FB' de oynadıktan sonra Adanaspor'a 1 yıllığına kiralık gittim. Oradan Rize'ye döndüm. Bir sene daha oynadıktan sonra, üç senede Kuşadası'nda oynadım ve sonrasında futbol hayatımı noktaladım.

FB'ye gittiğiniz sene, FB rekor kırdı... 
Evet. 1988 senesinde transfer oldum ve o sene 103 golle şampiyon olduk. Geniş bir kadro kuruldu 10-12 tane eleman alındı. Böyle değişik yerlerden futbolcu alınınca uzun süreli başarı beklemek zordu. Ama kısa dönemde başarı gelince hem futbolcular hem de camia için büyük bir sevinç oldu. Bizim için unutulmaz bir sezondu. 5 gol attım. 10 tane falan da attırmışımdır 

Kimler vardı kadroda?
İsmail, Müjdat, Nezihi, K.Şenol, Serdar, Turhan, Oğuz, Ridvan, Aykut, Hasan, B.Şenol, Erdi, Durmuş, Ergin, Taygun, Bilal, Murat, Orhan, Sedat, Önder, kaleci Tony Schumacher ve Can.

Lakabınız var mıydı?
Öyle Ridvan'a dedikleri "şeytan" gibi bir lakabım yoktu ama çok çalım attığım için "çalımcı" diyorlardı. Şimdi bile kiminle karşılaşsam, konuşsam devamlı çalım attığımı söyleyip anlatıyorlar. Hafızalarda bu şekilde yer almış. 

Biz duyduk, bazı taraftarlar "drakula" diyorlarmış...
Herkesi çalımlarıyla korkutmuşum herhalde! Taraftar oyuncunun hareketlerine göre kendince lakap takıyor ama hepside hoş, ilginç lakaplar. 

O günlerle bugünü karşılaştırırsanız ne gibi değişiklikler oldu?
Ön sonra 4 zaman göre ya yanında oldu. F 20'in in Seyirci açısından statlar daha çok doluydu. Şimdi baktığın zaman seyirci o zamanki gibi değil. Yani diyelim ki Fenerbahçe 15 binse, Galatasaray'da 15 bindi. Çok fazla ilgi vardı. Akşamdan stadın kapılarında yatan vardı. O zamanın şartları öyleydi. Şimdi biletiniz olduğu zaman maç saatinde gelip oturabiliyorsunuz. Yeriniz belli. Giriş çıkışlar daha müsait. O gibi farklılıklar oldu. Saha içinde ise, futbol olarak baktığınızda mücadele yönünden çok farklı taktik yönünden de çok farklı gelişmeleroldu. Onceden 4-4-3 diye bir sistem vardı. Daha sonra 4-4-2'ye döndü. 4-5-1'e dönüldü. Zaman zaman 4-3-2-1 gibi değişik hocaların kafalarına göre yaptıkları sistemlerle oynandı. Bunların yanında eskiye nazaran daha çok mücadele gücü oldu. Fizik, kondisyona dayalı oynanıyor. Önceden 20'in içinde 3-4 kişiye çalım atardın, hiç kimse sana dokunmazdı. Rahatlıkla hareket ediyordunuz, dönüyordunuz, çekiyordunuz. Şimdiki futbolda 20'in içinde çalım atmaya kaldığınız zaman en fazla iki çalım yapabiliyorsunuz, üçüncü de hemen başınızda 2-3 kişi birden bitiyor. O gibi değişiklikler oldu. Yani taktik, teknik, mücadele açısından değişiklikler oldu.Kulüp açısından da herkes tesisleşme olayına gitti. Sahalar çimlendirildi. Herkes alt yapılara önem vermeye başladı. Futbolcu yetiştirmeye başladı. Her sene futbola yeni bir yenilik geliyor. Bu yeniliğe aileler de katıldı. 

Eskiden çocuklarının futbolcu olmasını istemezlerdi. Büyük paralar dönüyor diye mi, futbola yöneldiler?
Öyle diyebiliriz. Biz oynadığımız zaman babamıza falan diyemezdik futbol oynadığımızı. Korkarak kaçarak gidiyorduk top oynamaya. Şimdiye baktığın zaman futbol okullarına annesi, babası, herkes çocuklarını kendisi götürüyor. Yeter ki oğlum okuyamazsa bile futbolcu olsun, meslek edinsin diye. Öyle çok büyük yıldız olup, Milli Takım da, GS, FB, BJK da oynayacak diye değil, 2.- 3. lig olsun fark etmez. Çünkü yalnız Süper Ligde değil, diğer liglerde de büyük maddiyatlar dönüyor. Onun için eskiye nazaran şimdi çok farklı. Herkes çoraplarını dize kadar çekerken O, bileklerinin üstünde bırakıyordu. Sanki bizlere topa nasıl dokunulduğunun zarif yanını göstermek istiyordu. Incecik zarif bilekleriyle topu ayağında çevirip dururken, o topu O'nun ayağından almak çok zordu. 

Futbolcular, futbolu bıraktıktan sonra neler yaptınız?
Antrenörlük diplomam var. Futbolu bıraktıktan sonra bir sene Sarıyer'de Şenol Ustaömeroğlu ile birlikte hocalık yaptım. Ondan sonra ben ticarete atıldım. Rizespor'da Erdoğan Arıcı'nın yardımcılığını yaptım. Şu anda Fenerbahçe'de antrenörlük hayatımı sürdürüyorum. 

Kulüplerin kendi gelecekleri açısından, altyapıya neden gereken önem verilmiyor?
Önem erilmiyor değil ama birkaç senedir. Bunu da yapan belli kulüplerdir. 4 büyükler, Gençlerbirliği, Gaziantep ilk başlangıcını yapanlar. Diğerleri de arkadan geliyor. Hepsi yapmak zorunda, çünkü her sene milyon dolar verip de transferler yapamaz. Alttan en azından bir iki oyuncu yetiştirmen lazım ki, her sene bir tane futbolcu bulsanız bile, o kulübün maddi olarak çok rahatlatır. Türk futboluna kazandırmış olacaksın. Büyük takımlar talip olunca, birkaç dolara sattığınız zaman kulüp maddi kazanç sağlamış olacak. Bütün kulüpler bunu yavaş yavaş yapmaya başladı. Bunu yaparken de nasıl yapmak lazım; bu işi bilen, futbol oynayanlara bunu yaptıracaksın. Daha çok bunları seçen kulüpler kendi bünyesinde futbol oynamış kişileri seçiyor. Benim kaç tane arkadaşım var, Malatya'ya, Gaziantep'e, Kocaeli'ne... Her yere futbolcu bakmaya gidiyorlar. Kendileri burada yaşıyor ama devamlı hafta sonları devamlı maçları izliyorlar. Hem de bir-iki değil birkaç tane maç izliyorlar. Amatör kümeler de maçlar sabah 10'da başlıyor maçlar, akşam 8 kadar. Onlar hep izleniyor. 

Uzun süredir Türk futbolu dışarıda başarılı olamıyor. Nedeni sizce nedir?
Başarılı olduğumuz bir dönem vardı, Galatasaray'la. GS, o dönem çok bir ekip kurmuştu, Hagi'den Hakan'larına kadar. Kurduğu ekipte aşı tutmuştu. Bu Milli Takıma da yansıdı, çünkü çoğunluğu GS'lıydı. Üst üste büyük başarılar elde edildi. Tabi bizim medyamız her şeyin üzerine üzerine gidiyor. Mesela bir hoca getiriliyor. Onu yıpratmak için, ta 1-2 maçtan itibaren olumsuz tenkitlere başlıyor. Hocalar, çalışma imkanı bulamıyorlar ki! Ersun Yanal geliyor, 1-2 maçtan sonra indirmek için üzerine üzerine gidiliyor. Fatih Terim geliyor, belli bir kitle istiyor, belli bir kitle istemiyor. İçerde çok çarpışmamız oluyor. Bu da tabi Türk futboluna zarar veriyor. Uzun vadeli kimse düşünmüyor, en fazla 2 yıllık bir süre veriliyor, başarıyı yapmışsan başarılısın, yapmamışsan başarısız olup, "Hemen sen git, başkası gelsin." gelsin oluyor. Bunların hepsi öyle 1-2 yılda olacak şeyler değildir. Ta alt yapıdan başlayıp, A takımına kadar, uzun vadeli düşünülmeli. 

Anadolu takımlarının başarısının kısa süreli olma nedeni de istikrar sağlanamaması mı? 
Anadolu kulüpleri başta çok iyi kadro kuruyor ama bu kadroyu da çabuk dağıtıyor. Mesela iki sene önce FB'nin şampiyon olduğu zaman Gaziantep'in şampiyonluk iddiası vardı. FB'yi yenseydi şampiyon olabilirdi. Antep o sene şampiyonluk iddiasını kaybedince sezon sonunda kadrosunu dağıt, iskeletini değiştirdi. Bu sene Kayseri iyi bir ekip kurdu. İyi futbol oynuyorlar. Belki bu sezon sonunda 3-4 oyuncusunu oda satacak. Belki de seneye küme düşmeye oynayacak. Oysa kadrolarına takviyeler yapıp, yeni bir sezona daha güçlü vaziyette girseler, belki onlar da 1-2 seneye kadar iddialı bir şekilde şampiyonluğa oynayacaklar ama Anadolu takımları öyle yapmıyor. Bir sene güzel futbol oynadıktan sonra başarılı olup 3.- 5. sıraya çıktıkları zaman hemen o sene, tabi büyükler de talip olunca, elindeki 4-5 iyi oyuncusunu satıyor. Böylece başarıları kısa süreli oluyor. düşünüyorsunuz? Tribün olayları hakkında ne Çirkinliklerde oluyor, güzellikler de. Bunlar olması gereken şeyler. Mesela, Ligde küme düşmeye oynayan takımlar, küme düşeceklerini hissettikleri anda kendi sahalarında oynadıkları maçlarda - geçen haftalarda izlediğimiz gibi Diyarbakır'ın yaptığı olaylar- hemen hemen bütün kulüpler, taraftarlar yapıyor. Bugün Diyarbakır'da, yarın Bursa'da, öbür gün Gaziantep'te başına gelebilecek olaylar. Futbolun çirkinlikleri bunlar ama oluyor. Taraftar, tepkisini bazen kontrol edemiyor.Güzel tarafları da; şampiyon olduğu zaman, 2. ligden 1. lige çıktığı zaman, 1.ligde yukarılarda ilk 5 içinde bitirdiğiniz zaman, UEFA'ya, Kupa galiplerine katıldığın zaman yaşadığın mutluluk. Taraftar o zaman sahayı coşkusuyla yıkıyor.İyilikleriyle- kötülükleriyle, güzelliğiyle- çirkinliğiyle futbol böyle devam edecek. Ama tabiî ki gönlümüz güzelden yana... Futbol, biraz nankör bir meslektir. Gol atmazsan pek hatırlanmasın, önemsenmezsin. Oysa futbolda gol atandan çok gol attıran, topu kesen, rakibe soluk aldırmayan daha da önemlidir. Futbolun seyirliğinden bu şekilde keyif alırsın ve goller de bu şekilde gelir. Futbolun gülistan halleri bu şekilde olur. Gülistan'ın gülleri de gol'dür!

Unutamadığınız golleriniz...
Fenerbahçe'de oynarken Karşıyaka'ya röveşata bir gol atmıştım, Izmir'de. Sonra Rizespor'da oynarken BJK'ye 30-35 metreden gol atmıştım. GS'a karşı oynarken attığım gol -ki o zaman saha topraktı. FB-BJK de şampiyonluk maçı oynarken 2 golü de ben atmıştım. Bunlar unutulmayacak goller. 

Unutamadığınız veya maçlar var mı?
Fenerbahçe'de oynarken, GS maçında, GS bizi 3- 0 yeniyordu. Devre arasında soyunma odasına moralimiz bozuk gittik. Hocamız 5-10 dk bizimle hiç konuşmadı. Sonra bize dedi ki; "Sizler bu kadroyla onlardan çok daha iyi futbolcularsınız. İsterseniz ikinci yarı bunları yenersiniz. Ama bir tek ikinci yarı sahaya çıktığınızda ilk 10-15 dk içinde 1 tane gol atmanız gerekir. Eğer golü bulursanız ben inanıyorum onları yenersiniz." Başka da ne bir taktik verdi ne de bir şey söyledi. Dediği gibi de oldu. İlk 10 dk Aykut bir gol attı, 3- 1 oldu. GS futbolcular birbirleriyle atışmaya başladılar. Saha içinde bizde bunu gördük ve goller üst üste geldi. Rize'de ise GS'yi 5-1 yenerken de 2 golüm vardı. GS şampiyon oluyordu. Biz GS'nın şampiyonluğunu elinden alıyorduk. BJK berabere kalınca GS şampiyon oldu.

Kaç yaşında bıraktınız futbolu?
33 yaşında bıraktım. Belki 1-2 sene daha oynayabilirdim ama çok ağır sakatlıklar geçirdim. Çapraz bağlarım koptu, menüsküs ameliyatları oldum, adalelerde kopukluklar oldu. Bende bırakıp ticarete atıldım. 

Rizespor'da hocanız kimdi?
Enver Katip. Çok güzel bir kadro kurmuştu ve yönetimden bile fazla transfer istemedi. "Ben bu kadroyla ligde kalırım ve orta sıralarda oynarım."dedi. İyi de bir yarı geçirmiştik. İkinci yarının ortalarında biraz düşme tehlikesi yaşadık ama genelde o sezonda çok iyi futbol oynadık. Küme düşmedik. Ondan sonra ben ayrıldım zaten ve Fenerbahçe'ye transfer oldum.

Kümeye düşer miyiz?
Bu sene küme düşmez. Öyle bir şey düşünmüyorum. Seneye Güvenç hocayla devam edip, iyi bir kadro kurulup, çalışma imkanları verilirse Ç.Rizespor daha iyi yerde olur. Çaykur Rizespor taraftarına son sözünüz...

C.Rizespor'un maçlarının izliyorum, stat boş. Seyirci niye gitmiyor?
Eskisi gibi dolu olması gerekir. Boş stadyuma futbolcu oynamayı sevmez. Bizim oynadığımız dönemlerdeki gibi doldurmalarını isterim. Bunun Ç.Rizespor'a katkısı olur. Tamamen dolu stadyuma futbolcu oynamayı ister. Bundan sonra Ç.Rizespor'u daha çok tutmalarını isterim. 

Yönetime son kez söylemek istersiniz...
Onlarda ellerinden geldiği kadar Ç.Rizespor'a katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Ben seyircinin maçlara gelmemesine üzülüyorum. Yönetimle seyircinin arasında bir küslük var gibi görülüyor. Bunun aşılıp daha fazla diyaloga girilmesi gerekiyor. 

Sizin eklemek istediğiniz?
Türk futbolunun geleceği için alt yapıya daha çok önem verilmesini, başarının uzun vadeye yayılmasını, futbolun futbol gibi oynanmasını, taraftarların daha pozitif yaklaşmasını, futbol camiası içerisinde yer alan herkesin Türk futbolu adına daha duyarlı olmasını isterim. Çaykur Rizespor'un Süper Lig'de kalıcı olmasını, başarılar elde etmesi için istikrarlı kararlar almasını ve taraftarın sahayı doldurmasını isterim.

KAYNAK: ‘’Bütün Yönleriyle Rize Spor Tarihi’’ Fatih Sultan Kar.

Yorum Yap

Benzer İçerikler

Çaykur Rizespor'un Başkanları

Geçmişten günümüze Çaykur Rizespor Kulübü Başkanları

  • 1
  • 0
  • 1089

''Yiğit, Namı ile Anılır''

Rize'de kişinin; bireysel meziyetlerinden, başarılarından, ustalıklarından, uyanıklıklarından, fedakârlıklarından dolayı lakapla anılması gelenekseldir.

  • 2
  • 0
  • 1082

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Yaşar Elmas

Rizespor'dan bir "Elmas" geçti Yaşar Elmas.

  • 1
  • 0
  • 1153

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Yakup Kazdal

Rize'de yetişip ülkemiz genelinde büyük başarılara imza atan bir yıldız Yakup Kazdal. Rize Lisesi'nden Fenerbahçe'ye uzanan bir başarının öyküsü.

  • 0
  • 0
  • 1613

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Tuncay Mataracı

Onlar evden getirdikleri kazaklarıyla, atletleriyle, delikli yırttık ayakkabılarıyla, yamalı ve bir o kadarda sert toplarla, toprak sahalarda futbol oynamaya çalışan çamurdan birer çocuktular. Çamurdan çocuklar dedik çünkü futbol oynamaya çalıştıkları saha toprak olunca, haliyle üst baş çamur oluyor, çamurdan da tanınmıyordu.

  • 0
  • 0
  • 877

Rizespor'un Unutulmaz Başkanı Köksal Mataracı

''Rizespor gibi güzide bir kulübün 4. başkanı olma gururunu hep taşıyacağım.'' Bahattin Coşkun, Reşat Uçak ve Mustafa Zeki Rakıcıoğlu'dan sonra Rizespor Başkanlığı görevini yürüten Köksal Mataracı ile yaşamı ve Rizespor üzerine söyleştik. Gazateci arkadaşım Ömer Şan'la birlikte Rize'deki çalışma ofisinde görüştüğümüz Mataracı bize, Rizespor'un geçmişine dair önemli anekdotlar aktardı.

  • 0
  • 0
  • 845

Rizespor'un Unutulmaz Başkanı Hasan Kemal Yardımcı

Rizespor Eski Başkanı, İstanbul Milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hasan Kemal Yardımcı. ‘’Bizim dönemimiz daha farklıydı. O günler biraz daha mütevazı, biraz daha amatördü. Zorlukları el ele vererek ve memleket sevgisiyle aştık.’’

  • 0
  • 0
  • 988

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Hasan Fehmi Durmuş

Rizespor defansının demir adamı Hasan Fehmi Durmuş. Hasan Fehmi Durmuş, 30 Aralık 1955 tarihinde Rize Merkez Müftü Mahallesinde doğdu. 1984 yılında dünya evine girdi. Rize sporda o yıl şampiyon oldu. Takım kaptanı olarak evlilik ve şampiyonluk sevinci ile çifte mutluluk yaşadı.

  • 0
  • 0
  • 1347

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Puşkas Ergün Öztuna

Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdıran Ergün Öztuna: Ben Rize'de Turist Otelde kalıyordum. O zamanlar deniz otelin ta altına kadar geliyordu. Şimdi dolgu yapılmış. Değişmiş Rize. Tek değişmeyen Rizelilerin misafirperverliği ve güler yüzlülüğü.

  • 0
  • 0
  • 863

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Lokman Koçan

Rize ilinin yetiştirdiği örnek bir sporcu spor eğitimcisidir Lokman Koçan. Lokman Koçan'ın kimliği futbolun yanı sıra masa tenisindeki yeri ilimiz sporu için çok önemli bir örnektir. Koçan 14 yaşında Rizespor amatörde futbola başladı. Malatyaspor (profesyonel), Ercincanspor, Rizespor, Çayspor, Denizli Karagücü, Kalespor, Esnafspor, Y.S.E'de 15 yıl futbol oynadı. Ordu Milli takımına çağrıldı. Lokman Koçan futbolun dışında asıl başarısını Masa tenisi sporunda ortaya koymuştur.

  • 0
  • 0
  • 794

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Muharrem Vezir

Önce sokakların sonra sahaların veziri oldu Muharrem Vezir.

  • 0
  • 0
  • 1467

Rizespor'un Unutulmaz Başkanı Nuri Akbulut

Nuri Akbulut Başkan Rizespor Şampiyon! Nuri Akbulut ismi Rizespor için farklı bir önem taşımaktadır. 1968 yılında kurulan Rizespor Futbol Kulübü kuruluşundan on bir yıl sonra Nuri Akbulut başkanlığında birinci ligle tanışmış, birinci ligdeki ilk sezonu beşinci olarak tamamlamış ve Türk futboluna damgasını vurmuş futbolcular onun döneminde Rizespor formasını giymişlerdir.

  • 0
  • 0
  • 823

Rizespor'un Unutulmaz Futbolcusu Osman Nuri Şahin

Mütevazı bir yıldız Osman Nuri Şahin.

  • 0
  • 0
  • 1029

Rizespor'un unutulmaz futbolcusu Mustafa Zeki Rakıcıoğlu

Bahattin Çoşkun ve Reşat Uçak'tan sonra Rizespor Kulübü Başkanlığına seçilen Mustafa Zeki Rakıcıoğlu. Yönetiminiz adeta başkanlar konseyiydi. Bahattin Çoşkun ve Reşat Uçak'tan sonra yirmi üç yaşında Rizespor Kulübü Başkanlığına seçilen Mustafa Zeki Rakıcıoğlu ile İzmit 'teki yazıhanesinde başkanlık yaptığı yılları konuştuk.

  • 0
  • 0
  • 809

Rizespor'un unutulmayan Futbolcusu Mustafa Yılmaz

Rize Atatürk Stadı'nda Rize TV adına maçları izleyen Alaattin Onay'ın bir karşılaşmadaki heyecanını ve yorumunu hiç unutamam: Mustafa Yılmaz, Mustafa Yılmaz, böyle gol olmaz.

  • 0
  • 0
  • 723