İnsanın bedensel ve ruhsal varlığını tehlikede görmesi sonucu yaşadığı huzursuzluk kişide korku duygusuna neden olur. Fobi ise sıradan korku hissine göre çok daha şiddetli ve ciddi özelliktedirler, kişinin hayatını çok daha derinden etkilerler.
Aile içinde kötü örnek olma ve korkuyu onlardan yanlış öğrenme korkuyu tetikleyen baş sebeptir çoğu kez.
Çocukluğumun en saf zamanlarından bir ay öncesine kadar inanılmaz korkular yaşadım. Tam tamına 60 senedir evde bir kere yalnız kalamadım. Kimden, neden, niçin korktuğumu bilmeden hayatımı zehir eden korkularımla uğraştım durdum.
Hayatım resmen zehir olmuştu.
Yüce Yaradan derdi veriyor çaresini de yaratıyor. Yeter ki doğru zamanda doğru mücadele yöntemlerini arayıp bulabilelim.
Aynı korku sendromunu yaşayan oğlum “ baba artık evde yalnız uyuyabildim. Senin de durumunu biliyorum. Doktorumla bir görüş” dedi, beni Uzm.Dr. Yavuz Bahadır Bedir’le buluşturdu. Kendisi online psikoterapi yapan bir psikiyatrist.
Ne yalan söyleyeyim. Derdime derman bulunacağına asla ve asla inanmıyordum. O kadar çok korkuyordum ki hanımın akşamları bir metre evden ayrılma şansı yoktu.
Neyse oğlumun anlaştığı zamanda doktor aradı beni.
Sorduğu soruları en saf halimle cevapladım önerdiği hareketleri yaptım ve iki seans sonunda Dr. Yavuz Bahadır Bedir “Geçmiş olsun. Artık bundan sonra evinde yalnız kalabileceksin” dedi. EMDR terapisi tekniğiyle beraber benimle konuşarak terapi yaptı.
İnanmam için, cehennem karanlıklarından kurtulduğumu denemek için hanıma “git bir komşuya. Bakalım evde yalnız kalabilecek miyim” dedim.
Değerli okurlarım. Hanım gitti. Ben evimde yapayalnız TV izlemeye başladım. Yetmedi ışık yanmayan odalara girdim çıktım. Korkudan eser yok. Hayretle olanları düşünmeye başladım. Avluya çıktım karanlıkta. Köydeki evimin boş olan alt karında o karanlıkta girdim çıktım. Hayır. Yok. Korkmuyordum artık!
Ertesi gün Sayın Dr. Bahadır Bedir beyi aradım ve yaşadıklarımı anlattım. Gülümsedi ve o da çok sevindi. Benim derdimi sahiplenmişti. Ben de çok istekli olunca güzel sonuçlar çıktı. Terapide değişim isteğinin ne kadar önemli olduğunu gördüm.
Korkunun hayatımı karartan bir başka boyutu vardı. Uçak. 1998’de “artık bir daha uçağa binmeyeceğim” dedim ve tam 26 senedir sayısını unuttuğum uçak yolculuklarıma son verdim. Artık hiç binmiyordum ama kara yolu 15 saat beni çok yoruyordu.
Doktorumu aradım. “Allah senden bin kere razı olsun artık korkularım bitti. Yapa yalnız uyuyabiliyorum. Acaba uçak korkuma bir çare bulabilir misin” dedim. Doktorum Amerika’da idi. Görüntülü olarak görüşüyoruz.Uzatmadan anlatayım. Whatsap üzerinde telefonla iki seans terapi aldım kendisinden. Hızlı trene dahi binemiyordum.
O iki terapiden sonra denemek için Ankara’dan İstanbul’a hızlı trenle gitmek için bilet aldım. Hayret yine. Korkudan eser yok. Nefis bir yolculuk yaptım. Doktoruma "uçağa da bineceğim artık korkmuyorum" diyordum.
Asla binemediğim uçak ha!...
Neyse İstanbul’dan Rize’ye Türk Hava Yollarından bilet aldım. Uçağı geniş gövde olarak seçtim. Ayaklarımı uzatabileceğim koltuk ayarlattım kendime. Hanım da yanımda. Hava limanına gittik. “Acaba” diye aklımdan geçmiyor değildi. Fakat inanılmaz bir rahatlık vardı üzerimde. O ana kadar yüzlerce videoda uçakların kalkış anlarını iniş anlarını izledim birkaç gün ve yolculuk gelip çattı.
Dünyanın en modern hava limanı İstanbul Havalimanına gittik.
Uçağa bindik. Korkudan eser yok. Uçak hareket etti. Beş on saniyelik birkaç kez hafif şekilde korkmanın dışında hiçbir şey yaşamadan Rize Artvin Havalimanı pistine uçağımız teker koyunca bir alkış tufanı koptu uçakta. En çok da ben alkışlıyordum.
Bana bu muhteşem güzelliği yaşatan önce Allah'a sonra buna vesile olan Psikiyatri uzmanı Dr. Yavuz Bahadır Bedir’e nasıl teşekkür edeceğimi inanın kestiremiyorum.
Allah ondan bin kere daha razı olsun.
Baki Selam ve dua ile…