“İnsanın, zorlukları kolaylaştıran, engelleri aşmasına imkan veren en üstün vasıflarından birincisi, onun irade sahibi olmasıdır.
Bilgi, zeka, şuur, az çok hayvanlarda da görülmektedir.
İçgüdüden başka, öğrenme ve öğrettiğini telkin, veya başka bir usulle uygulama kabiliyeti de bir kısım hayvanlarda da mevcuttur.
Fakat mantıki ve ahlakı manada irade gücü, canlı varlıklar arasında insana bahş edilmiştir.
İrade melekesi(Bir işi yapabilme gücü ve yeteneği), iki veya daha çok şeyden birini tercih etme durumunda kaldığında düşünerek ve muhakeme ederek bunlardan birini seçme hususundaki karar verme yeteneğidir.
“İrade-i cüziyye”, kelime anlamı itibariyle insanların kendi iradeleri çerçevesinde hareket etmelerine olanak tanıyan özgür iradeye denir.
Kişi kendinde mevcut bu ruhi meleke ile doğru ve iyi olanı seçer, bu kararında sebat gösterirse sabırla hayrı tercih etmiş olur, dünyaya hakim olur, sonsuz saadet kazanabilir.
İnsan, irade yeteneğine sahip olduğu içindir ki, mükellef tutulmuştur.
Göklerin, yerin ve dağların yüklenemediği sorumluluk şerefini üzerine almıştır.
Ancak insan, iradesini kötüye kullanır, yahut da sorumluluklarına karşı zayıf
iradeli olursa, zarar eden başta kendisi olur.
Başarı için ilk şart iradeli olmak, iradeyi terbiye etmek ve bu meleke ile iyiyi tercih etmek, hayrı hakim kılmak için çalışmada sabır ve sebat göstermektir.
Kişi dünyada yalnız başına kalsa bile, akl-i selim (doğruyu yanlıştan ayırma ) ve irade gücüne sahip olduğundan yeryüzüne iyiliği hakim kılmak için çalışmakla yükümlüdür.
Bu azimle çalışmak zorundadır.
Bu azimle çalışan insan bütün zorlukları yenebilir, her türlü başarıya ulaşabilir.
İnsanın elinde bulunan imkanlardan en büyüğü çalışmaktır.
Çalışmak, insan için sonsuz bir zenginlik ve tükenmez bir kudrete sahip olmak demektir.
Zira her çeşit başarı ve iyilik, çalışma ile elde edilir.
Dostunu sevindirip, düşmanını yıldırmak isteyen insan, dürüst ve verimli çalışma silahını hiçbir zaman elinden bırakmamalıdır.”
Selam ve dua ile.