Rize’mizde eleştiri kültürü her ne kadar gelişmemiş olsa da, bu durum yapılan eleştirilerin yanlış olduğunu göstermez.
Eleştiri her zaman güzeldir! Senin boynunda akrep var diyen adama niçin darılayım ki! Yeter ki hakaret içermesin!
Maalesef Rize’mizde bu kültür azalmış! Yani kendine göre herhangi bir görüş ortaya atan kişi, o şekilde düşünmeyenler tarafından, saygı ile karşılanması gerekirken, ciddi tepkilerle karşılaşıyor!
Bu durumlarda kişiler, görüşlerini rahatlıkla ortaya koyamıyorlar. Dolayısıyla diyalog zemini oluşmamış oluyor!
Halbuki hepimizin bildiği bir şey var ki, medeni insanlar konuşa konuşa anlaşırlar!
Bu düşüncemi açık ve net bir şekilde delillendirmek istiyorum. Şöyle ki, Rize’mizin ulusal sayılabilecek televizyon kanalları var! İlimizin yetkilileri olan Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Ticaret Odası Başkanı hatta STK Kuruluşlarının Başkanlarının konuşmacı olarak katıldığı ve Rize’mizin meselelerinin görüşüldüğü açık oturumlara hiç rastladınız mı? Ben rastlamadım!
Seyrekte olsa münferit olarak çıkıp konuşuyorlar, fakat bir araya gelip, ilimizin sorunlarını, artılarını eksilerini şöyle bir konuşup tartışalım dediklerini zannetmiyorum! Medyanın dışında bile hep beraber bir araya geldiklerini düşünmüyorum!
Onun için Rize’mizde yapılan yatırımların kararları ortak akılla ve diyalog sonucu alınmadığı için, bir çoğu yersiz ve uygunsuz yerlerde yapılıyor!
Hani anlatırlar ya, hamsimizden bir çok yiyecek yapıldığı için, yabancı biri merak edip sormuş= “Hamsiden ne tür yemekler yapılır, bana sayar mısınız?” diye…
Cevap vermişler adama = “Biiir hoşaf olur…”
Adam tamam demiş daha saymanıza gerek yok, hamsiden hoşaf oluyorsa her şey olur!
Şimdi bu fıkrayı Rize’mize uyarlarsak, birisi sorarsa ki, iliniz pek gelişmemiş, neden? diye… Bizde kendisine= “İlin üst düzey yetkililerinin arasındaki diyalog zayıf” dersek, adam ne der? “Daha saymanıza gerek yok, nedeni anlaşılmıştır”
Bunu şunun için söylüyorum, hastalığı teşhis etmeden tedavi olmaz!
Bu acı gerçeği kabul edip, bu çarpık düzeni nasıl düzeltebiliriz üzerinde kafa yormalıyız.
Hemen söyleyeyim ki, bu durumu düzeltmek hiçte zor olmasa gerek!
İnsanlar, daha doğrusu yetkililer, birbirine kırgın hatta küs bile olabilir!
O kırgınlığını şahsi münasebetlerinde de sürdürebilirler! Fakat milletten yetki alıp millet adına icraat yapan makam sahipleri, o şahsi ve özel durumlarını bir kenara bırakıp, o makamı işgal ettiği sürece diğer makam sahibi olan yetkili kişiler ile, üstlendiği işlerle ilgili diyaloğunu kesemez! Çünkü o diyalog kesilirse, tek başına karar alma durumunda kalır ki, ortak akıl ve ekip ruhu kaybolur! Dolayısıyla o yetkililerin şahsi ve özel durumlarından dolayı bütün bir halk zarar görmüş olur ki, buna o yetkili kişinin hakkı yoktur!
Bir Hadis-i Şerif ile bitirelim= “Siz amirliğe çok hırslısınız! Halbuki o kıyamet günü hasaret ve nedamettir. Ancak onu hakkıyla ele alanlar, bu hasaret ve nedametten kurtulurlar.”
Allah hepimizi kıyamet günü bu nedametten (pişmanlık) korusun! Bizlere tevdi edilen görevleri hakkıyla yerine getirmeyi nasip etsin!
Saygılarımla…