Geçtiğimiz yıllar ve asırlarda, dünyada neler oldu neler! O olaylara ve zamanlara dönülürse birçok zulüm, entrika ve çapanoğlu çıkar altından! Nitekim bugün de, o asırlarda yaşanan olayların benzerleri zaten yaşanmaktadır.
Biz şimdi geçmişteki olaylara takılıp kalırsak, devletlerarası yakınlaşmalar ve görüşmeler gerçekleşmez, o düşmanlıklar artarak devam eder!
Ha, şimdi hiç mi konuşulmayacak geçmişteki olaylar? Tabi ki her şey konuşulacak. Fakat kendi mecrasında!
Şimdi bazı devletlerin meclislerinde, 1915 olayları ile ilgili alınan siyasi kararların sebebi, Türkiye’yi zora sokup, ayaklarının üzerinde durdurmama adımlarıdır. Yani, aba altından sopa gösterme gayretidir.
Biz, şimdi bu kararların üzerinde fazla durmayıp, Müslüman Türk olarak, atmamız gereken adımları konuşmalıyız.
Onlar, Hıristiyan veya Yahudi Ermenilerdir veyahut da onların değirmenine su taşıyanlardır. Biz ise Müslüman Türküz!
“Mukabele-i Bilmisil”, dinimizde yoktur! Yani, aynıyla karşılık vermek… Bu hasletimizi savaşlarda bile göstermişiz dünyaya…
Fakat elimizi uzatırken, kesinlikle ve kesinlikle zelil bir şekilde ve eğilerek yapmamalıyız.
Hükümetin, devletimiz adına yakın geçmişte attığı adımı destekliyor ve bu konuda tahriklere kapılmamasını diliyoruz. Yani, Ermenilerden öldürülenlerle ilgili taziyede bulunulurken, konuyu araştırmayı da tarihçilere havale ettik! Çok doğru bir adım attık…
Bizde onlardan doğal olarak aynı adımı beklerdik. Gerçi halen daha bekliyoruz! Büsbütün beklenti ümidimiz kırılmadı. Bunu bir kenara koyup yapmamız gerekenlerle ilgili birkaç söz daha söyleyelim.
Biz Müslüman olarak, yinede teenni ile hareket etmeliyiz. “Aldanırız, fakat aldatmayız!” Bu da inandığımız dinin bir düsturudur.
Artık “HÜRRİYET” asrındayız. Buradan geri dönüş yok! Son zamanlarda, Türkiye aleyhinde alınan o menhus kararlara, gün gelecek onlarda gülecekler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, bir taraftan hak ve hukukumuzu korurken, diğer taraftan elimizi havada tutup indirmemeliyiz diye düşünüyorum.
Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Hazretleri, Ermeniler ile ilgili çarpıcı ve bundan sonrada yol haritamız olabilecek şu tespiti yapmaktadır:
“Düşmanlığın sebebi olan istibdad (baskı) öldü. İstibdadın zevali (yok olmak) ile dostluk hayat bulacak. Size bunu katiyen söylüyorum ki, şu milletin saadeti ve selameti Ermeniler ile ittifak ve dost olmaya vabestedir(bağlıdır). Fakat mütezellilane (eğilerek ve zelil bir şekilde) dost olmak değil, belki İzzet-i Milliye’yi muhafaza ederek, musalaha(barış) elini uzatmaktır.
Bu duygularla, Ermeni milletine ve devletine akl-i selim temenni eder, milletimize sabır ve sebat dilerken, devletimizin bekası içinde Cenab-ı Hakk’a niyazda bulunmalıyız.
Allah, herkesin başına akıl, kalbine iman nasip etsin. Amin!
(Not: İspanya senatosunun akl-i selim davranarak aldığını kararı alkışlıyoruz.)