Evet öyle!
Coronavirüs şayet akıllı olsa ve bizim mevcut durumumuzu görse, emin olun ki gülerdi halimize! Ve insanoğluna derdi ki:
“Ey ahmak insan! Benden neden korkuyorsun? Aklım yok, iradem yok, gözüm kulağım yok! Ve senden ne kadar küçük olduğumu sen daha iyi biliyorsun! Ben emir kuluyum, bunu da biliyorsun, bilmiyorsan benden öğren! Halen daha benden korkuyorsan, sahibimi tanımıyorsun demektir! Sahibimi tanısan benden değil de O’ndan korkardın.”
Evet Aziz Dostlar!
Kendisinden korkulmayı hak eden ve yerin göğün ve her şeyin sahibi olan Allah’tan korkmaz isek, yarattıkları vasıtasıyla biz kullarını korkutur! Ve bizde korkulmayacak şeylerden korkmaya başlarız.
Virüslerden, mikroplardan, bakterilerden, gök gürlemesinden, yer sarsıntısından, ölümden vesaire her şeyden korkarız! Ve bu şekilde hayatımız kabusa döner!
Neticede hayatımızı azaba çeviren bu duruma düşmek istemiyorsak, korkulması gereken şeyden korkacağız! Yani her şeyin sahibi olan Cenab-ı Allah’tan. Çünkü her şeyin dizgini onun elinde her şeyin anahtarı onun yanındadır!
Biz üzerimizi düşen vazifeyi yapacağız, sonrasına karışmayacağız. Sonrasına karışırsak işleri karıştırmış oluruz.
Çünkü O’ndan ne gelirse gelsin güzeldir:
“Hoştur bana senden gelen!
Ya gonca gül yahut diken!
Ya hil’atu yahut kefen!
Lütfun da hoş kahrında hoş!
Gerek ağlat gerek güldür!
Gerek yaşat gerek öldür!
Aşık Yunus sana kuldur!
Lütfun da hoş kahrında hoş!”
Yunus Emre’nin bu tevekkülvari bakışı, sakın yanlış anlaşılmasın! Bizler üzerimize düşen görevleri, ne gerekiyorsa yaptıktan sonra ki haldir bu hal!
Biz gerekeni yaparız da, Cenab-ı Hak karşılığını hemen vermeyebilir. Hatta hemen vermemesi, lehimize sonuçlanır genellikle!
Hz. Ali tamda bu konu için diyor ki: “Ben ihtiyacımı Allah’tan isterim, şayet istediğimi verirse bir defa sevinirim, vermezse on defa sevinirim! Çünkü birincisi benim tercihim, ikincisi O’nun tercihidir.”
Şimdi tevekkülün ne demek olduğunu daha iyi anlayabildik değil mi? Kısacası her şey ve dünya ve ahret saadeti, tevekkülü anlamaya bağlıdır!
Coronavirüs meselesinde bileceğiz ve inanacağız ki, sadece bu virüs değil, her şey Cenab-ı Hak’kın eseridir ve O’nun yaratmasıyla oluyor! Bize düşen sadece ve sadece tedbir almaktır ve neticeye rıza göstermektir.
Hem de bazılarının dediği gibi, biz mikroplarla ve hastalıklarla mücadele etmiyoruz, sadece gerekeni yapıyoruz!
Zaten dünya lezzet, ücret ve mükafat yeri değil ki, imtihan meydanıdır! Bizim işimiz, imtihana yoğunlaşmak olmalıdır!
Cenab-ı Hak hepimizi bu dünya imtihanından yüzümüz ak olacak şekilde geçirsin inşallah.
Yine Bediüzzaman Hazretlerinin bizlere moral destek olacak bir sözüyle bitirmek istiyorum:
“Sultanı Kainat birdir, her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir; her şey O’nun emriyle halledilir. O’nu bulsan, her matlubunu buldun, hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.”
Saygılarımla…