Futbol sadece sahada oynanan bir oyun değil, kulüp yönetimlerinin aldığı kararlarla da şekillenen bir süreçtir. Çaykur Rizespor’un son dönemde yaşadığı Taylan Antalyalı transfer süreci ise bunun en güncel örneği. Taraftarların büyük çoğunluğunun istememesine, bazı yöneticilerin de çekincelerine rağmen bu transferin ısrarla gerçekleştirilmesi kulübün yönetim anlayışına dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Transfer komitesi başkanı Hasan Yavuz Bakır, menajer Uğur Avadan ve teknik direktör İlhan Palut’un imzalarıyla gerçekleşen bu sürecin ardından, en azından bir imza töreniyle futbolcunun basına tanıtılması gerekiyordu. Ancak yapılmayan bu tanıtım hem kulüp imajına zarar verdi, hem de Taylan Antalyalı’nın psikolojik olarak yıpranmasına yol açtı.
Amatörlük mü, ciddiyetsizlik mi?
Süper Lig’de mücadele eden bir kulübün, profesyonellikten uzak bu tür adımlar atması kabul edilemez. Taraftara kulak tıkamak, futbolcuyu arada bırakmak ve süreci yönetememek, bir amatör kulüp yönetiminin göstergesi olabilir. Oysa Rizespor’un hedefi, adını sürekli krizlerle değil, başarılarla duyurmak olmalıdır.
Sonuçların bedeli ağır olur
Bugün belki görmezden gelinen bu kriz, yarın alınacak kötü sonuçların bahanesi haline gelebilir. Yönetimsel zafiyetler, sahadaki başarısızlıkları tetikler ve en çok da kulübün geleceğine zarar verir. Çünkü futbol sadece 90 dakikadan ibaret değil; transferden iletişime, taraftar ilişkilerinden basın yönetimine kadar geniş bir yelpazede profesyonellik gerektirir.
Rizespor’un önünde iki yol var: Ya bu amatör görüntüden kurtulup kurumsallaşma yoluna girecek, ya da alınacak kötü sonuçların gölgesinde kaybolacak. Taraftarların beklentisi açık: “Her şey Rizespor için.”
Osman ÖKSÜZ



















