Öncelikle sahadaki arzuları, mücadeleleri ve bu değerli galibiyet için tüm ekibi gönülden tebrik ediyorum. Sahip olduğumuz bu zafer, önümüzdeki haftalarda çok daha anlam kazanacak; zira bu sadece üç puan değil, aynı zamanda takım ruhunun yeniden doğuşu.
Maçta yenik duruma düşmemize, bitmek bilmeyen hakem hatalarına ve karşımızda Süper Lig'in en köklü kulüplerinden biri olan Trabzonspor gibi güçlü bir rakip olmasına rağmen pes etmeyen bir takım gördük. Sahada taktiksel zekâyı, analizi, disiplinli oyun yapısını ve fiziksel olarak tam motive olmuş oyuncuları izlemek, taraftarlar olarak hepimize güven verdi.
Geçen sezon büyük umutlarla transfer edilen, ancak beklentilerin gerisinde kalan Akintola’nın nihayet eski günlerine dönüş sinyalleri vermesi, tüm taraftarları mutlu etti. Geçen yıl sakatlıklarla mücadele eden Amir ve Ghezzal’ın da, sağlıklı kaldıkları sürece zamanla takıma önemli katkılar sağlayacaklarına inanıyorum. Eğer Dal Varesanovic gününde olsaydı, belki de tarihi bir fark bile ortaya çıkabilirdi.
Bu sezon, ara transfer döneminde eksik bölgelere yapılacak transferlerin, takımın hedefini daha da netleştireceğini düşünüyorum. Takım ruhunu pekiştiren bir kadro yapısı, bizi bekleyen hedeflere ulaşma yolunda büyük bir avantaj sağlayacaktır. Ancak en önemli nokta, bu maçta gördüğümüz birlik ve beraberlik oldu; sahadaki futbolcudan yedek kulübesindeki hocaya, tribündeki başkandan yöneticisine ve en önemlisi taraftarına kadar herkes aynı hedef için kenetlendi.
İnanıyorum ki, bu birliktelik sürdüğü sürece, Rizespor’u önümüzdeki engelleri aşarken çok daha güçlü bir şekilde izleyeceğiz.
Her şey Rizespor için!
