Ramazan denince akla; oruç, sahur, iftar, davul, pide geliyor. Tabii ki ilk günlerin heyecanı tarif edilemez. İlk sahur, ilk oruç, davul sesleri ile uyanmak, dumanı üstünde pide, iftar sonrası sıcacık bir çay.
Eski Ramazanlar'ın tadı bir başkaydı. Herkesin birbirine karşı saygısı vardı. İnsanlar sadece açlık ile değil diline, gözüne, nefsine de oruç tuttururdu. Edep vardı hoşgörü vardı şükür vardı. İslam dininden olmayan biri bile Müslüman olan kişilerin yanında yiyip içmeye utanırdı.
Her sofrada bereket vardı. İlk günler muhakkak bir büyüğümüzün evinde iftar edilir duası alınırdı, sofrada büyük bulundurmak adettendi. İftardan sonra toplanıp annelerimizle birlikte güle oynaya camiye gitmek, teravih şerbetleri Hacivat gösterileri onların verdiği mutluluk anlatılmaz. Birlik ve beraberlik içinde, doyasıya sohbet edilir dargınlar barışır küslükler biterdi. Fakirlere daha fazla yardım edilir, iyilikler taçlanırdı. Örf ve adetlerimizin yavaş yavaş kaybolduğu bu dönemde, tesbih taneleri gibi birer birer dökülür olduk.
Günümüzde Ramazanlar daha içe dönük yaşanıyor, misafir ağırlamak azalıyor, TV dizilerinde kalmış gözler ile iftar ediliyor. Ramazan Bayramı'nın ve Ramazan'ın güzelliğini anlamayan bir nesil yetişiyor. Mübarek ayın ruhunu hissetmeye yönelik çalışmalar yavaş yavaş kaybolmuş durumda. Herkesin kendi halinde olduğu Bayram bile artık "Bayram" mânasını kaybediyor.
Hemen hemen her büyüğümüzden duyduğumuz klasik kelime "Nerede o eski Ramazanlar"? Eskiden mi her şey daha güzeldi yoksa çocukluk muydu daha güzel olan? Hiçbir şey eskisi gibi değil günler dediğimiz nostaljik bir yolculuk.
Ramazan değişmedi, Ramazanlar da değişmez. Değişen tek şey kaybettiğimiz değerler...
Yorum Yap
Kadın
03.10.2022 - 09:27Hz. Adem’in kaburgasından alınıp, en güzel sûretle biçimlendirilmiş, insanlığın devamı, en şerefli yaratılışın adıdır, “ Kadın”.
- 4
- 0
- 2196