Kayaları söküp tepeler yardım
Ben büyüttüm evlat gibi, ben baktım
Yağmurda ıslandım, güneşte yandım
Tanrının bir lütfu, nimetimsin sen
Bilmem ki, ismine başka ne desem
Her eve girersin, buğday misali
İster gecekondu, isterse yalı
Sensiz zordur, tiryakilerin hali
Tanrının bir lütfu nimetimsin sen
Rahmetli Zihni’nin eserisin sen
Teras teras yamaçlara taç oldun
Kuru ekmeklere bir ilaç oldun
Zaman var ki, denize de döküldün
Emeğim, göz nurum, alınterimsin
Anlatamam ki ben, sen herşeyimsin
Porselen demlikten, kristal bardağa
Çatlamış dudaktan, rujlu dudağa
Bakır çaydanlıktan paslı çanağa
Israrla, her zaman aranan sensin
Fakire, zengine hep aynı demsin
Kırk yıl hatırı varmış kahvenin
Yanlışı var, bunu böyle diyenin
Nescafe’den neyin eksiktir senin
Kırmızı rengine kurban olduğum
Kuru ekmeğimle, senle doyduğum
Kazım Yıldız – Fındıklı Çay Fabrikası