Barajı, bağında kurmuş çayları
Gelinlik kızları, ceylan tayları
Gurbette geçse de yılı, ayları
Yeşili maviye katanlarındır
Sütün has renginden bedeni beyaz
Sepeti sırtında baharı ve yaz
Irgatı sandalda olsa da ayaz
Hamsi, balık avı yapanlarındır
Dik yamaçlarında, yokuşu pekçe
Evler tepelerde, bakışı gökçe
Devamlı çalışmak, geçerli akçe
Dağı mesken edip duranlarındır
Tulum, kemençesi usul, anane
Atma türkü söyler, ter tane tane
Düğün, bayramlarda uyar düzene
Sarma horon tutup tepenlerindir
Yazın yaylasında yağlı hoşmeri
İçyağlı lahana, kolot peyniri
Pazlama ekmeği, mısır unları
Hamsiden tatlılar yapanlarındır
Hızlı konuşması, lisanı sade
Hukuka saygılı, emre amade
Vatana hizmeti ehl-i ziyade
Lakabında ‘uşak’ olanlarındır
Her taraf ormanlık; yamacı, tepe
Yönü Karadeniz, doğrulmuş cephe
Rutubet, yüzdeyi aşan nispette
Sıhhatı alışık duranlarındır
Azgın dalgaları bentle durdurmuş
Rize kalesinde bir otağ kurmuş
Dağları eritip umman doldurmuş
Denizi karaya katanlarındır
Tohumdan bağ kurmuş zihni, zekası
Yeşil halkasının imar ustası
Çay tarımının aslı, atası
Arayıp keşfini yapanlarındır
Kaderde bir çaya bağlamış bağı
Canına kefaret sayar bayrağı
Mukaddes değeri, aziz toprağı
Canıyla kurtarıp yatanlarındır
Yaz Efendioğlu, Rize’dir köşen
Destanlar söylemek hissene düşen
Vurulup cihatta bir gün düşersem
İdame nöbeti tutanlarındır
Osman Efendioğlu