Horon

Rize denince akla gelen horon, kimine göre yaşam biçimidir. İşte horonun kökeni ve kelime anlamı...

  • 2
  • 0
  • 8072
Horon

Türkler, tarihin akışı içinde Orta Asya'dan batı dünyasında doğru akarken, hiç kuşkusuz sosyal kültürel özelliklerini de birlikte götürmüşlerdir. Yoğun göç dalgaları ve tutulan yeni 'yurtluklar-vatan'da karşılaşılan değişik ulus ve halklarla da etkileşimde bulunmuşlardır.

1071 öncesi ve sonrasında Anadolu'ya akmaya başlayan Türk-­Budun-Boy ve Oymakları çok kısa bir zaman diliminde Anadolu'yu Türkleştirip, İslamlaştırırlar. Yalnız Türkler, Anadolu'nun ötesindeki Türk ellerinde İslamiyet'i her ne kadar benimsememişlerse de eski 'Gök dinleri' ya da 'şamanist' inanımlarının kalıntılarını çağımıza dek yaşatabilmişlerdir. Bugün Anadolu'nun kırsal ve dağlık kesimlerinde, Orta Asya'nın kültürel özelliklerini şamanist inanımlarını görmek mümkündür. 

Oğuz Türkleri 12. yy'dan itibaren sürekli ve yoğun bir şekilde Karadeniz yöresini yurt tutmaya başlarlar. 200 yıl içerisinde bu olgu tamamlanır, tüm Karadeniz yörelerini fetheden ve Türkleştiren Oğuz Türklerinden olan 'Çepniler'dir.

Çepniler, bu yöreyi kıyı çizgisine paralel olarak doğu-batı yönünde fethederken Anadolu'nun iç kesimlerinden de diğer Türk boy ve oymakları Erzincan, Gümüşhane ve Harput dolaylarından sahile akmaya başlarlar. 1461 yılı başlarında iç kesimlerden gelen 100 bin Çepni Türk'ün Giresun-Trabzon arasına yerleştirildiğini, yine Yavuz Sultan Selim'in Trabzon'da, şehzadeliği sırasında İran'da Şah İsmail'in kılıcından kaçan Akkoyunlu Türkleri'ni de Rize-Trabzon arasındaki yörelere yerleştirildiğini tarihi kaynaklardan biliyoruz.

Yöreye yapılan bu tarihi göç Doğu Karadeniz'in kısa bir zaman içinde Türkleşmesini sağlar.

Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar. Yöre çok engebeli, sarp, dik ve dağlıktır. Öte yandan bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan, sürekli dalgalı ve hırçın bir deniz vardır. Bu acımasız özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren insanların tipik, yöreye özgü Folkloru ve Halk Oyunları da böylece oluşur.

Romanya'da düğünlerde oynanan halk danslarına 'Gagavuz Türkleri'nce 'horon' denilmektedir. Yine eski bir Bulgar ve Peçenek Türklerinde varolması dikkate şayandır. Öte yandan Erzincan, Malatya, Siirt ve Afyon'da birer yerin adı 'Horon'dur.

'Xogos' kelimesi ile büyük bir benzerlik gösteren horonun nereden geldiği hakkında bazı fikirler ortaya atılmıştır. Bunlardan birisi Yunanlıların Karadeniz'in doğu sahillerine yerleşmiş olması, bir diğeri ise; horonun kemençe gibi Cenevizlilerden kalmasıdır. Gerçekten Fransa`da 'Carole' adı ile tanınmış bir oyun vardır ki bir halka oluşturularak oynanırdı. 'Carole' kelimesini Fransızca sözlükler bozuk Latince 'Carola' olarak, gösteriyorlardı. Ancak, bu kelimenin diğer şekilleri olan    'Harol, Horol'  kelimeleri ve oyunun kalabalık oynanması dikkate alınırsa, Fransız oyunu ile Doğu Karadeniz oyunu (Horon) arasında şaşırtıcı bir benzerlik göstermektedir. O halde Yunanca "xogos" nedir?

Hogos-Hora, raks, dans Yunanca- Türkçe sözlükte; 1. Takım, grup, 2. Bir kilisenin görevlilerinden oluşan kilise korosu, 3. Kilise görevlilerinin kilisede durdukları yer.

Şimdi karşılaştırmaya geçelim:
a. 'xogos' kelimesinde 'topluluk' esas olarak görülüyor. Bu Karadeniz horonlarında da böyledir.
b. 'xogos' kelimesinin üçüncü maddesi 'kilise görevlilerinin kilisede durdukları yer'dir. Kelimenin bu anlamı ile Carole kelimesinin ikinci anlamı olan 'Halka şeklinde oynanan oyun' arasında açıkça görülen bir ilişki vardır.

Mimari ve kuyumculukta daire teşkil eden birçok şeye ve 18. yy'da kilisedeki koro dairesine Carole deniyordu.

Yukarıdaki karşılaştırmalar gösterir ki, Horon, Carole ve 'xogos' kelimeleri arasında bir anlam birliği oluşturur.       

Şimdi de bunlarla ilişkili olan diğer bir kelime üstünde duralım.

Xor (hor) veya Kör Destan söylenirken nakarat xoroy (horoy)- Sırayla durmak (Pekarski-Yakut sözlüğü)
Esas vasıfları 'topluluk' olan bu Yakutça kelimeler ile Karadeniz horonu, Fransız 'carole'sı ve 'xogos' Yunanca arasındaki anlam birliğini tespit ettikten sonra yukarıdaki araştırmalarımızı şöylece özetleyebiliriz: Horon, Carole, 'xogos' ,Hor, Kör, Horoy kelimeleri birbirlerinden ayrı olmayıp, aynı Hor kökünün muhtelif şekilleridir.

Bu açıklamalarla yöredeki 'horom' ve 'horon' kelimelerinin kullanımı arasında benzerlik olduğu görülmektedir. Horom; mısır saplarının ve çayır (ot)'ların 10-15 kucak bir araya getirilerek dikey durumda yığılıp, tarlada bulunan 'Kabak Devekleri' ile üst kısımdan bağlanmasıdır. Başka bir deyişle daire (halka) şeklinde sıkıca bağlamaktır. 

Yöre oyunlarını oynarken bir arada toplanarak sıkıca elele tutup daire halinde horon kurmalarındaki şekil ve benzerlik Horon ile Horom sözcüğünün gerek mana gerekse kelime yapısı bakımından birbirini tamamlamaktadır. Horona başlarken 'Hayde bir horom kuralım' sözü bir araya toplanıp, sıkıca birbirimize bağlanalım demekten başka bir şey değildir.

Horonların Oynandığı Yerler ve Etkilendiği Unsurlar

Horonlar neşeli zamanlarda; bayram, düğün, dernek, askere uğurlama ve arkadaşlar arasında düzenlenen eğlencelerde oynanır.

Yürekleri dolduran coşkular, sevinçler buralarda horona dönüşür. Nerede bir durak, bir oturak yeri varsa orası 'horondüzü'dür. Üstünde horon oynanmayan tek bir düzlük yoktur Karadeniz'de..

Horon Karadeniz`in soluk alışı, yürek atışı, dalgalanışıdır.

Horon doğa ile insanın elele, kol kola şahlanışıdır.

İneğiyle, çadırıyla, çoluku-çocuğuyla, silahıyla, giysisiyle dağlara çıkması, yol boyunca yol havalarının kemençe ve davul-zurna eşliğinde çalınıp söylenmesi, horon oynaya oynaya yolların bitirilmesi ve yayla düzüne silah atarak, nara atarak ve tabi ki horon oynayarak (sallama ritminde) kollar halinde girmeleri, halka içinde saatlerce horon oynamaları bahara olan özlemin coşkuya dönüşmesi, dile gelmesidir.

Karadeniz'e özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır. Horonda görülen öne eğilmeler ve kolların öne uzatılıp sallandırılması; tarlada kazma ile çapa yapılması gibidir. Horoncuların el tutması ve hamle yapmaları ile belcilerin 'vol atma' hamleleri aynıdır.

Karadeniz'de yalnız başına iş yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte elele verilmesini, birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır.

Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar.

'Mısır Gumulları hep, beraber bağlanır;

İşte, horoncular da, öyle halkalanırlar...

Dizili horon ise, bel bellmek gibidir;

Tavaya birer birer, hamsi dizilmesidir...

Omuz titretmeleri, hamsi can çekişmesi;

Çıkarılan o sesler, rüzgarın ıslık sesi...

Hele o silkenmeler, ağaçlarda fırtına;

O çabukluk benziyor, martı kanatlarına..

Dalgalar gider-gelir, bir kararda durmazya;

Horoncular da öyle, uyar davul zurnaya...

Kemençe; horonun sevgi küpü, kaşığıdır;

Neşeli zannederler, en garip aşığıdır...

Horon; yağmur duası, horon, çareye koşmak;

Zafer için zıplamak,, yahut suyu okşamak...

Horon; tetikte dumrak, kayık küreği çekmek;

Horonda alın teri, horonda emek çekmek...

Horon bayram yapmaktır, halk murada erince;

Canlanmayan var mıdır, oynayanı görünce.

Bu sevinç gösterisi, hem bolluk, hem bereket,

Dağ-bayır, iniş-çıkış, elbet lazım hareket. ..

Horon deyince akla Akçaabat geliyor, 

Bunu hem Türkiye ve hem de Dünya biliyor. ..

Karadeniz horonu, horonların beyidir,

Karadenizli korkmaz, eğlenceden bellidir...

Fişek, saat ve çizme seferberlik işidir,

Kalleşlik edenleri hesaba çekişidir...

Horon, bir oyun değil, bir folklor kanunudur, 

Oyna horoncu oyna,i horon, milli konudur...'

Horonlar Üç Bölümden Oluşur

1. Düz Horon Bölümü: Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda  oynanır. Bundan  ötürü oyunun  bu bölümüne  'ağır horon bölümü' de denir. Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur. Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar. Gelen komutla 'yenlik yenlik', 'alaşağı' ya da 'ufak ufak' diğer oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme de geçilir. 

2. Yenlik Bölümü: Kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir. Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır. Komutçudan gelen 'alaşağa', 'aloğlum', 'kimola', 'taktum', 'yıkoğlum' veya 'ıslık' şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir. 

3. Sert Bölümü: Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. Omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar. Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür. Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.

Yorum Yap

Benzer İçerikler

Huş Tavuğu (Dağ Horozu)

Rize'nin İkizdere ilçesinde yer alan Sivrikaya köyünün kırsal alanlarında, dünyanın çok az yerinde görülen endemik türlerinden 'dağ horozu'na rastlamak mümkündür.

  • 0
  • 0
  • 719

Rize'nin ilçeleri

Rize’ye adımınızı attığınız zaman, görmeniz gereken pek çok ilçe bulunmaktadır.

  • 1
  • 0
  • 985

Rize'nin Nüfusu

Yıllara göre Rize nüfusu nedir? İlçelere göre Rize nüfusu nedir? Rize nüfusunun yaş gruplarına göre dağılımı nedir? Yıllara göre Rize nüfus yoğunluğu nedir? Kilometrekareye düşen insan sayısının cevabını burada bulabileceksiniz. Yüzölçümü 3.919 km2 olan Rize ilinde kilometrekareye 88 insan düşmektedir. Rize nüfus yoğunluğu 88/km2'dir.

  • 2
  • 0
  • 1986

Rize'deki Sel ve Heyelanlar

Rize tarihinde yaşanan sel ve heyelanlar. Afette meydana gelen vefat sayısı. Heyelan raporlarına göre Rize ve ilçelerinin tamamında meydana gelen heyelan olayı ve etkilenen bina sayıları verilmiştir. Bu verilere göre; Rize genelinde özellikle Ardeşen, Çamlıhemşin, Çayeli, Merkez ve Pazar ilçelerinde heyelan olaylarının daha fazla etkili olduğu belirlenmiştir.

  • 3
  • 0
  • 5463

Rize'deki Mesire Alanları

Rize'de yer alan mesire alanları.

  • 0
  • 0
  • 2660

Rize'deki Göller

Kentin dağlık kesimlerinde 2400 m irtifada buzul aşındırması ve biriktirmesi sonucu oluşmuş küçük alanlı göller bulunur. En büyükleri 2950 m yükseklikte bulunan Ambar Gölü (Buzul Sirk Gölü) ile 2900 m yükseklikteki Büyükdeniz Gölü ve 2400 m bulunan Öküzyatağı Gölü’dür.

  • 0
  • 0
  • 3195

Rize Dereleri

Rize’de İyidere, Taşlıdere, Büyükdere, Hemşin, Fırtına, Çağlayan dereleri ismi en çok bilinen akarsular arasında yer alır.

  • 0
  • 0
  • 2381

Rize'deki Taş ve Ahşap Konaklar

Rize'de geleneksel konut mimarisinde yapı malzemesi olarak genellikle ahşap ve taş tercih edilir.

  • 0
  • 0
  • 3599

Rize Valileri

Rize'de Görev Yapmış Valiler

  • 0
  • 0
  • 7414

Ah Şu Rizeliler

Kıvrak zekalı Karadeniz ve Rize insanı, gerek yorumlarıyla , gerek başlarına gelen olaylara getirdikleri pratik çözümlerle, mizahçılara taş çıkartıyor.

  • 0
  • 0
  • 4750

Horon

Rize denince akla gelen horon, kimine göre yaşam biçimidir. İşte horonun kökeni ve kelime anlamı...

  • 2
  • 0
  • 8072

Kocakarı İlaç ve Duaları

Rize'de eski zamanlarda hastalıklar günümüz imkanlarıyla çözümlenemediğinde, halk hekimleri ve kocakarı ilaçlarıyla deva bulunmaya çalışılırdı.

  • 0
  • 0
  • 7320

Ekrem Orhon

Denizi kara, karayı para yapan belediye başkanı: Ekrem Orhon

  • 0
  • 0
  • 6920

Tulum

Karadeniz müziğinin olmazsa olmazı, yeri geldiğinde hüzünlendiren yeri geldiğinde ise horon teptiren tulum hakkında bilmedikleriniz.

  • 0
  • 0
  • 5954

Rize İl ve İlçe Haritaları

Rize il ve ilçe haritaları

  • 1
  • 0
  • 10138