Davet etmiş sahil halkı, hamsinıi mihmanı var
Payitahtı Karadeniz’de, fakat ummanı var
Kerç boğazından çıkıp, afaka neşri nam eder
Hamsi pek dehşetfeza; fermanı, kahramanı var
Hamsi ordularla, Bahrisiyah sahilini
Mevsiminde, dolaşıp gezmekte kumandanı var
Bazı kere toplanıp da karaya eder hücum
Hamsinin top ve tüfeği, askeri, sultanı var
Bir takım nankörlerini habsü tavkif etmeğe
Hamsinin tahtelbahırda cahı var, zindanı var
Hamsinin yüzüne gülme, sonra atlar yüzüne
Isırır ağzını, dilini, mahuf dendanı var
Hamsi mahluku Hüda, lahmı tarra olduğun
Bilir erbabı ukul ekledenin iz’anı var
Nimeti uzma olan hamsiları tahkir eden
Acü muhtaç kaldı uryan suyunun atşanı var
Besmeleyle hamdiyle eklederse bir kişi
Her vakitta taze hamsi bulmanın imkanı var
Hikmetini bak bilir, etmez abesle iştigal
Münhasır mı hamsiya, her nimetin şükranı var
Nazik İstanbul ahalisi ipek mendiline
Hamsi doldurup da naklederse ne isyanı var
Mahirane, vakifane saydedip tutar, yutar
Hamsinin insan elinden ah ile efganı var
Kadın, erkek hamsi ekletmez ise ömründe hiç
Yüreğinin yağı yoktur, aklının noksanı var
Hamsidandır herkesin kanındaki kuvvetleri
Böyledir kavli etibba, hücceti bürhanı var
Ol mübarek hamsiyi medhü sena etmek muhal
İşte Hafız Yusuf’un da bir küçük destanı var
Hacı Hafız Yusuf