Salih Avcı (Dağbaşı’ndan, çok güzel kemençe çalar) mahallede bir kıza aşık olur. Kız için yanar tutuşur. Bir gün bir düğünde kemençe çalarken şimdiki eşini görür ve onu kaçırarak evlenirler. Evlenir ama aklı yine eski sevdasındadır. Meşhur Kalaç Esat Hoca’ya gider. Bir muska yazdırır. Hoca Salih’e :
-Kızın ayağını bastığı taşlardan birisinin altına bunu koy, muhakkak üstüne basmasını sağla, der.
Salih, taşın altına muskayı koyar. Hayli zaman geçer ama bir şey değişmez. Kızdan yüz bulamaz, şüphelenir, muskayı alır başka bir hocaya gider.
Hoca okumak istemez. Salih ısrar eder. Sonunda hoca muskayı okur:
-Her kim evli iken başkasının kızına bakarsa onun anasına der, kalayı basar.
Bir gün arabada Esat Hoca ile karşılaşırlar. Hoca sorar:
- Salih, ne haber, ne oldu?
- Bana bir şey olmadı ama anam biraz rahatsız oldu.
Fatih Sultan Kar'ın "Rize'de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar" kitabından alınmıştır.