Herodot Olmaya Gerek Var Mı?

Ege’de geçen yıllarımdan… Tam 12 yıl… Ve Herodot ile tanışmama vesile olan şehir güzel Aydın! 
Antik Çağların, Antik Kentlerin ve Medeniyetin beşiği olan Ege…
Bodrumun Halikarnas yerleşkesinde doğan Antik Çağların gezgin tarihçisi Herodot, Aydın için ‘’Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yeryüzü’’ demiştir. 
Aydına gittiğim ilk yıllar… Yeni tanıştığım arkadaşım piknik için dere kenarına gidelim mi? Deyince!  Rizeli olarak buna hayır diyemezdim elbette… Kafamda tasarladığım ‘’Biraz sonra göreceğim Rize’ye benzer şelaleler’’ eşliğinde zeytin ve incir ağaçlarının arasından yürürken aniden çeşme suyundan biraz daha fazla akan bir oluğun yanına geldik. 
Burası dedi! İki saat gülmekten pikniğe eşlik edemedim. Elbette bu oraya göre normal bir durumdu; Çünkü bir yerin iklim koşulları, oranın iklimine özgü doğal sonuçlarını ortaya çıkarır. Dağların denize dik uzanması yağmurun azlığına; bölgenin çok düz olması da akarsu özelliklerinin kısıtlılığına sebebiyet vermiştir. Doğal olarak da deniz turizmi Ege bölgesinin önceliği haline gelmiştir.
 Gelelim Rize’ye… Her noktası yeşil, sulak ve deniz İmkânı olan Rize’ye… Dünyanın belki de aynı anda hem deniz turizmi hem de yüzlerce yayla turizmine sahip ender yerlerinden… Sizce de yayla turizmi dışında deniz turizmine gereken önem veriliyor mu? 
Bunun için denize girme süresi çok kısa yahut hava durumu, deniz sıcaklığının azlığı gibi farklı tezler savunulsa da bunun güçlü antitezi yanı başımızdaki Batum şehridir. Yapılan araştırmalarda Kafkas ülkeleri ile Rusya üzerinden gelen turistlerin Batum’u tercih etmesinin en önemli sebebi sanıldığı gibi eğlence sektörü değildir. Konumu ve daha güneyde olması sebebiyle deniz turizmidir. Yayla turizmi etrafında sıkışan Rize şehrimize alternatif olarak Batum’un deniz turizmi neden örnek teşkil etmesin?
 Bir diğer ana ve yanlış husus Rize’deki yayla turizminin sadece belli bölgelerde sıkışması... Şehrin tamamı yeşillik ve su açısından aynı özelliklere sahipken turizmi belli bölgelere sıkıştırmakta neden hala ısrarcıyız? Zamanla alternatif turizmciler için bu durumun sıradanlaşması gayet olası bir durumdur. Bu da zamanla insanların artık sadece yayla turizmi için Rize’yi tercih etmemesine sebebiyet verebilir.
Bir de Rize’nin turizm açısından değer verilmemiş diğer bölgeleri… Bu bölgelerde belki birkaç Arap turist gelir hevesiyle çay bahçesinin ortasına yahut derelerin kenarına bungalov inşa eden Rizeli vatandaşlar!
 Turizm olarak anlam yüklenmemiş bir bölgede tesadüfi turist dışında insanlar bungalov evleri nasıl bulabilir? Turizmi destekleyici ve teşvik edici alanlar ile o bölgenin kendine has özelliği istihdam edilmedikten sonra bunun hiçbir önemi olmayacaktır. Örnek olarak merkeze çok yakın olan Salarha ve Güneysu Vadileri… Yüksek kesimlerine doğru çıkarken fazlasıyla şelale ve orman örtüsüne sahip güzel vadiler… Çok değil bir kaç yürüyüş yolları ve kamp alanları oluşturularak bölgelere şehir ve turizm adına yeni ivmeler kazandırılabilir.
En azından Merkeze yakınlığından dolayı kamp ve yürüyüşü seven insanların buralara akın edeceğini söylemek çok da haksızlık olmaz... Gerçekten Rize’nin her santimi bu bağlamda mücevher Antik Çağın ünlü tarihçisi Herodot’un Rize’yi göremediği için mücevheri bilmemesi gayet doğal; Fakat bu mücevheri gören ve işlemeyen Rizeliler olarak Herodot olmaya gerek var mı?