Tokat'ta köylüler kar ve yağmur duasına çıktı
25.01.2023 - 16:11TOKAT'ta köylüler, bu yıl yeterli yağış olmaması nedeniyle kar ve yağmur duasına çıktı.
- 0
- 0
- 402
TOKAT'ta köylüler, bu yıl yeterli yağış olmaması nedeniyle kar ve yağmur duasına çıktı.
TÜRKİYE'de en fazla yağış alan bölge olarak bilinen Karadeniz Bölgesi'nde küresel ısınma ve iklim değişikliği etkilerine bağlı olarak kuraklık tehlikesi sürüyor.
Samsun'daki barajların doluluk oranının geçen yılın aynı dönemine göre artarak yüzde 71'e çıktığı bildirildi.
ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde, 36 milyon metreküp kapasiteli Kızılcapınar Barajı'nda kuraklık nedeniyle su seviyesi düşünce Ovaköy'de su altında kalan 49 evden bazıları ortaya çıktı.
Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarındaki Zigana Gümüşkayak Kayak tesislerinde adeta kar hasreti yaşanıyor.
Türkiye'nin en fazla yağmur alan bölgesi Karadeniz'de küresel ısınma ve iklim değişikliği kuraklıklara neden oluyor. Bu durum ani yağış ve sel riskini artırıyor.
Türkiye'nin en hızlı akan nehirlerinden Erzincan'daki Karasu'nun su seviyesi, yaşanan kuraklık ve mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık nedeniyle büyük oranda azaldı.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, küresel ısınmanın etkisiyle son aylarda azalan yağışlar, kuraklık riskini de beraberinde getirdi.
Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, Trakya'daki nehirlerin dip seviyede aktığını söyledi.
KARADENİZ'de 6 ili kapsayan 'İklim Değişikliği Eylem Planı' çerçevesinde; bölgede 19 bin akar dere, 131 bin kuru dere ile 1430 kilometre yol ağı üzerinde yapılan incelemede tespit edilen risk altındaki 1950 yapıyla ilgili yıkım süreci devam ediyor.
Rize'de son dönemlerde yağışın az ve havaların sıcak olması nedeniyle zaman zaman yaşanan içme suyu sıkıntısının, yapılacak mini göletle çözülmesi hedefleniyor.
TARIM ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, “Türkiye aslında su zengini olan bir ülke değil, su stresi altında olan bir ülke.
KÜRESEL ısınmanın etkileriyle yağış rejiminin değiştiği Doğu Karadeniz'de, meteorolojik verilere göre, bu yaz döneminde geçen yıla oranla yüzde 58 daha az alınan yağış nedeniyle kuruyan içme suyu kaynakları ve dere yataklarının ardından, çay tarımı da olumsuz etkilendi.
Sakarya'nın Hendek ilçesinde bal hasadı mesaisine başlayan arıcıların yüzü, bu yıl verim artışından dolayı gülüyor.
KÜRESEL ısınmanın etkileriyle yağış rejimi değişen ve son iki ayda ortalama yüzde 58 daha az yağışın düştüğü Doğu Karadeniz'de içme suyu kaynaklarının yanı sıra dereler de kurumaya başladı.
Dünyanın birçok ülkesinde bu yıl yaşanan kuraklığın geçmişteki örneklerden farklı olarak tüm dünyayı etkilediğine dikkati çeken uzmanlar, yağışların azalması ve su kullanımının artmasıyla birlikte sorunun giderek daha ciddi bir hal alacağı uyarısında bulundu.
KÜRESEL ısınmanın etkileriyle yağış rejiminin değiştiği Doğu Karadeniz'de, haziranda 109,4 kilogram yağış ile son 90 yılın yağış rekoru kırılırken, takip eden aylar ise kurak geçti. Meteorolojik verilere göre, geçen yıl temmuz ve ağustos ayları ile bu senenin aynı dönemlerinde ortalama yüzde 58 daha az yağış nedeniyle bölgede su kaynakları da azaldı. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "Bu yıl Karadeniz’de çok fazla sel olmaması, çok şiddetli konvektif gök gürültülü sağanak yağışların uzun süre ve peş peşe olmamasından kaynaklanıyor" dedi.
Küresel piyasalarda, enerji krizi ve resesyon endişelerinin yanı sıra ABD başta olmak üzere merkez bankalarının sıkılaştırıcı tedbirlere devam edeceği beklentileri ile negatif bir seyir izleniyor.
Türkiye'de iklim değişikliğiyle birlikte şiddeti ve sıklığı artan yağışlar sonucu daha çok görülmeye başlanan heyelanlara karşı erken uyarı sistemi çalışması yürüten ekipte yer alan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Serengil, erken uyarı sistemi, heyelan bölgelerinde yaşayanların iş birliği ve doğru arazi planlamalarıyla heyelanın verdiği zararları önlemenin mümkün olduğunu söyledi.
Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesinde yürütülen bilimsel çalışmalarla geliştirilen farklı genotipte yulaf tohumlarının morfolojik gelişimlerinin iyi düzeyde olduğu gözlemlendi.