Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Akbulut, bölgedeki kivi tarımının çaya alternatif olmak yerine, ek gelir olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Akbulut yaptığı yazılı açıklamada, anavatanı Çin olan kivi'nin ticari olarak 1940’dan itibaren ilk olarak Yeni Zelanda’da üretildiğini belirterek, "1970’li yıllardan sonra diğer ülkelerde de yetiştirilmeye başlanmış ve hızla dünyaya yayılmış olup, dünya kivi üretimi yaklaşık 4,3 milyon ton civarındadır. Çin 2,2 milyon tonluk üretim ile ilk sırada yer alırken, 560 bin tonluk üretim ile Yeni Zellanda ikinci, İtalya ise 520 bin ton üretim ile üçüncü sırada yer almaktadır." dedi.
Türkiye'de Kivi Yetiştirciliği
Türkiye'nin kivi yetiştiriciliğine 1990’larda başlamasına rağmen 2021 yılında 79 bin ton ile 7. sırada yer aldığını aktaran Prof. Dr. Akbulut, "Dünya kivi ihracatında Yeni Zelanda birinci, İtalya ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’den yapılan kivi ihracatı son beş yılda 15 kat artarak yaklaşık 5 bin tona yükselmiş olup, özellikle İspanya ve Rusya gibi ülkelere ihracat yapılmaktadır. Türkiye ise önceki yıla oranla ithalatı yüzde 30 oranında azaltarak yaklaşık 2 bin ton ithalat yapmış olup, tamamı İran’dan gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de kivi üretim alanlarında son beş yılda yüzde 35 civarında bir artış yaşanmış ve kivi üretim alanları 33 bin dekara yükselmiştir. Türkiye kivi üretimi son beş yılda yüzde 70 oranında artışla kivi üretimi 79 bin tona ulaşmıştır." ifadelerini kullandı.
Rize 4. Sırada
Prof. Dr. Akbulut, Türkiye'de kivi yetiştiriciliğinde en fazla üretim alanı 6 bin dekar ve 28 bin ton üretim ile Yalova'da olup, Rize'de 4 bin dekar alan ve 6 bin ton üretim ile ülke genelinde 4. sırada yer aldığını aktardı.
Akbulut, "Özellikle ülkemizde Karadeniz ve Marmara Bölgesi kivi üretimi için uygun ekolojik koşullara sahip olması ve üreticilerin yetiştiriciliğini cazip bulması gibi nedenlerle üretim miktarı, alanı ve verimi hızla artmıştır.Kivi meyvesi taze tüketimi yanında, kurutularak, dondurularak ve meyve suyuna işlenerek değerlendirilmektedir. Özellikle yüksek C vitamini içeriği ve düşük kalori düzeyinden dolayı sağlıklı beslenme açısından oldukça önemlidir." diye konuştu.
"Ek Gelir Getirici Ürün Olarak Değerlendirilmesi Daha Uygundur"
Türkiye'nin en önemli tarımsal ürünleri arasında yer alan çay ve fındığın tamamına yakınının Karadeniz Bölgesi'nde yetiştiği hatırlatan Prof. Dr. Akbulut, "Ülkemiz yaş çay üretiminde 1 milyon 400 bin ton ile dünyada 5. sıradadır. Türkiye 665 bin ton fındık üretimi ile dünyada 1. sırada yer almaktadır. Çay ve fındık ülkemiz ekonomisinde son derece stratejik öneme sahip tarım ürünleri olup, bunlardan üreticilerimizin vazgeçmesi ve yeni bir alternatif arayışı mümkün değildir. Bu anlamda kivi yetiştiriciliği de ülkemiz için önemli olmakla birlikte fındık ve çaya kesinlikle alternatif değil ek gelir getirici ürün olarak değerlendirilmesi daha uygundur." şeklinde konuştu.
Son olarak kivi yetiştiriciliğinin ve pazarlamasının geliştirilmesi için yapılması gerekenleri aktaran Prof. Dr. Akbulut, şu önerilerde bulundu:
"Çay ve fındık ile karışık bahçeler yerine yeni kivi çeşitleri ile kapama bahçelerinin kurulması ve sulama, gübreleme, bakım işlemlerinin ayrı olarak yapılması gerekmektedir. Kivi meyvesinin en uygun hasat zamanının Suda Çözünen Kuru Madde (SÇKM) miktarı 6,5-7 aralığında iken yapılması ürün kayıplarını azaltmaktadır. Ayrıca, organik kivi üretimi daha yüksek getirisi nedeniyle ilgi görmektedir. Kivi pazarlanmasında önemli bir sorun olarak uzun muhafazayı sağlayacak soğuk hava depoları ve markalaşmayı sağlamak üzere paketleme tesisi sayıları ile kapasitelerinin artırılması Karadeniz Bölgesi’ndeki üreticilerin daha yüksek gelir elde ederek kivi üretimine daha çok yönelmesini sağlayacaktır."
Haber :
Misafir
Bir urun alindigi yorede degerlendirilmiyosa orunun anagecim kaynagi olmaz o urun kapti kactinin elinde degerlenir