Osman Nuri Şahinoğlu: 01 Mart1961 tarihinde Rizede doğdum. Futbola Rize Kale Gülbahar sporda başladım. Oradan Rizespor´un amatör takımına geçtim. Bir yıl oynadıktan sonra Rizespor A takımına yer almaya başladığımda henüz 19 yaşındaydım. O yıl aksilikler oldu ve küme düştük. Arifler, Osmanlar, Kahramanlar, Zaferler dönemiydi. İkici yıl yine Rizespor´da kaldı ve sezon sonunda Trabzonspor´a transfer oldum. İki yıl oynadım. İki yıl süresince bir lig şampiyonluğu, bir cumhurbaşkanlığı kupası ve iki tanede Türkiye kupası sevincini yaşadım. Daha sonra Zonguldakspora gittim ve dört yıl orda top oynadım. Konyaspora transfer oldu bir dört yılda Konya´da oynadım. Bakırköyspor´un ardından Pazarsporda futbolu bıraktım.
Ergün Kolçak: 1971 yılında Rizespor Genç Takım Seçmeleri yapılıyordu. Ben seçmelere katılmadım. Ama mahalle aralarında yaptığımız maçlarla bayağı bir tanınır hale gelmiştim. O Zamanki Rizespor Yöneticilerinden Ahmet Kuvel ve Rizespora sayısız emeği bulunan Cevat Öztürk beni ve Turist Mehmeti direk olarak takıma dâhil etti. O yıllarda Rizesporda bir canlanma başlamış, Rizespor Amatör Takımı oluşturulmuştu. Rize 2. Amatör kümede yer alan Rizespor Amatör Futbol takımı ilk sezonunda şampiyonluk ipini göğüsleyip 1.Amatör kümeye yükseldi. Tamamı Rizeli gençlerden oluşan ve Rizespora futbolcular kazandıran Rizespor Amatör Futbol takımı bundan sonra ki sezonlarda üst üste şampiyonluklar elde etti. Ayrıca 1980-81 sezonunda Türkiye 3.liği elde ettik. 1977 yılında Rizespor A Takımına dâhil oldum.
Muharrem Vezir: Şampiyon olduğumuz 1984 yılında atmış olduğum kritik goller vardı. Sakat sakat oynadığım maçlar vardı. Diyarbakır maçı 1-0 yenmiştik. Futbola santrafor olarak başlamıştım. Enver hoca döneminde geçici olarak başlamıştım öyle kaldı.Bir Sakarya maçımız var şampiyonluk değerinde. muhakkak yenmemiz gereken bir maçtı. Son maçlara doğru moraller bozuktu. Yanlış hatırlamıyorsam ondan önceki maç Ankara ile 1-0 yeniyorduk son dakikalarda penaltı yüzünden 1-1 bitti. Bu maç daha da önemini kazandı. İyi de başladık 1-0 yenik duruma düştük. Sonra Hasan Vezir ( Ağabeyim ) 1 gol attı 1-1 oldu. Bir o kaledeyiz bir bu kalede. Bayağı güzel bir maç. İkinci yarı başladı 1 gol derken bir gol daha yedik moraller demorize oldu tabi. Adolf Remi bizim hocamızdı Hüsnü Kürkçü yardımcısıydı. Devre arsında Hasan Vezir ( Ağabeyim ) ben ve Hüsnü abi konuşuyorduk Hasan Abi bir problemle karşılaşırsak Muharremi öne alırız dedi. Ordulu Sinanda santrafor oynuyordu. Tabi 3-1 yenik duruma düşünce bakıyorum kulübeye herkes çökmüş. Kimse bana ileriye git de demiyor. Bu sefer Hasan Abi seslendi Muharrem gel ileriye dedi. Bende ileriye gittim. Son 20 dakika kalmıştı. O hırsın inancın vermiş olduğu şeyle şansa 3 gol attık. Maçı 4-3 kazandık, ligde de kaldık.
Yaşar Elmas: Rizespor yönetimi 1.lige yakışır bir takım oluşturuyordu. Galatasarayda Zafer, Bahattin, Adana Demirspordan Sinan, Diyarbakırspordan Faruk, İzmirspordan Arif, Adanaspordan Burhan, Boluspordan Halil İbrahim, Erzurumspordan Osman transfer edilmişti. Güçlü bir takım oluşturuluyordu. Beni de transfer etmeyi kafaya koymuşlardı. İki Rizeli beni Suadiye oteline götürdü. Burada konuğumuzsun dediler. Kimse ile görüşmeme de izin vermiyorlardı. Bana teklif ettikleri para Beşiktaşın teklifinden oldukça yüksekti. Her şeyden önemlisi Rizespor memleketimin takımı idi. Otelden kaçtım ama Rizesporun teklifinden kaçamadım. Artık memleketimin takımı için top koşturacaktım. Beşiktaşa verilen 900 bin lira bonservis ve bana verilen 1 milyon 250 bin lira bedelle iki yıllık anlaşmaya imza attım. Rizespor beklenmedik bir şekilde küme düşmüştü. Daha doğrusu düşürülmüştü. Büyük takımlar bize transfer teklifleri yağdırıyordu. Bana da bir çok yerden teklif geldi. Ama memleketimin takımını böyle bir durumda bırakıp gidemezdim. Gitmedim de... İkinci ligdeki ilk yılımda vatani görevimi Arhavide yapıyordum. İzinle gelip yer aldığım maçların sonucunu o dönemleri yaşayanlar bilir. Rizespordaki futbol yaşantım 1985 yılında sona erdi.
İsmail Çoşkun: 1984-85 sezonunda Rizespora Cesarettin Alptekin antrenör olarak geldi ve neredeyse tamamı Rizeli olan bir kadro oluşturdu. Hiç kimse bu takımın şampiyon olacağını beklemiyordu. O sene Rize Atatürk Stadı çim saha olacaktı. Başkan Fehmi Ekşioğlu, çim saha olursa maçları dışarıda oynamak zorunda kalırız o zamanda seyirciden yoksun kalırız diye bir yıl erteledi. Ve Rizespor o sene şampiyon olduk. 1985-86 sezonunda Rizespor'dan ayrılıp Hopaspor'a kiralık olarak gittim.
Hüseyin Hemşinlioğlu : Rize Sanat Enstitüsünün bahçesinde oynanan bu özel maçı izleyenler arasında Rizespor (Amatör) Kulüp Başkanı Muharrem Kürkçü da vardır. Gençlerle iddiasına maça tutuşurlar. Maçı kazanan takıma dönemin meşhur içeceği Fruko ısmarlanacaktır. Ben Gençler takımında yer alırım ve o maçta mükemmel bir futbol sergilerim . Maç sonrası hem Frukoyu hem de Muharrem Kürkçünün beğenisini kazandım. Daha sonra o zamanki renkleri sarı yeşil olan Rizespor Amatör Kulübüne dahil edilir, okul ile futbolu bir arada yürütürken 1968 yılında Rizespor Kulübünün profesyonel olması ile Çayelispor Amatör Kulübüne geçiş yaptım. 1971 yılında askerlik nedeniyle Ankara Jandarma Gücünde iki sezon futbol oynadım. Askerlik dönüşü Çayelispor ile Kütahyada yapılan Türkiye Amatör Futbol Şampiyonasında Türkiye üçüncülüğünü yaşadım. Maç sonrası Zonguldaksporlu yöneticiler tarafından Zonguldaka getirildim ve anlaşarak Rizeye döndüm. Ancak Rizede kaldığım süre zarfında Rizesporlu yöneticilerin ısrarı üzerine Rizespor ile anlaştım. Böylelikle on dokuz yıl sürecek uzun bir maratonun stardı verilmiş oldu.
Harun İlik: 1987-88 sezonunda liglerin bitimine üç hafta kala deplasmanda Sakaryasporla maçımız vardı. Bu maçta mutlaka galip gelmemiz gerekiyordu. Maçı alırsak ligde kalma ümidimiz sürecek, kaybedersek ligde kalma ümitlerini tamamen yitirecektik. O hafta takım olarak çok gergindik. Maça çıkarken stres içindeydik. Maç öyle bir hale geldi ki, 3-1 mağlup duruma düştük. Bir anda maç başındaki gerginlik oradan kaktı ve hırsa dönüştü. Şansımızın yardımı ve son dakikada attığım golle maçı 4-3 kazandık. Maçta üç gol atan Muharreme sevinçle nasıl saldırdık hala unutamıyorum.
Yıldızlar sahada PTT 1. Liginde bitime iki hafta kala süper lige çıkmayı garantileyen Çaykur Rizespor son maçında 1461 Trabzon takımı ile evinde yaptığı karşılaşma öncesi Çaykur Rizesporda geçmiş yıllarda forma giyen yıldızları bir dostluk maçında bir araya geldiler. Rizenin Türk futbolundaki Zirve ismi Şenol Birol da gösteri maçında forma giydi. 1953ten 1995 yılları arasında kulübün formasını giymiş ve birçoğu Türk futbolunda yıldız olmuş futbolcuların sahadaki mücadelesi izleyenlerden büyük alkış aldı. Rizeli gazetecilerden Faik Bakoğlu`nun yönettiği maçta sahada Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Servet Yardımcı, büyük kulüplerin formasını da giyen Hasan Vezir, Hakan Tecimer, Şenol Birol gibi isimlerde sahada yer aldı. Dostluk gösterileri ile başlayan maç 1-1 tamamlanırken maç sonrası futbolcular sahadan birbirlerine sarılarak ayrıldılar. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Çaykur Rizesporun da formalarını giyen 76 yaşındaki Şenol Birol sahanın en yaşlı futbolcusu olurken bir penaltı atışından yararlanamadı. Maçın ardından Çaykur Rizespor kulübü başkanı Metin Kalkavan günün anısına katılan tüm futbolculara plaket verdi.
İsmail Demirci: 1983 yılında Rizespor alt yapısında başladım, 1988 yılında askere gidene kadar alt yapıda oynadım askerlik dönüşünde Rizespor'la anlaştım. İlk senemde küme düşmüştüler, amatörden 8-9 transfer olmuştu alt yapıdan A takıma, Tuncay, Nuri, Şükrü, Kemalettin takımı sırtladık, bir çok teklif almıştım ancak Çaykur'un takımı alması ile yeniden takıma kaldık. Gereken hem sözde hem de transferler yapılmadı. Dört sezonun devre arasında Trabzon'a gittim. Rizespor la bağlantım kesilmişti ara sezondu. Çok teklif almıştım, on dolayında takımdan teklif vardı. Alım gücü olan takımı seçmeliydim. Benim istediğim takımlara Rizespor vermedi. Galatasaray devreye girdi. O zaman Trabzonspor tesislerindeydim 3-4 gün orda kaldım. Galatasaray devreye girdi. Adnan Polat, Abdurahim Albayrak'ın aracılığı ile. Gece Trabzonspor tesislerinden ayrıldım uçak bileti temin ettim. Ertesi gün uçakla giderken Giray Bulak'la denk geldik. Trabzonspor'lu yöneticiler seni dışarıda bekliyor inmek isterimsiniz" dedi. Bende çantamı alıp indim. Trabzonspor'a imza attım.
Mehmet Ali Karaca: 1987-88 sezonunda kızılca hamamda kamptaydık. Otelde dahili telefonlarla birbirimize şakalar yapıp neşeleniyorduk. Bir akşam üzeri sol bek Harun, kaleci Adila ben Şekersporun genel kaptanıyım. Seni geçen sezon seyrettim. Çok beğendim. Bizde oynamak ister misin? Şeklinde teklif götürdü. Adil de seve seve deyip otelin önünde buluşma saati verip beklemeye başladı. Adilin gecenin ayazında iki saat otelin önünde turlamasını ben ve diğer futbolcular otel odasından seyrediyorduk. Daha sonra diğer futbolculara da böyle şakalar yapıyorduk. Bizde büyük bir dayanışma vardı. Saha da ve antremanlarda ciddiyet ön plandaydı. Ama serbest saatlerde birbirimize şakalar yapıyorduk. Bu konuda en uzman kişi Harun İlikti. O telefonda karşı tarafı işletirken asla açık vermezdi.
Hüsnü Kürkçü : 1980-81 sezonu vatani görevimi yapmak için askere gitmiştim. Rizespor flaş bir takımdı. Bütün takımlara kök söktürüyordu. Osman, Zafer ve Sinan dan muhteşem bir üçlü oluşturulmuş, Rizespor tüm takımların korkulu rüyası olmuştu. Ama ligin ikinci yarısının son maçlarında Rizesporlu futbolcular üzerine görsel ve yazılı basında yapılan açıklamalar takımı olumsuz yönde etkileyerek ve bazı dış etkilerle Rizespor küme düşmüştü. Bu olay beni çok etkilemişti. En çok sevindiğim olay ise; 1987-88 sezonuydu. 1. ligde oynuyoruz. İki maçımız vardı. Biri Sakarya deplasmanı, diğeri de kendi sahamızda Bursaspordu. Durumumuz kötüydü ama bu iki maçı da almamız gerekiyordu. Sakaryaspor ile öyle bir maç oynuyoruz ki tüm Türkiye bizi izliyor. Top bir o kaleye, bir bu kaleye gidip geliyordu. Müthiş bir maç oynuyorduk. Maçın sonlarına yaklaşıyorduk. 3-2 yenik durumdaydık. Bir gol atarak durumu 3-3 yaptık ama bize yetmiyordu. Mutlaka kazanmamız gerekiyordu. Son dakikaları oynuyorduk ve atak üstüne atak yapıyorduk. Son dakikaydı ve müthiş bir gol atarak 4-3 öne geçerek maçı kazanmıştık. Mutluluktan uçuyorduk. Artık Bursa maçını düşünmeye başlamıştık ve son hafta Bursasporu yenerek kümede kalmıştık. O kadar sevinmiştim ki sanki yeniden doğmuş gibiydim. Bu iki maçı hiç unutmam.
Hasan Vezir: 1986-87 sezonunda Rizespor forması altında, son maçta deplasmanda Sakaryasporla oynuyorduk. Bu maçı mutlaka kazanmamız lazımdı. Yenilgi ve beraberlik halinde küme düşeceğiz. Son on beş dakikaya 3-1 yenik halde giriyoruz. Sonra öyle bir kenetleniyoruz ki üst üste attığımız gollerle maçtan 4-3 galip ayrılıyoruz ve Rizespor küme düşmekten kurtuluyor. Bir de futbol hayatımın en zor 90 dakikası dediğim bir maç var. Pazar günü şampiyonluk maçı için İskenderunsporla karşılaşacağız. Maçtan iki gün önce babaannem vefat etti. Tezcan Uzcan hocam, Hasan izinlisin dedi. Oysa o maç Rizespor için çok önemliydi. Oynayayım hocam dedim ve maçı 2-1 kazandık. Maçın skorunu belirleyen gol benim ayağımdan gelmişti.
Hakan Tecimer: Fenerbahçede oynarken Karşıyakaya röveşata bir gol atmıştım, İzmirde. Sonra Rizesporda oynarken BJKye 30-35 metreden gol atmıştım. GSa karşı oynarken attığım gol -ki o zaman saha topraktı. FB-BJK de şampiyonluk maçı oynarken 2 golü de ben atmıştım. Bunlar unutulmayacak goller. Fenerbahçede oynarken, GS maçında, GS bizi 3-0 yeniyordu. Devre arasında soyunma odasına moralimiz bozuk gittik. Hocamız 5-10 dk bizimle hiç konuşmadı. Sonra bize dedi ki;Sizler bu kadroyla onlardan çok daha iyi futbolcularsınız. İsterseniz ikinci yarı bunları yenersiniz. Ama bir tek ikinci yarı sahaya çıktığınızda ilk 10-15 dk içinde 1 tane gol atmanız gerekir. Eğer golü bulursanız ben inanıyorum onları yenersiniz. Başka da ne bir taktik verdi ne de bir şey söyledi. Dediği gibi de oldu. İlk 10 dk Aykut bir gol attı, 3-1 oldu. GS futbolcular birbirleriyle atışmaya başladılar. Saha içinde bizde bunu gördük ve goller üst üste geldi. Rizede ise GSyı 5-1 yenerken de 2 golüm vardı. GS şampiyon oluyordu. Biz GSnın şampiyonluğunu elinden alıyorduk. BJK berabere kalınca GS şampiyon oldu.
Yıldızlar sahada PTT 1. Liginde bitime iki hafta kala süper lige çıkmayı garantileyen Çaykur Rizespor son maçında 1461 Trabzon takımı ile evinde yaptığı karşılaşma öncesi Çaykur Rizesporda geçmiş yıllarda forma giyen yıldızları bir dostluk maçında bir araya geldiler. Rizenin Türk futbolundaki Zirve ismi Şenol Birol da gösteri maçında forma giydi. 1953ten 1995 yılları arasında kulübün formasını giymiş ve birçoğu Türk futbolunda yıldız olmuş futbolcuların sahadaki mücadelesi izleyenlerden büyük alkış aldı. Rizeli gazetecilerden Faik Bakoğlu`nun yönettiği maçta sahada Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Servet Yardımcı, büyük kulüplerin formasını da giyen Hasan Vezir, Hakan Tecimer, Şenol Birol gibi isimlerde sahada yer aldı. Dostluk gösterileri ile başlayan maç 1-1 tamamlanırken maç sonrası futbolcular sahadan birbirlerine sarılarak ayrıldılar. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Çaykur Rizesporun da formalarını giyen 76 yaşındaki Şenol Birol sahanın en yaşlı futbolcusu olurken bir penaltı atışından yararlanamadı. Maçın ardından Çaykur Rizespor kulübü başkanı Metin Kalkavan günün anısına katılan tüm futbolculara plaket verdi. Bu güzel etkinliği düzenleyen başta Selahattin Bakır, Recep Ali Aksoylu ve tüm emeği geçenlere teşekkür ederim. Yıldızlardan hatıralar Etkinlik boyunca hatıralarını dinleme şansını yakaladığımız yıldız futbolcuların hatıralarını sizlerle paylaşıyorum Rizespor tüm takımların korkulu rüyası olmuştu Hüsnü Kürkçü : 1980-81 sezonu vatani görevimi yapmak için askere gitmiştim. Rizespor flaş bir takımdı. Bütün takımlara kök söktürüyordu. Osman, Zafer ve Sinan dan muhteşem bir üçlü oluşturulmuş, Rizespor tüm takımların korkulu rüyası olmuştu. Ama ligin ikinci yarısının son maçlarında Rizesporlu futbolcular üzerine görsel ve yazılı basında yapılan açıklamalar takımı olumsuz yönde etkileyerek ve bazı dış etkilerle Rizespor küme düşmüştü. Bu olay beni çok etkilemişti. En çok sevindiğim olay ise; 1987-88 sezonuydu. 1. ligde oynuyoruz. İki maçımız vardı. Biri Sakarya deplasmanı, diğeri de kendi sahamızda Bursaspordu. Durumumuz kötüydü ama bu iki maçı da almamız gerekiyordu. Sakaryaspor ile öyle bir maç oynuyoruz ki tüm Türkiye bizi izliyor. Top bir o kaleye, bir bu kaleye gidip geliyordu. Müthiş bir maç oynuyorduk. Maçın sonlarına yaklaşıyorduk. 3-2 yenik durumdaydık. Bir gol atarak durumu 3-3 yaptık ama bize yetmiyordu. Mutlaka kazanmamız gerekiyordu. Son dakikaları oynuyorduk ve atak üstüne atak yapıyorduk. Son dakikaydı ve müthiş bir gol atarak 4-3 öne geçerek maçı kazanmıştık. Mutluluktan uçuyorduk. Artık Bursa maçını düşünmeye başlamıştık ve son hafta Bursasporu yenerek kümede kalmıştık. O kadar sevinmiştim ki sanki yeniden doğmuş gibiydim. Bu iki maçı hiç unutmam. Bizde büyük bir dayanışma vardı Mehmet Ali Karaca: 1987-88 sezonunda kızılca hamamda kamptaydık. Otelde dahili telefonlarla birbirimize şakalar yapıp neşeleniyorduk. Bir akşam üzeri sol bek Harun, kaleci Adila ben Şekersporun genel kaptanıyım. Seni geçen sezon seyrettim. Çok beğendim. Bizde oynamak ister misin? Şeklinde teklif götürdü. Adil de seve seve deyip otelin önünde buluşma saati verip beklemeye başladı. Adilin gecenin ayazında iki saat otelin önünde turlamasını ben ve diğer futbolcular otel odasından seyrediyorduk. Daha sonra diğer futbolculara da böyle şakalar yapıyorduk. Bizde büyük bir dayanışma vardı. Saha da ve antremanlarda ciddiyet ön plandaydı. Ama serbest saatlerde birbirimize şakalar yapıyorduk. Bu konuda en uzman kişi Harun İlikti. O telefonda karşı tarafı işletirken asla açık vermezdi.
Erken kalkan kaleye geçsin Etkinlikler boyunca espriler üst üste geliyor, keyifli dakikalar yaşıyorduk. Özellikle yapılacak olan gösteri maçı için kaleci sayısının çok olması üzerine Rizesporun efsane kalecilerinden Baba Dursun sabah erken kalkan kaleye geçsin fikrini ortaya atıyordu.
Çok şey kaçırmak Çaykur Rizesporda geçmiş yıllarda forma giyen bu değerli isimlerle Dağmaranda, Ziraat Bahçesinde sohbet etmek, Bizim Köy Ev Ürünleri Mustafa Karalinin Rize Kalesinde düzenlediği sabah kahvaltısında bulunmak doyumsuz bir keyifti. Karali Rizesporun eski futbolcularını üç ayrı iftar yemeğinde bir araya getirmiş ve bu tarz etkinliklere vesile olmuştu. Gelmezsen çok şey kaçırırsın ısrarıyla etkinliklerde yar aldım.
Kimler geldi kimler geçti Rizede düzenlenen güzel bir etkinliğin başlangıç noktası Kaçkar Otelin önünde yıllar sonra bir araya gelen futbolcuların gözlerindeki mutluluk görülmeye değerdi. Bir çoğu ile tanışma şansına eriştiğim ve hatıralarını dinlediğim Rizesporun yıldızları arasında şu isimler vardı: Ahmet Güral, Ali Kemal Özcan, Aydın Yetkin, Bahattin Demircan, Bülent Akkılıç, Dursun Karamustafa, Engin Uzman, Erbil Sümer, Ergun Kolçak, Erol Usta, Ethem Karamahmut, Hakan Tecimer, Harun İlik, Hasan Vezir, Haşım Çınar, Hüseyin Hemşinlioğlu, Hüsnü Kürkçü, İhsan Öksüz, İrfan Saraloğlu, İsmail Coşkun, İsmail Demirci, Kamil Duygun, Kazım Dil, Kazım Rakıcı, Mahmut Akyıldız, Mehmet Ali Karaca, Metin Bakoğlu, Miraç Yeniay, Muharrem Vezir, Musa Can, Mustafa Kalafatoğlu, Mustafa Kayıkçı, Mustafa Yılmaz, Ogün Kutlu, Oğuz Aydın Konuk, Osman Nuri Şahin, Ömer Tornacı, Recep Yanbay, Refah Kayalar, Süleyman Kalafat, Tuncay Köse, Tuncay Satır, Turgut Kural, Yaşar Elmas, Yüksel Yelkenci, Zafer Kamburoğlu, Ziya Günaydın. Milli Takımlar Teknik Direktörü Abdullah Avcı da bu etkinliğe basın toplantısına katılarak destek verdi.
Onlar yüreklerini ortaya koymuş efsane isimler. Her biri Rizespor için ter dökmüş yıldız olmuş ve halen Rizespordan bağlarını koparmamış insanlar. Bu hafta sonu bu güzel insanlarla bir arada olmak, hatıralarını dinlemek ve onları futbol sahalarında bir kez daha görmek için koyulduk yollara..