Şu sıralar televizyon kanalları karnaval gibi. Her kanalda yeni sezonda başlayacak dizilerin tanıtımları ve rengarenk sahneler... Aklınıza gelebilecek her konu dizi olup karşımıza çıkacak bu kış anlaşılan! Son yıllarda inanılmaz bir ivme kazandı dizi sektörü. Teknik ekibinden oyuncularına kadar müthiş büyüyen bir sektör. İstihdam açısından bakılırsa belki biraz sevindirici gelebilir. Peki ya zararları?!!
Dünya, savaşlarla, açlıkla ve sefaletle boğuşurken bizler malesef dizilerle uyutuluyoruz. Dizilerdeki, kültürümüzle ve toplumsal değerlerimizle bağdaşmayan konular bilinç altımıza usulca işlenerek karşı çıkacağımız ve kınayacağımız şeyler normalleştiriliyor. Burada elbette ahlakın tanımını yapacak yada özgürlüklerle ilgili ahkam kesecek değilim ama bir toplumu millet yapan da değerleridir.
Doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle bir harman olmuş geleneği göreneğidir. Türkiye denilince akla Anadolu gelir. Anadolu denilince de; misafirperver yiğit adamlar, cesur ve gözüpek kadınlar gelir. Bu tanımı yok etmenin en kestirme yolu sanırım medya algısı... Siz, dizi sahnelerinde sürekli aile içi entrikaları, çıkar ilişkilerini, sadakatsizliği ve intikamı işlerseniz bir süre sonra toplum o dizi karakterlerine dönüşür.
Türkiye genç nüfusu fazla olan bir ülke ve gençlerimiz bu handikapın tam ortasında... Gelişen teknolojiyle dünya zaten küçük bir kasaba haline geldi, sosyal medya keza başlıbaşına bir aktör. Bütün bu etkenler ''Biz'' kalabilmenin önünde büyük bir engelken çözüm uyanık olmakta, önümüze konan teknolojiyi hunharca tüketmemekte. Teknolojiyi üreten ülkelerdeki mühendisler ürettikleri yüksek teknoloji ürünlerine çok fazla gereksinim duymuyorlar. Yani bir telefonun 7 sine, 8’ine, Plus’ına, galaksisine bizim gibi yüksek ücretler ödemiyorlar.
İhtiyaçlarını karşılayacak ölçüde olmasıyla yetiniyorlar. Çünkü onlar kendilerini lükse ve özentiye sevk edecek luzumsuz diziler izlemiyorlar. Oysa israftan kaçınmayı emreden dinin mensupları onlar değil bizleriz! İsraftan kasıt sadece madde değil elbette. Her akşam bir diziye 90 dakika ayırmakta israfın soyut halidir nitekim. Tarihte çok büyük savaşlara sahne olmuş, tarım ve şehir kültürünün doğduğu, bütün dinler için büyük önem arz eden ve bizim de içinde olduğumuz Ortadoğu’nun bugün hali ortada. Ortadoğu ülkelerinin kan emici Avrupa için kolay lokma olmasında, bu coğrafyada yaşayan bizlerin hiç suçu yok mu? Bal gibi de var! Bizim, zamanımızı ilim için bilim için harcamaktan başka bir lüksümüz yok.
Global dünyanın gerisinde kaldığınızda birileri çıkıp, “Oraya sadece özgürlük götüreceğiz'' safsatasına sığınıp topraklarınıza girmenin planlarını yapar. Sınırlarımızda nelerin olup bittiğini hep birlikte görüyoruz zira. Bizden öncekilerin bizlere bıraktığı mirasın çok daha fazlasını bizden sonrakilere bırakmak için her birimize büyük görevler düşüyor. Farkında olmak ve farkettirmek te bir görevdir diyerek muhasır medeniyetler seviyesine hızla yükselen bir Türkiye temenni ediyorum.
