Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) yaşayan 900'den fazla kişi üzerinde yapılan bir araştırma, daha fazla yeşil alanın bulunduğu yerlerde yaşayanların, daha az yeşil alana sahip bölgelerde ikamet edenlere göre biyolojik olarak iki buçuk yıl daha genç kaldığını ortaya koydu.
ABD’li ve İspanyol bilim insanlarının yeşil alanların biyolojik yaşlanmaya etkisi üzerine gerçekleştirdiği ortak araştırmanın sonuçları Science Advances dergisinde yayınlandı. Makalede, ABD’nin Birmingham, Chicago, Minneapolis ve Oakland şehirlerinde yaşayan 18-30 yaş aralığında 900'den fazla kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırmanın, kentlerdeki yeşil alanların biyolojik yaşlanmaya uzun vadedeki etkisi üzerine şu ana kadar yapılan en kapsamlı çalışmalardan biri olduğu belirtildi.
Buna göre, ortalama 20 yıllık bir periyoda odaklanan araştırmada, yeşil alan etkileşimine dair veri elde etmek için katılımcıların ikametlerine ait uydu görüntüleri kullanıldı. Yaş gruplarına ayrılan katılımcılar, ikamet ettikleri yerin 5 kilometre çevresindeki yeşil alan miktarı ve bu alanlarda geçirdikleri zaman üzerinden değerlendirmeye tabi tutuldu.
Çalışmada ayrıca cinsiyet ve ırk, eğitim düzeyi, vücut kitle indeksi, medeni hal, yıllık hane geliri, fiziksel aktivite, sigara içme durumu gibi değişkenler de göz önünde bulunduruldu. Akademisyenler, katılımcıların biyolojik yaşlarını ölçmek için onlardan alınan kan örneklerindeki DNA metilasyonu (değişim) sürecini incelendi.
Araştırmanın sonuçları, daha fazla yeşil alana sahip yerlerde oturanların daha az yeşil alanın bulunduğu bölgelerde ikamet edenlere göre biyolojik olarak iki buçuk yıl daha genç kaldığını gösterdi. Çalışmada, uzun yıllar yeşil alanlarla devamlı etkileşim halinde olmanın, biyolojik yaşlanmanın yavaşlanmasında önemli rol oynadığı ve ilerleyen yaşlarda bunun kendisini daha çok hissettirdiği bildirildi.
KADINLAR YEŞİL ALANLARDA DAHA FAZLA ZAMAN GEÇİRİYORLAR
Yeşil alanlara erişimin ve burada zaman geçirmenin herkes için aynı derecede ulaşılabilir olmadığı vurgulanan çalışmada, ülkedeki siyahi Amerikalıların, beyaz Amerikalılarla karşılaştırıldığında daha az yeşil alan erişimine sahip oldukları kaydedildi. Cinsiyet bazında yapılan analizler ise kadınların erkeklere oranla yeşil alanlarda daha fazla zaman geçirdiğini ortaya koydu. Kadınların çocuk bakma ve sosyalleşme gibi nedenlerden dolayı erkeklere göre daha fazla park ve bahçelerde zaman geçirmeleri bu durumun temel sebebi olarak gösterildi. Makalede görüşlerine yer verilen çalışmanın yürütücüsü ve Northwestern Üniversitesi Feinberg Tıp Fakültesi Araştırma Görevlisi Kyeezu Kim, "Yaşlandıkça sağlıklı kalmak üzerine düşündüğümüzde ilk aklımıza gelen iyi yemek, egzersiz yapmak ve yeterli uyku almak oluyor. Çalışmamız, yaşadığımız çevrenin ve yeşil alana erişilebilirliğimizin yaş aldıkça sağlıklı kalmamız üzerinde kayda değer bir etmen olduğunu gösterdi." ifadelerini kullandı. Çalışmada, kentlerdeki yeşil alanların halk sağlığı üzerindeki önemine değinilerek, elde edilen sonuçların karar vericiler ve şehir planlamacıları için kayda değer bir çıkarım olabileceği belirtildi.
"ÖNCEKİ KANITLARLA UYUMLU”
Çalışmayı AA muhabirine değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sultan Tarlacı, biyolojik yaşlanmanın, kişinin vücut fonksiyonları, hücresel sağlığı, organlarının işlevleri ve genel sağlık durumu gibi biyolojik faktörlere dayalı olarak belirlenen yaş olarak tanımlanabileceğini söyledi. Biyolojik yaşın genetik faktörler, beslenme, egzersiz, uyku gibi yaşam tarzı alışkanlıkları, stres ve çevresel etkenler gibi birçok faktörden etkilenebileceğini kaydeden Tarlacı, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemiş kişinin, olduğu yaştan daha genç hissedebileceğini, düzensiz beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve olumsuz alışkanlıklara sahip kişilerin biyolojik yaşlarının da oldukları yaştan daha büyük olabileceğini bildirdi.
Çalışmada bahsedilen DNA metilasyonunun, bir organizmanın yaşlanma sürecinde rol oynayan epigenetik bir mekanizma olduğu bilgisini paylaşan Tarlacı, şöyle devam etti: "Epigenetik değişiklikler, DNA dizisinin değişmeden kalmasına rağmen gen ifadesini etkileyen modifikasyonlardır. DNA metilasyonu, özellikle yaşlanmayla ilişkilendirilmiştir çünkü yaşlanma süreci boyunca organizmaların gen ifadesi ve hücresel fonksiyonları üzerinde önemli bir etkisi vardır.
Yaşlandıkça, organizmanın hücreleri bölündükçe ve çevresel faktörlerle etkileşime girdikçe DNA metilasyon desenleri değişebilir. Bu değişiklikler gen ifadesini etkileyerek hücresel fonksiyonlarda ve organizmanın genel sağlığında değişikliklere neden olabilir. Araştırma, yeşil alana kümülatif maruz kalmanın hayatın ilerleyen dönemlerinde daha yavaş epigenetik yaşlanma üzerinde rol oynayabileceğini öne sürüyor. Araştırmada gösterilen yeşil alana daha fazla maruz kalma ve daha yavaş epigenetik yaşlanma arasındaki koruyucu ilişki; yeşil alana maruz kalmayı, sağlıkla ilgili sonuçlardaki iyileşmelerle ilişkilendiren önceki kanıtlarla uyumludur."
Haber : AA