Kimi zaman öz güveninizde azalma yaşamanız doğaldır, bu öz güveninizin olmadığı anlamına gelmez.
Herkes kendini bazen yetersiz hissedebilir ve kendi yeteneklerini başkalarınınkiyle kıyaslayıp mutsuz olabilir. Bu güvensizlik genellikle çocuklukta öğrenilenlerden, aile ve toplumun, gerçekçi olmayan beklenti ve standartlarına uymaya çalışmaktan kaynaklanır. Elinizden gelenin en iyisini yapsanız da kimsenin mükemmel olamayacağını unutmayın.
Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyon’u müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşman askerlerini de “Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı.” diye savuşturmuş.
Bir süre sonra Napolyon’un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı Napolyon’a sormuş:
“Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?”
Napolyon birden öfkelenmiş.
“Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?”
diye bağırmış. Hemen askerlerine, adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp karşısına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık “ateş” emri verilecek. Bakkal içinden “Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin!” diye düşünürken, arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış. Karşısında Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon:
“İşte böyle bir duygu!”
Kişinin kendine karşı dürüst olabilmesi, kendini değiştirebilmesi ve kendini yaşamın doğal akışına bırakması, gerekenleri kabul edebilmesi, yüreğindeki sevgiyi özgür bırakabilmesi ve sonunda da özüne, içindeki güzelliğe ulaşabilmesi için gereken en önemli 3 şey, “öz güven”, “cesaret” ve “kararlılık”tır. Cesaret duyguyla değil, akılla ilgilidir, duyguların kişiye “Kaç!” dediği noktada kontrolü ele alıp durumu analiz edebilmektir. Cesaret, korkmamak değildir, korkuya rağmen yola devam edebilmektir. İnsanın kendi zayıflık ve korkularını kabullenebilmesi, bunları başkalarıyla paylaşabilmesi ve kendini tedavi edici bir sürece sokabilmesi cesaret gerektirir. Cesaret, kendini olduğun gibi kabullenip, sevmek, kendi doğrularına inanmak ve onları uygulamaktır. Bunu yapabilmek için önce yola çıkmak ve yapma cesareti göstermek gerekir. Öğrenmenin en iyi yollarından biri olan yapmak gerçekleştirmek, meydana getirmek, oluşturmak, üretmek veya yaratmak demektir. Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir.
Russel Gough’un “Karakteriniz Kaderinizdir” adlı kitabında dediği gibi:
“Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı; doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır. Eğer karakter gelişmemişse eğitim işe yaramaz. Bunun en güzel kanıtı banka hortumlayanlar, devleti soyanlar veya rüşvet alanlardır. Çoğu eğitimli bu kişiler birilerini hakir görüp aşağılamakla yükseleceklerini zannedenler. Bu yüzden Roosevelt ‘Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır.'
Öz güveni artırmanın yolları
Platon bir gün, ülkenin en büyük bilgesinin yanına gider. Bilge, onu karşılar ve oturup sohbet etmeye başlarlar.
Platon, bilgeye “Sen bu dünyanın en bilge kişisisin, hayata dair her şeyi bilirsin, bana öyle bir anahtar ver ki bütün kapıları açmamı sağlasın.” der.
Bilge, Platon’a “Ama bu yükü taşıyabileceğinden emin misin?” diye sorar.
“Evet!” der Platon. “Lütfen bana dünyanın en büyük hazinelerine ulaşmamı sağlayacak sırrı ver.”
“Bunu bilmek, sana çok büyük bir sorumluluk yükleyecek!” der bilge. “Bu sırrı öğrendiğinde, artık bunu saklayamazsın. Sırrı öğrendikten sonra eğer uygulayamazsan, o zaman sır seni yavaş yavaş ölüme götürür. Eğer kullanmazsan, sır senin başına bela olur. Bu çok kritik bir karar anıdır senin için çünkü hem hazineyi hem de zehri tercih edebilirsin. Bunun için hazır mısın?”
“Evet!” der Platon. “Bu sırrı taşımaya hazırım. Sırrı kullanacağıma dair yemin ederim. Eğer kullanmazsam, o zaman da başıma gelecekleri kabul ediyorum.”
“O halde yaklaş yanıma!” der bilge. “Kulaklarını dört aç ve beni dinle. Sana dünyanın en büyük sırrını veriyorum.”
Bilge büyük bir dikkatle Platon’un gözlerinin içine bakar ve sırrı açıklar. “Yap! İşte budur dünyanın en büyük sırrı! Sana bütün hazineleri verecek olan sır budur. Çok basit ama çok büyük bir sırdır bu.”
Platon şaşkınlık içinde “Ama bu çok basit!” der.
Bilge o sözünü bitirmeden yine sırrı haykırır: “Yap!” ve ekler: “Soru yok, yorum yok, endişe yok. Yalnızca yap!”
Kendiniz için bir şeyler yapmaya çalışırken zamana ihtiyaç duyarsınız. Yapmak için yoğun ve disiplinli bir çalışma, çevrenin farkında olma, olaylar karşısında sorumluluk alabilme ve olumsuz durumlarda kendinizin payını görerek bunları düzeltme yoluna gitmeniz gerekir. Öz güveninizi arttırmak için yapabilecekleriniz şunlardır:
1. Cesaretli olmak.
2. Kendiniz hakkında olumlu düşünmek.
3. Gerçekçi olan ve beklentilerinizi karşılayan hedefler belirlemek.
4. Deneyimlerinizden ders çıkarmak.
5. Değişime açık olmak.
6. Bir şey başardığınızda kendinizle gurur duymak ve kendinizi ödüllendirmek.
7. Duygularınızla hareket etmek yerine, içinde bulunduğunuz durum hakkında mantıklı değerlendirme yapmak.
8. Zayıf yönleriniz yerine güçlü yönlerinize ağırlık vermek.
9. Her alanında mükemmel olmanın imkânsız olduğunun farkında olmak.
10. Yaptığınız ve başardığınız şeyleri şansa bağlamamak, bunun yerine, kişisel başarılarınız için kendinizle gurur duymak.
11. Fikirlerinizi savunmak, başkalarının haklarını ihlal etmeden, kendi duygularınızı, düşüncelerinizi, inançlarınızı, ihtiyaçlarınızı, dürüst ve net bir şekilde ifade etmek.
12. Haklarınıza sahip çıkmak.
Haber :