Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerin sonucunda oluşan büyük yıkıma ilişkin gözlemlerini paylaştı.
AFAD koordinatörlüğünde, Özkaymak ile Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Karabacak'tan oluşan ekip, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede gözlenen yüzey kırıkları ile deprem sarsıntısı ve yer çekimiyle ilişkili yeryüzünde gelişen diğer olayları inceledi.
İncelemelerin ve yaptıkları tespitlerin ardından hazırlanacak kapsamlı rapor için çalışmalarını sürdüren Özkaymak, AA muhabirine, 6 Şubat'ta merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7,7'lik ilk depremi, AFAD koordinasyonunda incelediklerini ve rapor hazırlama aşamasında olduklarını söyledi.
İncelemelerde Malatya ile Antakya arasındaki 220 kilometrelik fay zonunun kırıldığını arazide gözlemlediklerini dile getiren Özkaymak, şöyle konuştu:
"Özellikle 2020 yılındaki Elazığ depreminden sonra yerbilimciler tarafından sıklıkla dile getirilen Türkoğlu-Gölbaşı arasındaki segmentin de kırıldığını arazide gözlemledik. Kahramanmaraş ve çevresinde kırılan fay zonunda bir enerji boşalımı meydana gelmiştir, bunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Bu bölgede daha büyük bir deprem olmasını beklemiyoruz."
"Büyük bir kısmını fay zonlarının üzerine inşa etmişiz"
Özkaymak, AFAD'ın şiddetini 11 olarak açıkladığı Kahramanmaraş'taki ilk depremin son yüzyılda kara içerisinde meydana gelen en yıkıcı depremler arasında olduğunu vurguladı.
Yaptıkları incelemelerde bölgede çok sayıdaki yıkımın 3 nedeni olduğunu gözlemlediklerini aktaran Özkaymak, şöyle konuştu:
"Bölgede yerleşim yerlerindeki evlerin büyük bir kısmını fay zonlarının üzerine inşa etmişiz. Bununla beraber, zayıf zeminler dediğimiz ve deprem dalgalarının maksimum salınım yaptığı alüvyon arazilere bina yapmışız. Bu binaların da maalesef büyük bir kısmının depreme dayanıklı olmadığını gördük. Bu 3 sebep bir araya gelince de bölgedeki büyük hasar olarak karşımızda duruyor. Bölgede fay zonu dışında ve sağlam zemin üzerine inşa edilen depreme dayanıklı binaların yıkılmadığını gözlemledik."
Özkaymak, fay hatlarından uzak, sağlam zeminlere depreme dayanıklı binalar inşa edilmesiyle gelecek nesillerin büyük depremleri hasarsız veya minimum hasarla atlatacaklarına dikkat çekti.
Türkiye'de çok sayıda diri fay hattı olduğunu vurgulayan Özkaymak, "Bu fayların gelecekte üretebilecekleri depremlere hazırlıklı olabilmemiz için her ilimizin İl Afet Risk Azaltma Planlarında özellikle kırmızı renkli öncelikli eylemleri ivedilikle gerçekleştirmesi gerekiyor." ifadesini kullandı.
Haber :