Çay-Kur, mevcut belediye yönetiminin, verilen sözlere karşın kulübü kendi kaderine baş başa bırakmasına içerlemiş, daha da ötesi isyan etmişti. Tuncer Ergüvenin başkanlıktan ayrılması da, anlayanlar için sert bir tavır, onurlu bir istifa imzası idi... Bu şok gelişmenin, bir hafta ertesinde mevcut yönetim yeniden şekilleniyor, istifa eden Başkan Tuncer Ergüven ve arkadaşlarının yerine yedek üyelerden üç yeni isim yeni yönetim kuruluna kaydırılıyordu. Yedek üye statüsündeki Şaban Soykan, Hasan Paylaş ve Atahan Birben, asil yönetim kurulu üyeliğine getirildikten sonra, Yeşil-Mavili kulübün yeni yönetiminde görev paylaşımına geçiliyordu. Tuncer Ergüvenden boşalan kulüp başkanlığına, mevcut yönetimde Amatör Şubelerden Sorumlu Başkan olarak görev yürüten Ruşen Kukul seçiliyordu.
Çay-Kur, mevcut belediye yönetiminin, verilen sözlere karşın kulübü kendi kaderine baş başa bırakmasına içerlemiş, daha da ötesi isyan etmişti. Tuncer Ergüvenin başkanlıktan ayrılması da, anlayanlar için sert bir tavır, onurlu bir istifa imzası idi... Bu şok gelişmenin, bir hafta ertesinde mevcut yönetim yeniden şekilleniyor, istifa eden Başkan Tuncer Ergüven ve arkadaşlarının yerine yedek üyelerden üç yeni isim yeni yönetim kuruluna kaydırılıyordu. Yedek üye statüsündeki Şaban Soykan, Hasan Paylaş ve Atahan Birben, asil yönetim kurulu üyeliğine getirildikten sonra, Yeşil-Mavili kulübün yeni yönetiminde görev paylaşımına geçiliyordu. Tuncer Ergüvenden boşalan kulüp başkanlığına, mevcut yönetimde Amatör Şubelerden Sorumlu Başkan olarak görev yürüten Ruşen Kukul seçiliyordu.
10 Mart 1996 tarihinde yapılmakta olan kongrede divan başkanlığını Cemal Aydoğdu yürütüyordu. Divanda Cemal Aydoğdu, Memiş Sancaktutan, Zihni Ayşen de divanda görev yapıyorlardı. Kongrede yönetim seçilemedi. Rize Sulh Hukuk Mahkemesi Çaykur Rizeporu bir ay süre ile yönetmek üzere kongrede divanı oluşturan Cemal Aydoğdu, Memiş Sancaktutan, Zihni Ayşenı kayyum olarak atadı
Yozgatsporun, Çaykur Rizesporun sarı kart cezalısı futbolcusu Turgutu oynattığı gerekçesiyle Futbol Federasyonuna yaptığı şikayetle bir anda ortalıkta buz havası esiyordu. Futbol Federasyonu toplanıp itirazı inceliyor ve Yozgatsporun itirazında haklı olduğuna hükmediyordu. Yeşil-Mavililer kural hatası yapmışlardı ve puanları silinince Çaykur Rizesporun küme düşmesi kararı çıkıverdi. Rizespor yönetim kurulu, 19 maddelik bir savunma dilekçesi ile Tahkim Kuruluna başvurmuştu. Tahkim Kurulu, karar vermekte zorlanıyor ve ilk toplantısından bir netice çıkmıyordu. Ancak, 2 Ağustos 1993 günü yeniden bir araya gelen Tahkim Kurulu, Futbol Federasyonunun kararını doğru bularak, Rizesporun tarihinde ilk kez üçüncü kümeye düştüğünü resmen onaylıyordu...
Rizesporu, Çay-Kursuz düşünmek mümkün değil. Ne zaman kulübün başı sıkışsa Çay-Kur devreye girer, o dönemdeki nakit akışını sağlar, bütçelerini zorlayarak Rizespora azami katkılar sağlardı. 1990/91 sezonu öncesi de benzer gelişmeler yaşanıyordu. Maddi krizden bunalan Rizespora, elini uzatan yine Çay-Kur kurumu oluyordu. Başkan Basri Çillioğlu, Çay-Kur Genel Müdürü Nejat Uralla biraraya geliyor ve yeni sezon için forma reklamı karşılığı güçlü bir destek için el sıkışılıyordu. Çay-Kurun sağladığı 100 milyon liralık reklam karşılığı desteğin 20 milyonluk bölümü, Çay-Kur tarafından yemek masraflarına karşılık işleme konuyordu. Yönetim, paranın 30 milyon liralık dilimini de, eski yönetimin malzeme borcundan dolayı icraya teslim edecekti. Kent halkının da inancı, Yeşil-Mavili kulübün kuruluşunun maddi boyutları ile de yönetimin Çaykura devredilmesi ile mümkün olabilirdi. Bu olay için en ciddi gelişme 9 Şubat 1991 günü yaşandı. Bu tarihte yapılan bir tüzük değişikliği ile Rizespor resmen Çaykura bağlanarak, adı da Çaykur Rizespor olarak değiştiriliyordu.
Yönetim ve teknik bazda yaşanan zaaf ve kaos ortamı arasında İkinci Lige düşen Rizesporu artık yeni ve zorlu bir dönem bekliyordu. Rizespor düştü, düşmeyecek gürültüleri arasında 2. Lige düşmek kaçınılmaz bir son olmuştu. Ardından da, eski ve yeni yöneticiler arasında bir hayli tatsız, demeç düelloları yaşandı. Karşılıklı suçlamalarda, kim haklı, kim haksızın ötesinde Rizesporun düştüğü durumdan nasıl kurtulabileceği daha önemli idi. Bu gergin atmosfer uzayıp giderken, Rizespora kimin sahip çıkacağı, yönetimi kimin sahipleneceği konuşulmaya başlandı. Rizespor başkanlığı gerçek anlamda ateşten bir gömlek olmuştu. 1990 yılından sonra finans temininde güçlüklerle karşılaşan Rizespor, kayyum heyeti tarafından yönetilmek durumunda kalmıyordu
Karadenizin etkili spor yazarlarından Adnan Sungur da, Rizespordaki sıkıntılara işaret ediyor ve, Rizespor bu şartlarda lige başladı ve ilk hafta kendi sahasında Fenerbahçeye 5-0 gibi açık bir farkla yenildi. Her yönüyle yıkılmaya müsait taraftarın takıma güveni azaldı... Haftalar ilerledikçe, futbolcunun yönetime ve teknik direktör Adolf Remye, yöneticilerin futbolcuya duyduğu güven bitti. Kazanılan her maç, birkaç futbolcunun bireysel çabaları sonucuydu. Takım oyunu, kollektif anlayışı Rizesporda görmek mümkün olmadı düşüncelerini yansıtıyordu.Rizede, Endüstri Meslek Lisesi Konferans Salonunda yapılması gereken kongre, görevi emaneten sürdürmekte olup devredecek başkan Şadan Tuzcunun ve görev alması gereken yönetimin Rizede bulunmaması nedeniyle ertelenmişti. Tüzük gereği, yeniden yapılan kongrede, divan başkanlığına Belediye Başkanı Bülent Koç getirilirken, zaman zaman büyük tartışmalar da yaşanıyordu. Divan Başkanından söz isteyen kulüp üyesi Aydın Mahmutoğlu, Kongre yapılıyor. Kulüp başkanı yok, başkan adayı yok.. Rizespor dışarda alay konusu oldu.. Böyle bir yönetim görülmemiştir! diye isyan ediyordu...
Rizespor birinci Milli Ligdeki kadrosunu kurmak için yoğun bir çalışma ortamına giriyordu. Bu maksatla Rize Belediye Başkanı Bülent Koç, Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Mataracı, Başkan Fehmi Ekşi İstanbula gitmiş, Sipahi Ocağı Kulübünde hemşehrilerimiz toplantıya davet edilmişlerdi. Kotil toplantıda yaptığı konuşmada: Rizespor için bir araya geldik. Ocak ayında da yine beraber olmuş Rizesporun birinci lige çıkması için var gücümüzle görevimizi yapmaya çalışmıştık. Hepimizin kalbindeki his Rizesporun kümede kalması için İstanbuldan maddi manevi her türlü desteği görmesidir. Rizespor birinci ligden düşerse bu bizim ve çocuklarımız için dahi bir yüz karasıdır demiş İstanbuldaki işadamlarını göreve çağırmıştı.
Çok kısa bir süre önce çeşitli vergi borçları ve cezaları için Rize Yeşil Çay Vergi Dairesi, kulübe 293 milyon liralık bir borç çıkarıp, Spor-Toto gelirleri için haciz yoluna gidiyordu. İlk operasyonda, Yeşil-Mavili kulübün Totodan alacağı 30 milyon liraya el konuldu. SSK primleri için Rize SSK Bölge Müdürlüğü, kulübe 5 milyon liralık bir borç çıkararak haciz kararı aldırıyordu On iki maçta elde edilecek hasılatların 300er bin lira gibi arslan payı SSKnın kasasına aktarılarak, borcun sıfırlanması şeklinde bir uzlaşma sağlanabilmişti. SSKda, zor-zahmet bir ödeme planı ile kurtuluş reçetesi işlerliğe konuluyordu da, vergi borçları için ne yapılacaktı? Ödenmesi istenen 293 milyon lira çılgın bir para idi.. Ancak, beklenen, istenen, hatta hırçınlık düzeyinde dayatılan vergi affı ya da yumuşatılmış bir ödeme takvimi için ne Yeşil Çay Vergi Dairesi, ne de Maliyeden bırakınız yeşil, sarı ışık bile yakılmıyordu!..
Yaklaşan transfer öncesi bir kaynak ya da kulübe maddi gelir sağlayacak bir proje arayışına geçildi. Çözüm de bulundu: Yardım Kampanyası. Biraz klasikti ama Rize insanı birbirine tutkun olduğu, kulüplerinin yaşaması, büyük hedeflere koşması için, gücünü azami düzeyde zorlayarak her fedakârlığı gösterdiği için bu rutin proje iş yapardı. Öyle de oldu. Rizede yerel basının öncülüğünde başlatılan yardım kampanyasına, 7den 70e tüm Rizeli ilgisini esirgemiyor ve daha ilk iki gün içinde tam 166 bin lira teberru yardım toplanıyordu.
Rizespor yönetimi, futbolcuların taksitlerini, primlerini ödeyemiyor, ekonomik sıkıntı çekiyordu. Deplasmana gidebilmek ve Erzincan maçının primlerini ödemek için esnaftan borç para toplama kararı alınıyordu. Oluşturulan altı kişilik heyet, beş günde 80.000 Lira toplamıştı. Bu para daha sonra yönetimce alınan kişileri geri iade edilmiştir.
Rizespor ekonomik sıkıntılar çekiyordu. Yönetim takımı en yakın deplasmana götürecek parayı bulamıyordu. Rizespor yönetimi, futbolcuların taksitlerini, primlerini ödeyemiyor, ekonomik sıkıntı çekiyordu. Deplasmana gidebilmek ve Erzincan maçının primlerini ödemek için esnaftan borç para toplama kararı alınıyordu. Oluşturulan altı kişilik heyet, beş günde 80.000 Lira toplamıştı. Bu para daha sonra yönetimce alınan kişileri geri iade edilmiştir.
1969-70 sezonu : Erzincanda zor anlar Zorlu Erzincan deplasmanına 33 otobüs ve değişik araçlarla giden 1.500 Rizeli taraftar Erzincanda zor anlar yaşıyor, 3 Rizeli taraftar hafif, 1 Rizeli taraftar ağır şekilde yaralanıyor ve beş otobüsümüzün atılan taşlarla camları kırılıyordu.
1968/69 sezonu : Rizespor Türkiye Liglerinde ilk kez iki puanı silinen takım oluyor Birçok Karadeniz takımı maçlarına 2. Ligde başlarken, Rizespor 3. Lige dâhil ediliyordu. Elazığspor maçında kavga çıkıyor, Rizespor hükmen yenik sayılırken, Türkiye Liglerinde ilk kez iki puanı silinen takım oluyor. Üstelik o maçtan dolayı, Rizesporun 9 futbolcusu boykot alıyordu
19 Mayıs 1953 tarihinde Yakup Temizel, Atıf Taviloğlu, İsmet Bilsel, Yaşar Dömlekçioğlu, Muharrem Kürkçü tarafından kurulan ve 1968 yılında Rizede faaliyet gösteren spor kulüpleri Fener Gençlik Güneşsporun kendilerini fes ederek bünyesine katılması ile profesyonelliği seçen Rizespor Kulübü kuruluşundan bu yana birçok olumsuzlukla karşı karşıya kaldı. 1974 yılında gazetelerde Rizespor Kulübü tarihe karışıyor başlığı atıldı. Bütün bu zorluklar Yönetim, taraftar, birlikteliği sağlanarak el ele vererek aşıldı.